bu içe oturan dert bir sayfa olsun diyelim. temsili olarak.
belli bir sayıda (mesela 100) dert birleşince kolaylık olsun diye cilt haline getirilsin.
sırtımda, içinde bu ciltlerden 15-20 tane bulunan bir çanta ile yaşıyorum işte.
kişi veya olay buna değmeyecek nitelikteyse asla dert olmaması gerekir. çünkü bazen sen ne kadar anlatırsan anlat, asla anlamayacak, seninle aynı düşünemeyecek, aynı dilde konuşmayacak, aynı hisleri beslemeyecek. bir süre sonra da, yavaş yavaş körelecek, unutulacak anılar için insan kendini bu denli büyük bir düşünce trafiği içerisine sokmamalı. çünkü zararlı, deliriyoruz falan.
hafızada kalıcı olan bir tecrübedir. öğrenirsiniz ki; zamanında söylenmesi gereken şeyleri söylemezseniz, yapmanız gereken şeyleri yapmazsanız, yıllarca içinize dert olur.
üstelik, konuşmak yerine susup içinize attığınızdan karşı tarafın, haberi bile olmaz. tavşan dağa küsmüş misali...hayat, bandı geri sarıp geçmiş zamana dönme şansını sunmuyor. yeri ve zamanı gelince söylenecekler söylenmeli, yapılması gereken de yapılmalı.
Yapmam gereken bir suru sey var ancak ben en guzel zamanlarimi hicbir sey yapmayarak ve surekli gecmisi dusunerek geciriyorum. Hayatimda 2. Kez boyle bir evreye girdim. Bhnu da atlatirsam cok ders almis olacağım.
Hoslandigim kisiye tam zamanini yakalamisken (o da bana karsi bir seyler hissediyordu) acilamamistim. Sebebi benim beceriksizligim degil aileye yakin birisi olmasiydi. Olay duyulursa sikinti cikabilirdi. O nedenle bir muddet sadece konusalim dedim kendimce. Sonra yedek kulubesine alindik ve oylece kaldi. O anlara geri donseydim kesinlikle cok farkli olurdu.