şişli etfal hastanesi çocuk bölümünde girişte sağdaki merdiven altındaki sedye.
son metro,tramvayı kaçırınca o mesafeye taksi parası da olmayınca soğuktan donmamak için sığınmıştım. berbattı.
Gemide gürül gürül çalışan 16 silindirli bir makinenin tam yanında demir sandığın üzerinde uyudum. Sürekli aynı frekansta duyulan sesler, şiddeti yüksek bile olsa uyku getirir, deneyin göreceksiniz.
En keyif aldığım ise berber koltuğu. Makasın çık çık çık sesi karşısında göz kapaklarımı tutamıyorum.
öğrenci adamız, bilakis fakiriz. zamanında az parklarda yatmadım. şerefsiz ev sahibim kirayı iki gün geç yatırdım diye evden attıydı. bizimkilere söyleyip moral bozmadım tabii ki. yazıktır babam memur zaten bir de ben dert olmayayım dedim. günlerce hastanelerde, parklarda birkaç kez polis karakolunda yatılı kaldım. en kötü kabuslarımı hep oralarda yaşadım. parktaki şarapçıya, cebimdeki son beş lirayı kaptırmayayım diye neler yaptım.. kavga mı etmedik, yumruk mı yemedik hepsi de oldu be sözlük. en fenası da babam gece aradığında, dışarda soğuktan titrememe rağmen 'iyiyim babacım, sen beni düşünme' diyebilmekti. öyle anlar oluyordu ki sözlük, ağladığımı belli etmemek için bileğimi dişlerdim. telefonla konuşurken sesimin titrememesi için her türlü şeyi yapardım.. sırf 'lan evin huzuru bozulmasın' dediğimden katlandım anasını satiyim. ah olaydı babamın parası da gönderebilseydi. ama biliyorum olum, isteseydim borca girer yine gönderirdi lan. öyle bi yürekliydi. yeri geldi bana daha fazla para gönderebilmek için arabasına gaz almadı. dertlendim be sözlük..
lise döneminde derslere girmeyip sabaha kadar takıldığımız bir internet kafe vardı. adamcağızın evi olmadığı için internet kafede kalıyordu. bir gün sabahlamaya karar verdik ve arkadaşlarda kalacağım diyerek kandırdım bizimkileri. tabi bünyeler o kadar geç saate kadar oturmaya alışkın olmayınca uyuya kaldık.
Ayakta. Amk o kadar yorulmuştum öyle böyle degil ve üstüne üstlük 2 km yol yürümem gerekiyordu. Yolda yürürken gözümü kapattım ve 5 saniye kadar ara ara uyudum. Yoldan çıkıp çıkıp yolumu tekrar buluyordum.
Kaş'da Devlet Hastanesi'nin karşısındaki 40 basamak mı 40 merdiven mi ne diyorlar amfi tiyatro'nun (yaklaşık olarak) ortası. otostop ile olymos'a gidiyorduk, yolumuz kaş'a düştü. kamp yapacak (tulumları serip üstünde yatacak) yer bakarken orayı gördük (Kaş dağlıkmış ya la) düzgün bir yer olarak. ve gece orada konakladık.
izmir'de, eskiden lagos vardı, kilise sokak'ta, orada içerdik bazı geceler yol paramızı da içerdik ya * bazı geceler kilise parkında (kilise ile askeri karakol arasındaki park) uyurduk.
yine bir lagos sonrası gece bayraklı'da bir kızda kalmaya karar verdik, çıktık arkadaşlarla yürüyoruz (körfezin koktuğu yıllar) limanı filan geçtik kız ay ben anahtarı evde unuttum dedi. kaldık ortada. Dgm'nin karşısındaki dev çember'de ağaçların altında uyuduk. 2 kız 3 erkek.
ankara'da önce keyif'de sonra tenedos'da içilmiş, otobüslerin hepsi kaçırılmış, ne para vericez lan taksiye yürürüz biz eve diyerek bahçeli'ye doğru yola çıkılmıştır. Kumrular'dan çıkıp necatibey'e girince sol çaprazda kalan parkın adı neyse o parkta bir arkadaş uyumaya bırakılmış, anıtpark'ta bir başka arkadaş daha uyumaya bırakılmış, (valla kendileri istedi uyumayı) en sonunda (rahmetli) dusk'ın (duskhunter) evine gelinmiş ama evin anahtarının ilk bıraktığımız arkadaşın çantasında olduğu anlaşılınca gidip aşti'de uyumuştuk.
gidilecek yer bulunamayan bir gece gar'da. bilet soruyorlar yalnız aklınızda bulunsun gidin sabah 8'den sonra kalkacak bir trene kırıkkale bileti filan alın 2-3 lira bir şey. o bilet varsa kimse bir şey demiyor.
istanbul'da bir arkadaşın evinin kapısının önünde. (takside unutulan anahtarlık sağ olsun)
istanbul'da taksim meydanın'da Yaşasın Cumhuriyet yazısının önündeki yuvarlak banklarda oturur pozisyonda sırt çantasının askılarından bacağı geçirip diz üstüne koyup kafayı da çantanın üstüne gömerek. (anlatması yapmaktan zormuş)
susurluk'da terk edilmiş bir benzinlikte, dönüş yolunda ahkisar civarında bir zeytinlikte.
bundan yıllar yıllar önce, adı lazım değil baş harfi club belcekız beach'te stajyerim. o yaşın getirdiği heyecan, başka şehirde tek başına olmanın rahatlığı falan derken tüm gece uyumayıp, işe öyle gitmiştim.
hava da 45 derece, afedersiniz götümüzden ter akıyor. zaten bayıldım bayılacam.
sigara molasına çıktım. sigara molasına çıktım dediğim de bar deposuna girdim, yaktım sigarayı.
yorulduğumdan da ayakta durmak istemedim, bira fıçılarından birini gözüme kestirip oturdum. sonra arkama bir baktım bir bira fıçısı daha. sigaram bitti, dedim iki dakika uzanayım bari; birine oturmak birine uzanmak suretiyle orada uyuyakalmışım...
daha sonra barmen kaldırdı beni, 45 dk- 1 saat kadar uyumuşum. millet yana yakına beni arıyormuş lojmanda, yemekhanede falan. sonuç olarak o günkü antremden de olduydum.
ulan o değil de, bakıyorum ne kadar staj anım var amk. sanki hayatımı stajyer olarak geçirmişim. anılar anılar...