koyun sütünden yapılan tüm ürünleri ve peynir helvası muhteşemdir. burada yenen balık ve et de muhteşem olmasının yanı sıra, istanbul'da lüks manavlarda çanakklae domatesi en iyi domates olarak satılır..
kilitbahirde tepe basi yapilir bir sise sarap acilir, bogazi ayaklarinin altina koca dagi karsina alir,gegigin sonu gelmek bilmez, sarabinsa bittigini anlamazsin. özlenesi yurdum sehiri.
emlakçıların parayı götürdüğü, halkın geçim kaynağınınn yarısı sadece öğrenci ve askerlerden olan yerli halkının o umursamamazlığı, vurdumduymazlığı insana kafayı yedirten, gidilecek adam akıllı topu topu 4 5 mekanı bulunan her yere yürüyerek gidebileceğin $ehir..bir de anım vardır anlatmasam olmaz..
ev bulmak için arkada$ımla girmediğimiz mahalle sokak kalmayıncaya kadar sağa sola boş ev soruyoruz çoğu yol veriyor bize..emlakçılar 400 ytl aylık 400 ytl aynı $ekilde komisyon ve depozito istiyor sikindirik bir ev için..kafayı yemek üzereyken bir pansiyon ayarlıyoruz..pansiyon ilk gece falsoyu veriyor kerhane cıkıyor kafayı yemek üzereyken kordon'da birer bira içelim kendimize geliriz diyerek kordon'a gidiliyor yolda giderken bir de köpek ısırıyor..köpek kuduz cıkıyor bla bla bla..ilk 2 günde bu kadar $ey ya$ayınca geri dönüp her$eyi bırakası geliyor insanın bir an ve o psikolojiyle sex iniltileri içersinde bir gece daha geçiyor pansiyonda..
Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün! Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün. Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün, Başına yüz milletin birden üşüştüğü yersin!
Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla. Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla. Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla, Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!
Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden, Koştu senin koynundan çıkar çıkmaz evinden. Sen onların açtığı bayrağın alevinden, Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!
Toprağından fazladır sende yatan adamlar, Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar. O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar, Sen silahın inançla son döğüştüğü yersin!
Bir destana benziyor senin bugünkü halin. Okurken duyuyorum sesini ihtilalin. Övün ey Çanakkale, ki sen Mustafa Kemal'in, Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!
(bkz: faruk nafız çamlıbel)
sosyal yönden gelişmiş bir şehir.istanbul' daki kadar olmasa da dünya güzeli bir boğaza sahip. türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden birini de bünyesinde barındırıyor. peki ama neden bu şehir sanayide atılım yapamıyor, büyüyemiyor dedirten küçük ama yaşınılası bir şehir izlenimi vermiştir şahsıma. ayrıca kızlarının güzellği izmirdekilerle yarışacak seviyededir. bunların dışında sırf şehitlikleri ziyaret etmek bile çanakkale'ye gitmek için başlı başına bir yeter ve gerek şarttır.
gelmeden önce kesinlikle bu kadar küçük olacağını tahmin etmediğim şehir. 70 bin nüfus görünce tabelada yanlış gördüğümü düşündüm nedense. kayseri gibi trafik, park yeri sorunu olmayan, caddeleri geniş, belediyeciliği çözmüş bir şehirden geliyorsanız ilk etapta alışmak zor oluyor. zaten dar olan caddeleri nerdeyse insan sayısı ile eşit oranda arabasıyla caddelerin yarısının park yeri olarak kullanılması yüzünden iyice daralıyor.
öte yandan çok sakin, sevimli, suç oranının çok düşük olduğu bir şehir. tertemiz denizi, keşfedilmemiş doğasıyla biçok tatil yöresine fark atacak kapasitede.
tarihi ise sözle ifade edilemeyecek oranda etkileyici, muhakkak gezilmesi, görülmesi, hissedilmesi gerek.
tarih, doğa, deniz birarada, yaşanacak bir şehir ama belediyenin daha iyi çalışması lazım. *
çocukluğumda yazlarımı geçirdiğim, vızır vızır mobilet sesleri, sürü halinde dolaşan sokak köpekleri, sarıçay ın berbat kokusu, dengemi bozacak sertlikte esen rüzgarı, her an yıkıldı yıkılacak gibi duran tahta köprüsü, 'amaaan gül ali' şarkısının mutlaka çaldığı sokak arası düğünleri, akşamları yakınından geçerken bana korkulu anlar yaşatan çingene mahallesi ve at boku kokusuyla hafızama kazınmış; her ne kadar artık değişmiş ve gelişmiş olsa da benim bu şekilde hatırladığım ve sevdiğim, güzel hatıralarımın olduğu memleket yarım.
güzel bayanların çokça bulunduğu şehir. özellikle kordon dedikleri yerde kaynamaktaydı. *
bu arada kimse orada şehitlere saygı gösteriliyor demesin. insanlar tam, savaşın geçtiği yerlere nazır bir şekilde kayalara oturarak geceleri bira içmekteler. bir de ayaklarını uzatıyorlar. ama ben de yaptım işte. kötüydü ama. neyse, hmff.
CANAKKALE
Gokceada ve Bozcaada, Truva ve Assos Antik Kentleri,
Gelibolu Sehitler Milli Parki, Adatepe ve Cetmi
(Yesilyurt ) Koyleri, Dardanel Balik Konservesi,
Domates ve Seramik Uretimi, Hosmerim ( peynir tatlisi) ile meşhurdur.
70.000 nüfuslu şehrimin içinde yer kaplayan 16.700 küsür öğrenciyi de hesaba katınca dehşet bir öğrenci üstünlüğünün karşıma çıktığı şehrim*. bir evvelki entry de sarfedegeldiğim tespitin bir benzerine muvaffak olmanın derin ulviyatıyla huzurla olan vuslatımızı neticelendirdik böylece. şayet ben hayatımda öz şehrimde her aksiyonu test ettim/onayladım ancak uzatılan ele ukalalık edeniyle karşılaşınca, çanakkale'nin de bozulmaya başladığını da ilk kez ihtiva ettim, kanıksadım.
