tez önerisiyle cebelleşilen ve hemen akabinde enstitüye teslim edilmesi gereken bir günde enstitüye giderken para çekmek için atm de durmak,şifreyi girrmek ve o sırada gelen minibüse alelacele atlamak.atmye benden sonra gelenin vicdanlı bi insan olması münasebetiyle yapılan dalgınlığın salklık suretine bürünmemesi.
aileden gizli sıgara içilen dönemlerde kimse görmesin diye avuç içinde saklanırdı. dalgınlıkla sigaranın yanan tarafının ağıza sokulması neticesinde dudaklarda feci görünümlü yanıkların oluşmasına sebebiyet verilmiştir. korkudan bisikletten düştüm numarasına yatılsada cin gibi baba yutmamıştır. okulda dayak yenilmiştir düşüncesiyle sen nasıl dayak yersin denilip babanın bildiği karate tekniklerini geliştirmesine sebebiyet verilmiştir.
efenim her kızın yaptığı gibi kız arkadaşla kol kola girilmiş gezilmektedir.mağaza vitrinlerine bakarken bir ara arkadaşın kolundan çıkılır.vitrine baka baka konuşmaya devam edilir.derken tekrar koluna girilir ve konuşma kaldığı yerden devam eder.beş dakika sonra yanındaki arkadaşa bakıldığında kolunda abazan bir herifin durduğu fark edilir.kısa bir afallamadan sonra kol geri alınır ve sen de kimsin denilir.herif pis pis sırıtır.arkadaşa bakılır nerde diye.kız yapılan salaklık(dalgınlık demicem)karşısında önce bir şaşırır sonra gülme krizine girer...
gözlük takan biri olarak klasik bir dalgınlık benimki sabah her zaman ki gibi kalkılır bu arada farkında olmadan gözlük çoktan takılmıştır göze.sonra ağır ağır adımlarla lavaboya ilerlenir.su açılır ve şap diye yüze su çalınır.etrafta su damlaları gezinir.bu ne ya derken gözlüğün gözde olduğu farkedilir.
okula giderken, komşunun "oğlum bana arpa şehriye alırmısın" sözüne peki denilir.okula gitmek istememenin verdiği sıkıntıya birde komşunun isteği eklenince istenenin ne olduğu anlaşılmadan markete gitmek üzere yola çıkılır.
markete varıldığına komşunun isteğinden akılda kalan sadece "arpaşe" dir.markitciye "arpaşe var mı ?" diye sorulur.adam anlamaz haliyle. tekrar ne istediğimi sormuşta olsa "arpaşe" cevabını alır.karşılıklı bir kaç tekrardan sonra ortak noktaya varılamaz.yaşlı amca arpa şehriye vermek istese de inatla kabul edilmez.ve evin yolu tutulur.
marketciden yediğim fırçayamı yoksa o kadar yolu eli boş dönmememi yanayım.
bu olayda beni tek sevindiren okul saatinin çoktan geçmiş olmasıdır...*
orta okulda birlikte okul otobüsüne bindiğiniz liseli kızın ( kıza aşıktır) usulca kulağına eğilip fermuarın açık demesi
(bkz: ben yarılsamda yer bana girse)
strabismus çok yorgun ve hafif de hasta olduğu bi gün akşamüstü yatağında uyumaktadır.ardından telefon çalar. uykusundan zıplayan strabismus yerde terliklerini aramaya başlar ikisi de bulunduktan sonra "e peki diğeri nerde şimdi?" diyerek odanın içinde dört dönülür.üç ayaklı olunmadığı hatırlandıktan sonra telefonun hala çaldığı fark edilir.hemen salona koşulur,telefonu açmak yerine perdeler hızlıca bi sağa bi sola seri hareketlerle ve büyük bir ciddiyetle çekilmeye başlanır.beyine yavaş yavaş kan gelmeye tekrar başlayınca salaklık farkedilir,hala ısrarla çalan telefona koşulur ve annenin arkadaşının yüzüne karşı manyak manyak 3 dakika gülünür.
arkadaş sigarayı ağzına sokmuştur ancak sigaranın ters olduğu tarafımdan farkedilememiştir,ardından hemen çakmağa atılıp sigara yakılır ve ucu hafiften alev alır.farkedildiğinde geç olmuştur zira arkadaşın kaşlarının iç kısmı yanmıştır.bi de üstüne pişkin pişkin bu model sana çok yakıştı denilir**
8. sınıf matematiğin ilk dönem 2. sınavı öndeki arkadaşla harika bi çeviklikle kağıtlar deiştirilmiştir ama kağıtları hocaya verirken dikkat edilmeyen bir şey vardır 2 kağıtta da aynı isim yazmaktadır.
bikininin üzerinde plaj elbisesi giyip plaja inildiğinde eniştenin yanında elbiseyi çıkarırken bikininin üstünün giyilmemiş olduğunu farketmek ve yerin dibine girmek.
ortaokul döneminde ilk kez walkman alınmış ve arkadaşla birlikte otobüsün en arkasında dinlenilmektedir. oturduğumuz sıranın önüne genç bir çift oturur ve arkadaşlar başlar oynaşmaya. bizim bu gençler işi iyice ilerletince ben de arkadaşın kulağına "lan herife bak kızı neredeyse içine alacak" şeklinde fısıldadım. fakat o da ne, öndeki çift hariç otobüsteki herkes bize bakıyor. öndeki çift de bir anda birbirlerinde ayrıldılar. olayın aslı ise benim walkman dinlerken sesimin tonunu hala ayarlamayı öğrenememem ve fısıldamak isterken resmen çığlık atmammış.
eskiden filmlerde tuvalet diye buzdolabının kapağını açıp işini yapması yaptıktan sonra sabahta 'sizin tuvaletin ışığı otomatik herhalde kapısını açınca ışığı yanıyor' diyerek pekiştirmeleri...
şeffaf pet şişeye tiner koymak, üzerine ince kırmızı tükenmezle tiner yazıp bunu alaturka tuvaletteki su şişelerinin yanına koymak. yapan kişi ben değilim , arkadaşımın karısıdır
müteakibindeki olaylar şöyle gelişir;
olayın geliştiği evde yaşıyan genç aileye karı-koca olarak misafirliğe gidilir
sular kesiktir
ilerleyen saatlerde alaturka tuvaletten acı çığlıklar gelmeye başlar
azre azre azreeee azreeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
azre korku ve dehşet içerisinde tuvalete koşar
kapıyı açar açmaz ağır tiner kokusu yüzüne vurur
çömelmiş vaziyetteki eşinin yüzü kırmızı mor arası (bkz: mocivert) bir renk almış, gözleri acı ile (bkz: kırmızı ve pörtlek) bakıyor ve suuuuuuuu* diye haykırıyordur (bkz: böğürmek)
kendisi tiner ile taharet almış bir insandır
azre kopmasına rağmen su bulma girişimlerinde bulunur
başarılı olur
suyu burnunu kapatarak ihtiyacı olana verip içeriye hep beraber kopmaya gidilir
tuvaletteki insan yarım saat sonra aramıza katılır
kendisiyle uzun süre dalga geçilir
tiner şişesini oraya koyan zihniyet sert bir şekilde eleştirilmesine rağmen aynı olay bir süre sonra yine onlara misafirliğe giden bir (bkz: talihsiz) bayanın başına gelir (bkz: acısını düşünemiyorum)**
sevgilin yanında gideceğiniz kafeye doğru yürürken öss dönemi hastalığıyla gördüğün test kitaplarını cebindeki tüm paranla satın alıp sonra sevgilinin yanında olduğunu hatırlamak,sevgiliyle gidilen yerde hesabı ödeyememek.
pompa tesisatı için titreşim yutucu fiyatı almak üzere mail yazarken patronun arkanda yazdığın maili okuyordur, vibrasyon önleyici (kompansatör) yerine vibratör yazarsın
yaptığın kelime hatasını farkettiğinde (bkz: dumur anı) artık çok geçtir
patronun artık arkanda yoktur
ve sen kırmızı renge bürünürsün. (bkz: bana kırmızı yakışıyor mu) *
siyah kupada aceleyle hazırlanan nescafe bardağın dibini bulduktan sonra bu ne kadar hafifbir kahve neden acaba diye araştırırken içtiğin şeyin sadece şekerli su olduğunu farketmek