Evden baksır üstüne gömlekle çıkmak komşunun köpeği bile şaşırmıştı o duruma her zamanki gibi havlayıp koşuşturmuyordu çok geçmedi farketmem bahçe kapısını örttükten sonra dolmuş parası için elimi cebime götürdüğümde anladım köpeğin neden havlamadığını.
şehirlerarası otobusun mola verdiği yerlerin birinde girdigim tuvallette pantlonum yere degmesin diye dizime kadar katlayıp tekrar eski haline getirmeyi unutup otobuse kadar oyle yurumek.
aile mensupları bilgisayarın başına toplanmıştı ve bende her zamanki gibi mal gibi bigisayar başında pinekliyordum. herkes alamanyada ki (bkz: almanya) akrabasını görüntülü olarak göreceğinden çok memnundular. bilgisayar başında ki ben onca insanın merakını gidermek için hunharca uğraşıyordum. yapacağım işte msn'e girip kameraya tıklamaktı ama onlar için power tuşu bile ilginçti. herşey yolunda gidiyordu. görüntü gelmişti. ve bir mutluluk doluşmuştu kıçı kırık kutu gibi odama . herkesin kafasında bu görüntü ordan buraya nasıl gidiyordu sorusuydu tabi ki. teknoloji fakiriydiler. ama ne yapsınlar onlarda haklı neyse. bu mutluluk çok fazla sürmedi tabi ki cameranın sesini bir türlü ayarlayamayan ben gitgide endişelenmeye başlıyordum. onca insan benim elime bakıyorya ondan . üzerimde bir baskı hisediyordum aman tanrım nasıl bir duyguyduy bu öylesine baskı artmıştı ki üstümde olmuyordu yapamıyordum ve arkamdaki sesler gitgide artmaya başlıyordu . bu sesler söyle idi.' okuduğun okulun götüne koyim.' bunu söylüyorlardi.
görüntüyü gören masum köylüler. sesde istiyorlardı. bundan önce görüntüyü merak edenler merakını giderdikten sonra sesi merak ediyorlardı tabiki. merakla olmamışmıydı zaten bu bilim. neyse kısacası ben sesi ayarlayadım. ve herken beni üniversiteyi kazanan kadar kınadı. kahveye gidip çay içerken bile tavır koydular. amk ben onların. şimdi hepsinin facebook'u var. mal mal resimlerini koyuyorlar . sebebi kim tabiki ben eğer onları bu illete alıştırmasaydım şu anda facebookta böyle zırvalar olmazdı. herkesten özür diliyorum siz saygı değer dostlarım.
üstümü aramadan önce ne yapmam gerektiğini göstermek için kollarını iki yana açan okulun güvenlik görevlisine bi an ne yapacağımı bilemeyip sarıldım.
kolları öyle açınca sarılcaz sandım. yediğim halta uyanınca "bi gün de sarılalım eheh" diye işi geyiğe vurup kaçıyodum ki birinin adımı seslendiğini duydum. baktım az samimi, hatta hiç samimi arkadaş. üzerine üzerine yürüdüm boğalar gibi, duramadım ona da sarıldım. yetinmedim "nerelerdesin sen yeaaa" diyerek omzuna pıt pıt vurdum.
kulağımda kulaklık müzik dinlerken bir yandan da televizyon izleyeyim dedim açtım televizyonu ses gelmiyor.sesi sona kadar getirdikten yaklaşık 10 saniye sonra ne yaptığımı anladım ve kulağımdaki kulaklığı usulca çıkardım.
minibüse binilir.en önde ayakta kalınır arkadan paraları uzatırlar.
-şu 5 ten iki kişi ,şu 10 1 kişi ,şu tam,şu 20 den bir kişi vb. paralar şöföre uzatılır şöför ara üstlerini verir onlarıda arkaya uzatırım. şöför 20 lira üstünü verir sorarım kimsenin değil düşünürüm kim verdi bana bunu diye yok.para şöföre geri verilir. inilecek yere gelinir minibüsten inilir ve aklıma gelir ben vermiştim o 20 yi...
geçenlerde haberlerde izlediğim, yürüyen araçtan atlayan sevgilisi için arabadan inen, ve onunla ilgilenirken , el frenini çekmediği aracının geri geri gelmesi ile ezilen adamın yaptıgıdır. not; araba kadını da aynı anda ezmiş olup, kadın ölmüştür.