antistar la çay bahçesinde çay içilir sohbet edilir. Konu sabırsız müşteri modelleridir.
(a:antistar / b: ben)
a: aga bizim zengin p*ç bi müşterimiz var anlatamam.
b: hayırdır
a: ya adam şirkete geliyor çayını söylüyoruz, çayına attığı şeker soğumadan işim bitmedimi diyor.
b: soğumadan ?!?!? *
a: hönk!!! *
aura:
genelde irrasyonel olmama rağmen bu gece böyleyim..
aby:
sürrealist tavırların yerini alan bu rasyonel yaklasımın ve pragmatik felsefen beni bir hayli düşündürdü açıkcası...
aura:
bu düşüncelerim hakkındaki düşüncelerin, jest ve mimiklerin görülmeye değecek ölçüde ilginç olabilirdi ama ne yazık ki düz mantık giden bir insan modeliyle karşı karşıyayım ve oportunist tavırlsrı nedeniyle bu şans elimden alındı
aby:
görmeyi umduğun veya hayal gücünde tasavvur etmelerini sağladığın imajların , beyninde bu zamana kadar üretmiş olduğun fenomenlerinle çakışıp , sana dar bir panoramik bakış açısı kazandırmaması için bu tip fasiltasyonların ekspresyonist tavırlar içinde sergilenmemesinden yana bir bireyim ve burdan elde edeceğin kazanımlarla bir yere varamayacağın kanısındayım bil mukabele...
aura:
romantizmden an be an uzaklaşan düşüncelerim hızını alamayıp realizmin hatta ve hatta natüralizmin kapılarına dayandı.. olaylara farklı aynalar tutup sonsuza uzanan görüntülerini kafamın içinde yargıladım ve vardığım hiç de ütopik olmayan sonuç saçmalalıklar silsilesi içerisinde olduğumuzdur.
aby:
buna daha fazla dayanamaycağım. bu bilgi sevgisine yani felsefeye devam ederdim lakin platon'un da söylediği gibi ''ayılar kış uykusuna yatsa da asgari ücrete talim ederler...'' konuyla ne gibi bir alakası oldugu halen çözümlenememekle birlikte analitik düşününce işler daha da boka sarmakta... en iyisi bu işin peşini bırakmak...
aura:
olayları yeterince sürrealist olan bir ortamdan analitik boyuta taşımakla pek de doğru bir şey yapmayacağız sanırım.. hayır fizyolojime aykırı gece gece kafamı bu kadar derinlikçi detaylara boğmak.. en iyisi bence de işin peşini bırakmak. postmodern yaklaşımlarınız yeterince konuyu çığırından çıkardı. yine de güzeldi
aby:
postmodernite de gubidite ayrımındaki ırkçı görüşlerinizi detaylarında yatan ayrılıkçı kommensal ve bir o kadar simbiyotik anazarkaların konseptüal fizyonomilerindeki kırıntılarla harmanlanmış panpiniformisleri üzerine ne kadar konuşsak az bu gece... bırakalım da adalet yerini bulsun!!!
yaşasın gluteus maksimuslar!!!
okulda arada, orta yaşlı tatlı bir bayan hocanın bilgisayarı kullanılır. bir gün şöyle kopartan bi diyalog yaşanır:
h: noktacım, bak bilgisayarı kullanıyorsun ama öyle sitelere girmiyosun di mi?
n: nasıl yani hocam? *
h: yani şey hani bazı sitelere girersin merak edersin filan *
n: yok hocam olur mu öyle şey! hem çok merak etsem evde girerim hocam burda
niye gireyim! *
h: yok noktacım benim girdiğimi sanırlar, ayıp olur ondan diyorum. *
n: ben sadece netten maillerime baktım hocam *
h: neyse noktacım ben sadece söyleyeyim dedim.
n: *
tabiki nokta bu işin peşini bırakmaz, olayın meçhul failini bulur *
olay => limon'un iki dakika once bitirebildigi 45 dakikalik telefon konusmasinda gecen diyalog.
kisiler => l : limon, a : ablam
a : limon benim kina gecesi kasetim yok oldu.
l : biz videoya almamistik ki.
a : yok kiz, ikinci evliligimdeki.
l : haaa, sarki kaseti olani diyon.
a : hah vardi ya, "yuksek yuksek tepelere kus konmaz"'i soylediginiz.
ben "kus konmaz" lafini duyunca yarildigim icin, ablamin "ya neydi, kus konmaz degil miydi?" sorusuna cevap veremedim bir sure. *
m: merhaba, siz x sehrine ucuyor musunuz ?
ia: evet
m: kargo da gonderebiliyor muyuz ?
ia: evet
m: kargomuz olacak da, yardimci olabilir misiniz?
ia: tabi, kac kg olacak kargonuz ?
m: 2,5 ton
ia: icerigi nedir ?
m: vibratör
ia: * pardon ?
m: vibrator. bunlar cok acil, ilk ucaginizla gitmesi gerekiyor.
ben: 2,5 ton vibrator oyle mi ? *
m: evet 2,5 ton
ben: 2,5 ton vibrator. iyi is hakkaten.
m: evet, insaat isi bizimkisi, vibratorler isi hizlandiracak.
ben: nasil yaniii ?
m: insaat isinde kullanilan vibrator bunlar.
bla bla bla gerekli aciklama yapilir.. meger bunlar insaat malzemesiymis. biz fesatmisiz.
**
emreyle ömer birlikte yalı cafede oturmaktadırlar. o sırada telefon gelir;
telefondaki eleman cihan : kanka naber ya
emre : iyi canım senden naber
telefondaki eleman cihan : napıyosunuz nerdesiniz?
(bu arada ömer, cihanla konuşmak için telefonu istemektedir)
(bir yandan cihanın nerdesiniz sorusuna bi yandanda ömerin telefon isteyişi karşısında hatları karıştıran emre şöyle der)
emre : kanka ben yalıyı vereyim.**
insanları konuşma anında gülmekten öldüren dialog çeşididir.
ev arkadaşımın ve benim ben msn başındayken yaşadığımız günlük konuşmalardan biri(hergün tekrarlanır)
Scubus: ya bak ben bitane istiyorum sen kendine al istediğin kadar.
Saturnine: peki canım ya ztn para yok, 1 tane alıcam.
scubus: tamam, bekliyorum ben seni.
(5 dakika sonra ben 7 litre birayla gelirim)
scubus: kızım naptın ya?!
saturnine: ya gözüm doymadı napıyım. ehe.
scubus: iyi hadi içeriz artık napalım ziyan olmasın.
saturnine: bunu bildiğim için aldım zaten de yarın okula gitmeye para kalmadı.
scubus: peki.. (bkz: katil olan ev arkadaşı)
(bkz: gözü doymayan insan)
sivaslı bir amca atm den parasını çekmemi istedi..
amca: kızım paramı çekecem yardım edecen mi bi?
p: tabi.. şifrenizi girin.
amca: ben nerden bileyim bilsem yaparım zaten sana ne gerek var ki..
p: bilmiyo musunuz şifrenizi?
amca: biliyorum.
p: peki tamam.. söyleyin şifrenizi girelim.
amca: 13467
p: 750 lira var ne kadar istiyorsunuz?
amca: ne ne kadar yahu hepsini vermiyor mu?
p: tamam tamam çekiyorum hepsini! buyrun paranız bu da kartınız bu da makbuzunuz. * iyi günler.
amca: gel gel bi buraya sen..
p: efendim?
amca: unut şifremi!
p: :S%&/(:. unuttum.
amca: şimdi git.
yer: sıradan bir internet kafe
Arkadaşla karşılıklı Fifa oynanmaktadır. Bir süreden beri bizi merakla izlemekte olan çocuk sonunda dayanamaz ve bomba soruyu sorar;
-Abi şimdi sen mi yeniyosun yoksa o mu yeniliyo?
-Yani şimdi ben hık mık sus pus *
-merhaba burada leke mi kalmış?
+yok abla o önceden olmuş o.
-evet doğru daha önce başka yere vermiştim.
+ama şimdi açıldığından beri 20 aydır bize veriyorsunuz.
-evet siz iyi yapıyorsunuz başka yere gitmiyorum.
+tabi iyi yapmasak gelirmisiniz? siz memnun olunaca başkasına tavsiye etceksiniz, öbürü başkasına.
-sizi herkese tavsiye ediyorum zaten başka yerede vermem.
+teşekkürler.
gecenin bir vakti içkiler içilmiş ancak yetmeyinde dışarı çıkıp tekrar almak istenmiştir. arkadaşıyla zorlu yolculuğa çıkar. tekel bayiye gelindiğinde arkadaşın gözü penceredeki böceğe takılır, rengarenk kocaman bir böcektir bu. beholderr biraları getirir, ne kadar oldu diye sorar satıcı abimize, adam bizden zoom şekilde diyaloğu başlatır;
beholderr-ne kadar tutuyo? satıcı-kene değil o.
b-hönkk??!!! anlayamadım?
s-kene değil o başka bir şey?
b-kene demedik ki abi biz de zaten...
s-kene ne arasın buralarda, ya ne deniyordu bunlara?
b-ateşböceğine benziyor ama?
s-hıh evet ateşböceği, hay ağzını öpeyim..
b-mavi ekran*
bir gün kardeşle birlikte durakta beklenmektedir. ve kardeş büyük bi ciddiyetle afişleri okumaktadır. ve sonunda da malum afişe bakar.
k:şimdi bu ayakkabı 3 taksitle 30 ytl miş gerçi çok çirkin kimse almaz bunu ama.
d: eee nolmuş
k: yani şindi ayakkabı 35 ytl olsa 3,5 taksit mi olcak bu
d:puhahahhahhahah
d: ne dedin sen hahhaha 3,5 taksit mi hhahahahhaha
k: ne var be ben düzgün denklem kurmuştum gayet mantıklıda bi kere
d: sen bu mantıkla ilerle ben herkese anlatcam senin mantığını
k:yaaaa
harfine dokunmadan yazdım cidden böle bi kardeşe sahip olununca böle dialoglar çok oluo haliyle.