bugün

Sevgilisine yazdığı aşk dolu mektubunu zarfın içine koydu. Zarfın ağzını bir güzel yaladı, kapağı kapattı. Tutsun diye iyice de bastırdı ki aman meraklı eller uzak dursun, açamasın, hasetlerinden çatır çatır çatlasın.

Zarfı kıza götürmesi için sokakta oynayan afacan bir çocuğa bir lira ile birlikte verdi. Çocuğa iyice de tembihledi ki, aman maazallah o anası olacak şirret karı çıkarsa hemen toz ol.

Çocuk kapıyı tıklattığında kapıyı açan kız oldu. Eşikteki duran kız, zarfı kimse görmeden koynuna soktu. Çocuğun eline bir lira sıkıştırıp konuşurken iyice tatlı dilliydi ki, aman bak bunu kimseye söyleme, parayla da kendine gazozla gofret al.

Kız mutluluktan uçarak, yüzünde geniş bir tebessümle odasına girdi. Zarfı önce kokladı, sevgilinin kokusu vardı. Sonra kenarından hemen ama iyice de dikkatli yırttı ki kağıda zarar gelmesin, anası gelmeden içindekini okuyabilsin.

“Sonra kenarından hemen yırttı ki...” Bir kapak neden bir daha hiç açılamamacasına kapatılır ki? Bir zarf neden kendini kapaksız bırakır? işi bitince atılacağını bile bile zarf olmak ister?

Aşklarını yazdıkları kağıtları yaban ellerden koruyan zarf neden aşıkların gözünde bu kadar değersizdir?

Aşk...

Aşk için ölmeli aşk, o zaman aşk... Zarf gibi... Öyle mi?
güncel Önemli Başlıklar