Geçenlerde yapay zeka teknolojisi ile Atatürk'e çok sevdiği "fikrimin ince gülü" şarkısı söyletilmiş. (Fesli meczup'a izmir Marşı ve Celal Şengör'e ilahi söyletilmesi gibi) Bu tür şeyler birçok insan tarafından tehlikeli görülmüyor olsa bile bana göre oldukça tehlikeli ve önü alınamaz. Neden mi? Yapay zeka ile Lozan Antlaşmasının bize dayatıldığı ve gizli maddelerinin olduğu da ilerde Atatürk düşmanları tarafından kendisine söyletilirse sosyal medyada bu tür şeyleri yayıp da cahil cühela avam tabakasına inandırabilirler. Geçmiş, yapay zeka teknolojisiyle beraber yeniden kurgulanabilir, tahrif edilip çarpıtılabilir. Kurgu ürünü malzemeler tarihsel gerçeklik olarak millete pazarlanabilir. Sakın bana "inanmazlar, abartma o kadar" demeyin. millet sosyal medyada nelere inanıyor bunlara mı inanmayacak. Gelecek beni fazlasıyla ürkütüyor. Hatta bırakın tarihi gerçeklerin çarpıtılmasını, elalem bu teknolojiyi kullanarak dolandırıcılıkta ve siyasi anlamda dezenformasyonda çığır bile açabilir, evet.
Artık gerçekten sevmek ve sevilmenin verdiği dinginliği yaşamak istiyorum.
O kadar sıkıldım ki kendimi saçma sapan kuruntuların içinde bulmaktan, ıssızlıktan, çiçek açmayı unutmuş kurak bir toprak olmaktan...
Çalıştığım birimin yöneticisiyle başlarda çok iyi anlaşıyorduk. Sonraları yavşamaya başladı. Nişanlı birde hayvan herif. Şeytan diyor kıza göster şunun gerçek yüzünü. Adam gibi adam çıkmayacak mı karşıma ya!
Kayınvalidem yine beni uyuz etti. Gorumcem ikizleriyle geldi. Sürekli oğlumu azarlıyorlar. Üstelik oğlumun bugün doğum günü. Lafa söze gelince en sevdikleri benim oğlum. Hediye bilgisayar aldılar hatta sagolsunlar ama oğluma çocuk bakıcısıymış gibi davranıyorlar. Öyle yapma,böyle yapma... yok çekil çocuk nefes alamayacak! Bir şey söylesem kavgaya kadar gidecek. Zor tutuyorum kendimi. Çok zor!
Bugün senin doğum günün. Günler öncesinden aklıma gelmişti aslında, ama bugün nedense unuttum. Son birkaç saat kala hatırladım anca.
Bugün senin doğum günün ama ben kendimden bahsedeceğim maalesef.
Yerini sevmeyen çiçekler gibiyim aynı, nasıl ki günden güne boynu bükülür, solar, en sonunda geriye sadece cansız renksiz bir kuru dal kalır, işte benden geriye sadece o kuru dal kaldı.
Kimse çöpe de atmıyor, su verseler hiçbir şeyin düzeleceği yok.
Kocaman, çıplak dağa bakan mutsuz bir pencerede, yoğurt kabına dikili kuru bir dal.
benim tanıştırıp arkadaş etme gafletine düştüğüm iki arkadaşım götüme tekmeyi koydu. Bir tanesi benimle hiçbir şey yapmadığım halde iki senedir konuşmuyor diğeride bana sürekli onu güzelliyor o kadar üzülüyorumki ve söyleyemiyorum ki kafama sıkasım geliyor. tüm gün arkasında dört döndüğüm mezuniyet töreninin akşamında geldi dediki beni bu çocuk mezun etti altı üstü derdini dinlemiş ben daha bu lafı duymadan iki gün önce kendi işimi bırakıp sabaha kadar onun büt için not çıkartmasına yardım ettim ve daha nicesi çok ağrıma gidiyor sözlük yediremiyorum ben bu duruma düşmeyi hakedecek bir şey de yapmadım. Kimse için kötü tek kelime konuşmam ama ilahi adalet ikisine de bunu yaşatır umarım.
Atsız okur, atsızı örnek alırım.
Hayatta bende her şeyden önce gelecek tek şey türklüktür.
Tesadüfen geldim ama beni Türk olarak yaratan Tanrı'ya şükranlarımı sunuyorum.
ingiliz, Alman veya nijeryalı da olabilirdim.
Bu topraklarda Türk olarak doğmak, cebinde türkiye cumhuriyeti devletinin kimliğini taşımak büyük bir şereftir.
Şartlar dün, bugün, yarın ne olursa olsun, bu özellik benim için paha biçilemez.
Leylâ deyince illa sevgili aşk mıdır? Leylâ kapsayıcıdır. Tüm hülya, tüm ah' ları tüm vah'ları kapsar. Kendini çölün ortasında hisseden her insanın Leylâ'sı vardır.
Affınıza mağruren benim Leylâ'larıma gelirsek, 1' i göçtü gitti, 1'i hiç gelmedi, 1'i kuzenimdir.