Tek başıma otururken masama geldi ve; ‘insanlarla arana koyduğun mesafe seni giderek daha da yalnızlaştırıyor, böyle yaşamaya devam edersen gerçeklik algını kaybedersin ve bunun telafisi olmayabilir. dedi!
Yüzündeki zoraki gülümseyişi, gözlerini kaçırarak kamufle etmeye çalıştığı sahte özgüveni beni tahrik etti. Kendimi tutamdım; ‘Her şeyin farkındayım, sizin iğrenç gerçeklerinize ayak uydurup, kendime olan saygımı kaybetmemek için için böyle yaşıyorum zaten.” dedim. Kısa ve gergin bir sessizlikten sonra; “Yanlış anladın ben senin iyiliğini istiyorum” dedi. Kadehi kafama dikip; “Özür dilerim bir zamanlar, hesapsızca her isteyene verdiğim için tükendi, bu yüzden sana iyiliğimi veremeyeceğim; fakat sen yine de germe kendini, söylediklerim o kadar da kötü değil hatta sizin gerçekleriniz diyerek seni de insan yerine koydum daha ne istiyorsun göt!” dedim ve sonra konuyu kapattık…
bir tercihtir." hatasız dost arayan dostsuz kalır." insanları hataları ile kabul edersen yalnız kalmazsın. insan insana muhtaçtır. konuşmak, birilerine derdini anlatmak ihtiyaçtır. ki çoğumuz bu yüzden buradayız.
bazen bütün bir dünyaya karşı tek başına durabilecek kadar güçlü hissederken kendini, bazen çaresizce bir köşeye çekilip gözyaşları içerisinde birisine sarılmak istersin. kimsen yoktur, tek başınasındır. anlatsan anlamazlar, sorsalar anlatamazsın.
Sanıldığı gibi bir duygunun aksine aslında kalabalık bir duygudur yalnızlık.
Zaten yaşayan bir insan asla tam anlamıyla yalnız değildir. En fazla eve girdiği andan sonra Suratına çarpar bu duygu.
Dizi izlerken karakterler ile bütünleşir mesela sanki hepsi arkadaşı gibi, dizi bitince bir hüzün kaplar. Sırf bu sebepten bitiremediğim diziler de vardır ki çünkü ben de bu hayatın kalabalık görünen yalnızlarındanımdır.
Tek kişilik yemek yapmak zordur hep davet eder birilerini, çoğu teklifi de nazikçe reddedilir. Çünkü normal insanlar normal saatlerde yemek yer. Belki bir dahaki sefere denir.
Yalnız insan davetkardır ama davet edilmekten, sosyal ortama girmekten de çekinir hatta nefret eder. Çünkü iletişim kurmak yorucudur bazen, hayata baktığı pencereden bakmaz diğer insanlar.
Yalnız olmak düşündürür. Onun yazdıkları, öbürünün yazmadıkları, sabahki iş programı, akşam yapılacak yemek, sonraki gün gidilecek yol, ödenecek sorumluluklar. Düşünür de düşünür insan. Düşündükçe kurar, derine iner daha da yalnızlaşır. O yüzdendir kalabalıklarda mutlu sanması insanın kendini. Düşünmeye fırsat kalmadıkça iyi hisseder insan kendisini.
Yalnızlık tavandaki yansımaları saydırıp onlardan anlamlar çıkarmaya çalışmak kadar saçma bir duygudur. Keşke hiç olmasa idi insan hayatında. Methedildiği kadar önemli bir duygu değildir. Böğrüne oturan bacağı kırık bir attır yalnızlık. Bir zaman sonra hissizliğe sürükler.
kalitesiz birlikteliğim olacağına kaliteli yalnızlığım olsun.alıştım bu sürece sanıırm,kimseye yürüyesim yok ve uğraşıcak enerjimde yok. nerde bir depresyonda,travmalı,bağlanma sorunları olan,ne istediğini bilmeyen bir kız var,beni buluyor yada ben çekiyorum onları.
yalnızlık güzelleyenlerin birçoğu bana kalırsa gerçek yalnızlığı tatmamıştır. insanın medeniyete en az yarım saatlik bir mesafede yaşaması, tek yaşaması, gün içerisinde sosyalleşecek kimsesinin olmaması, dört duvara sıkışması ne demek, bence yaşayan bilir. bunu yaşayan da yalnızlığı güzellemez.
insan sosyal bir canlı arkadaşlar. ne kadar edebiyat sıçarsanız sıçın, hiçbir psikoloji yalnızlık karşısında sağlam duramaz. insan tabiatında bu normalleştirilemez. ilişkinizin olmaması yalnız olduğunuz anlamına gelmez, ailenizden ayrı yaşamanız da yalnız olduğunuz anlamına gelmez. yürüme mesafesi ile gidebileceğiniz bir kafe varsa çevrenizde, gecenin dördünde sokakta insan görüyorsanız, yalnız falan değilsiniz. edebiyatınızı bal ile böldüm, kusura bakmayın.
insanın doğasına aykırı bir durum. yalnızlıktan hoşlanıyorum diyenler bile bunu bir başkasına aktarabildiklerine göre yalnız değiller. mutlaka biriyle iletişim halinde olmazsak ya deliririz ya da ölürüz.