derecesine göre kişiyi sosyal yaşamdan tamamen soyutlayan anlardır.
yaklaşık 2 dakika önce yaşanmıştır ve hayatımda hiç bu kadar rezil olduğumu hatırlamıyorum.
yarın eskişehir'den balıkesir'e sefer yapacak olan otobüslerin saatlerini öğrenmek için kamil koç firmasını aradım. bildiğiniz üzere görevli açana kadar kamil koç'un, ''sizin hala kilometreleri puana dönüştüren yol kartınız yok mu?'' sorulu reklamı çıkmakta. görevli açana kadar 5 defa bu soruyu ve reklamı dinlemek zorunda kalan ve haliyle sinirlenen ben, nasılsa artık kimse cevap vermez diyerekten;
- sizin hala kilometreleri puana dönüştüren yol kartınız yok...(tam bu esnada görevli açar)
- iyi akşamlar ben şule nasıl yardımcı olabilirim?
- yok amınakoyim!
- ... ?
- şey.. şeyy.. çatt(yüzüne kapatma sesi)
kim bilir o hatun mesaisi bittikten sonra kimlere kimlere anlatır beni. 1 numara geyik konusu olduk iyi mi? dilime eşşek arıları tecavüz etsin, başka bir şey demiyorum.
rezilim, rüsvayım...
ailemin kredi kartı borcumu öğrendiği andır.
+babamın biz seni bunun için mi yetiştirdik?
demesi çok kötü bir durum. zevk-ü sefa da yanımda olan şeytan, kaldığım bu durumda beni yanlız bırakmıştı.amacım günah çıkartmaktır. hatalarımızla, eksikliklerimizle yüzleştiğimiz zaman asil olabiliyoruz. üzücü belki ama yaptığım hata bana çok büyük bir ders oldu.
yıl 1999 orta sondayım cumhurriyet bayramı sabahı
ben hentbol takımındayım ve daha sıraya girmemişiz yaklaşık 2000 kişi bayram kutlaması için toplanmıştık basketbol sahasındayız tüm gözler hentbol takımında nede olsa o sene şampiyon olmuştuk o forsumuz görülmeye değerdi, fakat birden arkamdan hızlıca bir eleman geçti ve şortumu indiriverdi insan dışı yaratık malesef giydiğim boxerıda indirmişti tam 2000 kişi gördü namahrem yerlerimi ,başımdan aşşağıya kaynar su yu döküverdiler sanki.
işte o anda bu başlık gerçekleşmeliydi .
okuldan çıkıp açlıktan gözü dönmüş bünyenin soluğu bi kumpircide alması ile başlar herşey. kumpiri yaptırıp eve gitmek isterken cam kapıya bi anda çarpıp "ah burnum" şeklinde serzenişte bulunmaktır. ne bileyim ben kapı yok sanmıştım.
kendi takımınızın maçını rakip takım tribününde izliyorken takımınızın attığı gol sonrası yüzlerce rakip takım taraftarının içinde gol sevinci yaşadıktan sonra şaşkın ve sinirli bakışlar arasında olayın farkına vardığınız andır. ***
eve dönüş yolu arkadaş grubu ile binilen iett otobüsünde yaşanmıştır;
soğuk bir kış akşamı okul çıkışı eve dönerken gelen körüklü iett aracına binilir boş yerler olmasına rağmen gençlik hevesi ile her zaman oturulan yer olan körüklü kısmın paralelinde bulunan demire oturulur arkadaşlarla muhabbet edilir gülünür eğlenilir ve tabii ki kız kesilir ve olay yolculuğun ilerleyen dakikalarında vuku bulur. şöför kırmızı ışığa yakalanmamak için gaza asılır ve ışığı geçtikten sora sivri bir viraja girer evet işte o an bu andır körüğe yaslanmış olan şahsım hızın ve virajın etkisiyle geriye doğru iyice yaslanır ve kafa viraj anında büzülen körüğün içine girer ve bir daha çıkmaz istemez körüğün içindeyken gelen gülüşmeler hatta zönkürmeler kafanın ebediyete kadar orda kalmasını ister ama virajdan çıkılır arkadaşlar yerlerde otobüs halkı yarılmaktadır. görmeyenler de gülenlerin bokuna bana bakıp yarılmış içlerinden 'mal herif' diye geçirmişlerdir. tabii bide kesilen kız var ki onun yüzüne yolculuğun geri kalan kısmında bakılamaz.
yer:ok meydanı ssk hastanesi acil çıkışına giden ıssız koridor.
olay:bundan bir kaç gün önce yakın arkadaşlarından birinin ilan-ı aşkıyla genç kızlık şoku geçiren ** olay kahramanı bu aşkını ilan eden arkadaşın ''ebru yaşar - ismail yk düetini dinle'' mesajı üzerine merak ederekten şarkıyı hastaneden çıkmadan evvel dinlediği için diline dolanmıştır.koridorda kendinden başka kimsenin olmadığını düşünen bu şahıs şarkıyı mırıldanarak yürümektedir.arkadan gelen deli kanlı kız sustuğu an onun taklidini yapınca olay kahramnı hızla ve arkasına bakmadan mekanı terketmiştir.
insanın başına gelen bir hadise sonrası çok utandığı anlardır.
örnek olarak Beşiktaşın orta yerinde üzerinizde bulunan eteğin yere düşmesi verilebilir. Evet sözlükçüm, bu başıma geldi.
Bir sabah saati ellerim kollarım dolu, beşiktaştaki üst geçitin altında duran dolmuşlara doğru yürürken ayağıma bişey dolandı. Dedim ki herhalde atkım düştü. atkımı almak için yere eğildiğimde ayak bileklerimin etrafında bir simit misali duran eteğimi gördüm. Şimdi benim eteğin yandan bir fermuarı var, ben onu çekmişim, en üstte de bir kopçası varmış, işte onu kapatmamışım. içinde de çok kaygan bir astar olduğu için eteğin fermuarı açılmış ve kendisi bacaklaran aşağı süzülüvermiş. tabi bel ile yeryüzü arası mesafe pek uzun olmadığından yarı yolda yakalamak da mümkün olmamış.
Konuyu bağlıyorum, işte o an yer yarılsa da içine girsem dedim. Bunu dedikten sonra eğildim, bi de güzel o eteği sıyıra sıyıra geri giydim. Allahtan mevsimlerden kıştı da üzerimde mont vardı be sözlük, ya yaz olaydı...ha ya yaz olaydı...
yıl 2002...
üniversiteye adım atılmış. ilk derse giriş öncesi.
olmayacak yerde bağırsak hareketliliği başlar. ilk ders ya geçikmek olmaz.
koşulur tuvalete. bi güzel oturulur. bir de ne duyulsun. kakır kikir kız sesleri..
aman allahım kızlar tuvaleti. yarım yamalak halledilen işin üzerine bi süre beklenir. derse de geç kalınmak istenmez.
evet bu kızların muhabbeti bitmez. gözler yumulur ve allah ne verdiyse çıkılır tuvaletten.
şaşkın bakışlar.**
evet. 4 yıllık bir sürecin içine ancak böyle sıçılır.
bakılır yer yarılmıyor. hemen yaracak bir yer bulunur ve yarılır. o yarıktan da derse girilir. *
*Babamla istanbul u gezmeye gittigimizde deniz görmenin verdigi keyifle* agzım acık bir şekilde etrafı izliyordum. Babamın "hadi vapura bindiriyim seni" demesi üzerine heyecanım bir kat daha arttı. Derken, vapura bindik, üst kattan alt kata inmemiz lazımdı babam arkamdaydı, ben önden inmeye başladım. Yalnız o yaştaki biri için korkutucu derecede yüksek olan merdivenlerin dikligi sonucu oluşan derinligin beni kendini cekme istegine karşı koyamadım ve kıcımın üstüne düşüp pıtır pıtır bilmem kaç merdiven basamagını gayet acı veren bir şekilde son basamakta yere düşerek indim. O kayma esnasında dişlerim bile birbirine carptı hiç unutmam. Hayatımda hiç bu kadar utandıgımı hatırlamıyorum. Tamam kücüktüm falan da insana koyuyor yine de. Hele de ben inişimi tamamlayıp yerden kalkarken yandaki teyzenin beni gösterip ogluna "Bak uslu cocuk olmazsan sen de onun gibi olursun" demesi dün gibi aklımda.
kız arkdaşla evde şakalaşırken, kız arkdaşı kafanın üstüne kaldırmak, dengeyi kaybedip kız arkdaşın kafasını kalorifer peteğinin köşesine vurdurup sevgilinin 12 dikiş yemesi. * **
14 yaşındaydım o zamanlar, otobüs beklerken nasıl olduysa lanet şeytan kanıma girdi ve durakta pantolonun düğmesini açıp kazağı da örttüm ve masturbasyon yapmaya başladım gizli olarak durakta benden başka kimse yok henüz. yaklaşık 5 dakika sonrası 2 kızın durağa doğru yaklaştığını görmemle otobüsün kornayı duymam bir oldu. ve hemen pantolonun düğmeyi ilikleyip* hiçbir şey olmamış gibi şarkı mırıldanmaya başladım kızlar durağa yaklaşırken. otobüs yaklaştığında binmek için hareketlendim ve hareketlenmemle pantolonun kıçımdan düşmesi bir oldu. otobüsteki 2 hanzonun suç aletini gördüğünemi yanayım yoksa arkadan gülen kızların sesini duymamak için ne yapsam diye mi düşüneyim? en iyisi yer yarılsın da içine gireyim!
benmerkez kişisi sebebi bilinmeyen ve üç gündür süren şiddetli böbrek ağrısı şikayetiyle hastanenin acil servisine götürülür.burada bir kaç iğne ve serum yer.bu esnada beklediği odada dışarıdan gelen sesleri dinler.hastane koridorunda melih bey ismiyle birine sürekli seslenilmektedir.
benmerkez melih beyin 50li yaşlarda kendisine sürekli danışılan uzman bir doktor olduğunu hayalinde canlandırır.bu arada üstkata çıkmak ve ultrason çektirmek icap eder ancak benmerkezin ayağa kalkacak hali yoktur.yüzü kireç gibi bembeyaz olmuş,üstü başı dağılmış perişan bir haldedir bu sebeple tekerlekli sandalyeye oturtulur ve bulunduğu odadan çıkarılır.koridorda önünde yürüyen genç ve karizmatik doktoru süzmeye başlar.derken arkadan bir hastabakıcı melih bey diye seslenir ve önde yürüyen sarışın uzun boylu genç doktor bir anda arkasını döner.çağırıldığı yere doğru giderken kendisine bakmakta olan tekerlekli sandelyedeki paspal hastaya öyle bir bakış atar ki hasta bunun alaycı ve ezici bir bakış olduğunu anlamakta geç kalmaz.yer yarılsa da yerin dibine girsem der rezil olmanın verdiği acıyla.