62t taksim-cebeci hattında çalışan halk otobüsü.
yaz mevsimi cumartesi öğleden sonra insanlar taksime gidiyor. tabi ki ekseriye gençlerden oluşan yolcu indi-bindisi sonunda otobüsün önü tıklım tıklım, arka taraf boş.
duraklarda yolcu alımı daha uzun sürüyor.
şoförün 1-2 uyarısı ise, sıcaklarda bir araya gelen ve sıkışan koyunların güneşten korunmak için kafalarını yere doğru eğerek gölgelik yapmasına benzeyen insanımsıları harekete geçirmemişti.
en sonunda arka sıralardan ayağa kalkılır.
- beyler! otobüsün bu tarafı da taksime gidiyor. lütfen biraz şöyle gelinde insanlar rahat etsin ve fazla beklemeyelim.
bu sırada elinde telefon mesajlaşan kezbanın bön bön bakarak "gülmesem olmaz mı?" edasıyla umarsız davranması, arkasındaki kişilerden "bayan ilerleyin" uyarılarına aldırış etmemesi üzerine;
"hanımefendi, eğer first class akbil basmadıysanız bu tarafa doğru ilerleyin." demek farz olmuştur.
sonuç; 3-5 kişiyi güldürmek ve ortama + elektrik vermek güzel birşey.
2 arkadaş üniversite okumak için geldikleri şehirde şehirden kampüse gideceklerdir.
Ufak minibüsler gitmektedir kampüse, durakta beklenilir, minibüs yaylana yaylana gelir kapı açılır muavin abi iner kapıdan, içeriye bakılır ayakta duracak yer yoktur. 2 kişi mecbur biner, biner. Üzerine muavin gelir. Kapı kapanır.
ilerde ki durakta yeniden durur, yeni insanlar biner. Sonraki durakta aynı şekilde. Yalnız bizim arkaya pestilimiz çıkıyor. Muavin kaptana "devam et der" kaptan zaten her yolcuya durmaktadır.
Minibüs yeni durağa yaklaştığında muavin kaptana artık yer olmadığını anlatmak için "kaptan arkaya bir baksan" der, kaptan ise hiç istifini bozmadan,
"benim işim öne bakmaktır"
Der. Haha ya, dün gibi hatırlıyorum. Minibüsde muavin dahil yarılmayan kalmamıştır. Vay be.