- la burada fena şekilde maske kıtlığı var
millet neredeyse 1 maske için bibirini düdükleyecek, dedim
+ ne diyon la ? dedi
- duydun ya la, maske yok olum koca memlekette
+ aha haaaaaaaaaaa
- ne gülüyon lan zırto
+ olum sizi fena keklemişler
- ne keklemesi lan ?
+ olum burada (almanya) belçika fransa tarafında
zibil gibi hemde beleş dağıtıyorlar
üzerine de ulu hünkarımız efendimizin lutfu ihsanı dır gibi
garip birşeyler yazmışlar
- lan bir de vatandaşı olmasak ? ne memleket ama,
kapat lan, ben arayana kadar da beni arama, koduuum.
neden insanların geliştiremedikleri egolarından bu kadar çok etkileniyorum. her ne kadar iletişimimi, düşüncelerimi çok açık ve yapıcı tutsam da kendimi anlatamadığımı hissediyorum çünkü geri dönüş alamıyorum. ve gerçekten bazı insanların, diğer insanlar söz konusu olduğunda bu kadar umarsız olmalarına inanamıyorum.
ne kadar emek verdim, ne kadar düşünce dünyamı karıştırdım. üstelik bana verilen karşılıklarla eş olarak yaptım bunu, kendi kendime değil.
ama bir gün oluyor ve sanki hiç öncesi yokmuş, kazanımlar, sorgulamalar, saptamalar yokmuş, hiçbir emek verilmemiş gibi koca bir ''hiç'' olarak önüme sunuluyor. gerçekten bu hayatta hepimiz bir can, kocaman bir düşünce dünyası, duygular barındırıyoruz. nasıl oluyor da insanlar bir yere kadar olaylara cevaplar verip, ilişkileri yürütüp, hatta üzerinize bazı şeyler atfedip sonrasında ''artık yok'' mesajını ''pasif'' şekillerle verebiliyor?
baya aktif şekilde ben buradayım dediğim halde. nedir sorun, bak aslında ben şunu yapmak şunu demek istedim diye olduğum yerde karşının bir değeri olduğunu fark ederek çırpındığım halde.
çünkü derdim hayatta kendime topladığım puanlar değil.
derdim, kendi dünyam içerisindekilerle kurduğum ilişkilerin kalitesi. kurduğum bağların, emeklerimin ve bana sunulanların değerini bilmek.
bunu en baştan anlamak ne mümkün. ben senin veremediğin karşılıkların, sürdüremediğin iletişimin karşılığı bir değerde değilim. bunu anla.
hem de bu hayattaki rolüm ne olursa olsun. ister uzaktan biri, ister amirin, ister bir çalışanın, ister öğrencin olayım. olayın rolümle bir ilgisi olmadığını keşke anlayabilecek güce sahip olsaydın.
kendi karanlık duygularını keşke emek verdiğim ve senin de bir yere kadar emek verdiğin iletişime yansıtmasaydın.
ve gerçekten şuan bulunduğum durumda her insanı zaten bir ''insan'' olduğu için belli bir değerde tutmamın artılı eksili taraflarından ''eksili'' tarafını yaşıyorum. bana bu kadar zarar veren bu olay çeşidini halletmek için aklımda kalacak.
karşıdaki insan grubu parçasını ele alırsam da, herkesin benim baktığım gibi bakmadığı aşikar. öyle olmasa bile saygı duyulmak, düşünülmek hiçbir yerde kötü bir şey olmasa gerek. ama milletin egosunu en temel zannettiğim değerlere uygun olarak ''doyurmak'' artık bana göre değil.
özet: iyi zamanda sizinle her kesimden olan insan, iyidir. hayatınızdaki rolü ne olursa olsun.
ama bir pürüzle karşılaşıldığında nelerle karşılaşacağınızı içinizdeki yansımalardan ve size bıraktıkları karmaşıklıklardan kurtulabilirseniz, bulunuz.
yaşlanıyoruz galiba. çokta eski olmayan şeyler bana bayağı zaman geçmiş gibi geliyor. herkes geleceği inşaa etme peşinde. düşüncesinde. günümüze ayak uydurma peşinde. ne değişti de abi, ne gördünüz günümüz globalinde de ayak uydurmamız isteniyor. ben nostalji aşığıyım.
bazı bozuklukların tanımı olmaz. bazı duyguların tanımı olmaz. bu yüzden tanımı olanlardan daha yoğun etkiye sahipler.
konuşmak için birinin umrunda olmasına gerek yok. herkes kendi yaşadığı şeyden sorumlu.
diretmeye gerek yok, kafada kurulanla gerçekler daima farklı çiçek kalbi. özellikle konu bir insansa.
hala kendi kafamdaki modele küfürler ediyorum. çünkü ben değeri gerçekten bu şekilde öğrenmemiştim.
değer kavramının herkese bu kadar farklı öğretilmesini de anlamıyorum. diller çok farklı olsa bile karşılıkları sayesinde çoğu şeyi anlıyoruz. ya da benzetmeleri oluyor.
gerçekten neye değer göstereceğini karamsarlıkla düşünen, ya da belirsizlikler arasında insanları yoran kişilerle mi aynı hayattayız?
Erkeklerin kadınları anlmamakla ve hunharca attıkları anlamsız triplerle ilgili konuşmalarını zırvalamak olarak değerlendirirdim ama anlamaya başladım. Günlerdir yediğim tripleri ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Tek günahım evde gözüne çarpabilecek tek kişi olmak. Haklıydınız. Biz kadınlar anlaşılmaz varlıklarız. Mantık bazılarımızda kesinlikle yok.
Her gün bir saat sabah yedide bir saat gece yatmadan spor yapıyorum, ağrılarla ve huzurla uyuyorum. Gün o kadar uzun ve güzel geçiyor ki çeşit çeşit meşguliyetlerle çok verimli geçiriyorum. Uçuşlar başlayınca nasıl işe gideceğim, çok zor gelecek. Tüm düzenim bozulacak , maalesef.
Yarın da ders çalışmazsam artık allah belamı versin bence. 1 aydır yatıyormuşum az önce fark ettim. Yeter. Bu 1 ay içinde hem pediatriyi hem de kadın doğumu bitireceğim. Kendime söz.
Motivasyon konuşması tamamlanmıştır.