"Bir zamanlar ben de senin gibi yepyeni,sapasağlam parlıyordum.ama zaman beni ne hâle getirdi bak.sen de benim gibi eskiyeceksin ve yerine yenisini alacaklar."diye iç geçirir. Yeni ayakkabıya bakarak.
Hüzünlendirir. Bi de yenisi ile aynaya kadar yürür gelirsin. Oturdu mu, yakıştı mı diye bakmaya kalktığında nereye çıkardığına bile bakmazsın. Kalakalır ayakaltında.
Uzun süredir yapmak istediğim eylem. Ailemin bana ayakkabı parası olarak verdiği paralar ile, escorta gidip hormonlarımı dizginlemeyi tercih ediyorum! 18 yaşında olmamdan dolayı galiba.
Genellikle ayakkabı aldığım yerler bellidir. Dolayısıyla markalar aynı olduğu için biri dener, alır bir yerlere götürür korkumdan elimde tutarım. Bu korkuyla yaşamak zor, evet. Ama Daha önceden yaşanmışlıklar var...
bir keresinde kadının teki yerden alıp satın almaya kalkmıştı. satıcıdan öbür tekini istiyor bir de. mevcut ayakkabımı da kaybetmemek için ayakkabımı kaptığım gibi kaçtım o ortamdan.
işte bu tam ibrahim Tatlıses in yalan şarkısını dinlemelik bir olay. Bazen unutulan eski bir çift ayakkabı gibi kalırsın ortalıkta. En derin yansımamız gibidir o ayakkabılar. Bence Freud bunu anlatmalıydı.
Çok acıklı elim hadise. Bu yüzden ayakkabılarımı internetten sipariş eder, eski ayakkabılarıma çaktırmadan ayakkabılığa koyarım. Vakti geldiğinde uygun bir dille anlatırsın yani.
Hadi bu neyse,
millet eski ayakkabısını çöpe atıyor, yav yazık bari sahiplendir, bir garibana ver değil mi?
Gerçekten yeni ayakkabıyı deneyene kadar, eski ayakkabılar o kadar da eski görünmüyor bana. Ama yenileri denerken eski ayakkabılarıma bakıyorum ve Allah'ım ben bunları nasıl giyip de insan içine çıkıyormuşum diyorum. Ayakkabı pahalı geliyor veya beğenmiyorsam eskileri tekrar giyiyorum. Ve bir anda eski ayakkabılarımın pespayeliği kayboluyor.cikis diyorum yürümeye devam ediyorum.
bazen tam o an değerini anladığınızdır.
italya'da ayakkabı denerken kadının teki eski ayakkabımı kapıp satın almaya çalışmıştı. hemen yeni ayakkabı almaktan vaz geçtim.