babamın sallanın dişimi çekebilmek için ' bak o dişi sonra sonra yastığın altına koyucaz. melekler alacak ve sana bir dilek hakkı verecek ' gibi bahaneleri. evet saçmalıktı evet inanıyordum ama bilirsiniz 8 yaşındaysanız hayat bazen karmaşıktır.
Apartmanların en üst katında asansör dairesinde yaşlı katiller var sanırdım.
Bu yüzden annemler beni en üst katlardaki misafirliklere götüremezdi. (Ağlardım gitmezdim)
-Geceleri yağmur yağdığı. (Istisnasiz)
-birbirini seven iki insanın birlikte uyumasıyla çocuk olması
-bebeğin pilav ve domatesten oluşması.
Not: o eski halimden eser yok şimdi.
ilkokulda öğretilen cumhuriyet tarihine inanırdım. M. Kemal yüzbaşı ve nerdeyse bimilyon askerin olduğu Çanakkale savaşını kazanıyor. Düşmanı denize döküyor. Kim? Tabur komutanı değil, alay komutanı değil, tugay komutanı değil, tümen komutanı değil, kolordu komutanı değil, ordu komutanı değil, müttefik komutanlar değil; Çanakkale savaşını bir yüz başı kazanıyor. Askerliği öğrenince nekadar saçma bir bilgi olduğunu gördüm.
Birde oruç tutmayı bir kuş tutmak, horoz gibi bir yaban hayvanı tutmak gibi algılardım. Bende tutacağım diye ağlardım. Ne saçma. Ama şimdi ogünleri çok arıyor ve özlüyorum.
Karanlıkta camdan dışarı bakınca hayalet göreceğimi sanırdım.
Odada yatarken kapıdan hayalet geçerse diye kapıyı kapatırdım.
Yatağın altında hayalet var sanırdım.
babamın eczanede çalışan bir arkadaşı vardı.eczane sahibi de kadındı. bir gün bana iğne yapacaklar,babamla gittik eczaneye nasıl korkuyorum ama neyse ve eczane sahibini de babamın arkadaşı olan hüseyin amca sanıyorum. orda ki kadın da pek durmazdi zaten eczanede. bu kadının fotoğrafını duvarda gördügümde beynimden vurulmusa dönmustum. aradan bir hafta geçti, misafirliğe gittik hüseyin amcalara. ben nasıl üzgünüm karısına falan sariliyorum uzulme geçer bu günler diyorum 7 yaşındayım bir de. onlar durumu anlayınca baya gülmüslerdi.
çocuğun ilişkiyle değil (ilişki ne onu bilmiyoruz daha) kadının yedikleri ve içtikleriyle oluştuğunu sanmak.
aslında böyle sanmamın en temel sebebi mahalle esnafından bir amcanın konuşmalarında "sen daha portakalda vitaminken...." repliğini sık kullanmasıydı.
(böyle düşündüğüm için) bu sebeple de çocuk olup olmayacağına kişi kendi karar veremez ona vücudu karar verirdi.
ee doğal olarak da dizilerde geçen "ben çocuk istiyorum." repliklerine anlam veremezdim. kadın kocasına dert yanardı. "ben çocuk istiyorum." diye. lan biyolojin çocuğa el vermiyorsa o çocuk nasıl olacak? düşünür dururdum. aslında pek de düşünmezdim. çocuk olduğum için mantıklı bir açıklamasının olup olmaması da beni ilgilendirmedi.
hayal ettiğin herşeyi gerçekleştirebilsin sözüydü heralde. ben mükemmel insan olmak istiyordum. çok güçlü, çok zeki, çok güzel, asla yenilmez falan ama büyüdükçe zaten böyle birşeyi hayal etmemeyi öğreniyorsun. mükemmel de neymiş. ben benim (mükemmel olamadığı için bu triplerde).
dünyanın uzayın dibinde olduğuna inanmak. gökyüzünün uzayın dibinden yukarı olan kısım olduğunu düşünürdüm küçük yaşlarda. dünyanın yuvarlak ve uzayda boşlukta olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım, bir anlam verememiştim.