bu zamana kadar bu başlığın açılmamış olmasını hayretle karşılayarak başlıyorum entryme.
o bambaşkadır, gökyüzünden masum damlaların saçlarının arasına ufak ufak düşmesidir, başını okşamasıdır. yanlızlıkta yanlızlığını paylaşmasıdır. kaldırımdan süzülen suların, dünyaya hayat verdiğini düşünmektir. düşünmektir en başlıcası, var olduğunu hissetmektir. bedeninin ıslanmasını istemektir, kalbinin susadığı sevgiye doymasıdır.
ruhun bedene ayak uydurmasıdır, sevmektir, sevilmektir, içindekileri unutmaktır, kendini bırakmaktır boşlukların en boşluğuna.
dünyanın en güzel ve en kasvetli havasında elini tuttuğun sevgilinle bir yudum aşka doymaktır. dudaktan süzülen damlaların ahengidir, sırılsıklam ıslanmaktır, sırılsıklam aşık olmaktır.
herkesin hakkında yazılar yazdığı birçok insanın yapmayı istediği ama çok azının gerçekleştirdiği eylemdir.
yağmuru sevdiğini söylüyorsun
yağmur yağdığında şemsiyeni açıyorsun
güneşi sevdiğini söylüyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun
yağmurda yürümek kendinizi tazelenmiş hissetmeniz için bir ayindir ve böyle kalacaktır.
ona göre yağmur; aramak için bir sebep,araması için bir sebeptir. yağmurda yürümek iki sevgilinin donlarına kadar ıslandıkları en güzel andır. daha da ıslanacağına aldırmadan karşı tarafa sarılmak,ıslak saçların suratına yapışmasıyla oluşan o salak yüze bakmak... işte bu paha biçilmezdir.
mutlu bir insan için çok güzel bir andır belki. o hafif toprak kokusunu içine çekerek yürümek böyle, damlaların yere düşme sesini duymak yaşanılasıdır, helede yanınızda sevdiğiniz biri varsa değer biçilemez.
mutsuz biri içinse zordur, bir de yalnızsa. üzerine düşen damlaların her biri mermi olur saplanır...
insanların kafalarını eğerek yürümesine sebep olan bir eylemdir. bir de hep bir romantizm havası vardır yağmurda yürümenin. nedendir bilinmez çiftler bu havalarda el ele yürüyüş yapma sevdasına düşerler.
özellikle günümüz gençlerinin jöle ve fön çektirme tutkuları bu romantizme bir çeşit gölge düşürmüştür. artık gelenek olan yağmurda yürümek asla değişmemiş ancak şekil değiştirmiştir.
artık yağmurlu havalarda saçları jöleli beylerimiz ve fönlü bayanlarımız ne yardan geçiyorlar ne serden. artık sokaklarda el ele tutuşan çiftlerimizin kafasında migros poşeti görmemiz mümkün.
firmalar bu duruma kayıtsız kalamamışlar elbet. çift kişilik poşet üretiminde yağmurlu havalarda patlama olmuştur.
kimi için yüzüne vuran yağmur damlalarının göz yaşlarını gizlediği eylemdir. canını acıtır insanın, ağladıkca ağlayasın gelir ama arındığını hisseder bir parça da olsa rahatlarsın.
yağmurda ürümek vardır bir de. sırılsıklam aşık bir tanışım vardı, paramparçalanan bir aşktan sonra köpekleşmiş zihni garip sesler çıkarıyordu. daha fazla ıslanmak için yürümüyordu. daha fazla ses çıkarmak için ürümüyordu da. önemli olan yağmurdu. yağmur olan, olabilen herşey önemliydi. "belki geri getirdi, buharlaşan sevgileri..." kim bilir? ben bilmem.