Araştırma sonuçları ise oldukça endişe verici... Yalnız kalmanın beynimizi küçültebileceği ve bunama riskimizi arttırabileceği ortaya çıktı.Araştırmacılar, sosyal temas eksikliğinin, beyni kademeli olarak küçülttüğünü söyledi.
Düzenli kurulan sözlü iletişimlerin ise beyin hücreleri arasında yeni bağlantıların oluşması için gerekli olan sinir uyarılarını harekete geçirdiği ve beyin hacmini koruduğu belirlendi.
Ancak yalnızlığın sağlık üzerindeki etkisi sadece bu değil. Araştırmalar, yalnız kalmanın kanser, kalp hastalığı ve bunama gibi durumların riskini artırdığını ve ömrü 5 yıl azaltabileceğini ortaya koydu.
Fiziksel yalnizlik, kalabalığın içindeki yalnızlıktan iyidir kanımca. Yalnız yaşamakla ilgili bir söz duymuştum yakınımdan. "Birisi çıkıp bu akşam bu yemeği yemesekte farkli birşey mi yesek dese keşke" demişti. Zorunluluksa acıtır net.
Bir çok insana güzel gelsede bana göre değildir. Konuşacak insan ararım her defasında. Arkadaş çevresi de bir yere kadar. Ben yaşlanana kadar ailemle yaşamak istiyorum. Çok ileride evlenme kararı alırsam evlenirim. Yalnızlık en büyük korkum çünkü.
2020 eylül ayından beridir deneyimlediğim yaşam biçimi. yalnız benim yalnızlık öyle kalabalıklar içerisindeki yalnızlık değil. şairane değil, salt yalnızlık.
ömrüm boyunca yurtlarda okudum. üniversitede eve çıktım. görece sosyal bir insanım. her zaman arkadaş çevrem olmuştur. insanlarla sohbet etmek en sevdiğim şeydir. öyle fazla aktiviteye ihtiyaç duymam. iyi sohbet edebilecek 1-2 insan olduğunda saatlerce sohbet edebilirim.
şu an bulunduğum yer ülkenin doğusunda bir ilimizin unutulmuş bir ilçesinin köyü bile değil, mezrası. yani tam olarak allah'ın unuttuğu yerde hayat mücadelesi veriyorum. mesela şu an yollar kapalı. neyse ki malzemeleri stok yapmıştım 10-15 gün bir sorun yaşamam gibi. ama sonrası büyük sıkıntı. arabam var ama yollar kapalı ve açılmıyor. * hadi açıldı diyelim dönene kadar kapanıyor. elektrikler gidiyor, 1 gün gelmiyor. geçen mayısta 18 günlük kapanma döneminde tüpüm bitmişti ve tüp alamadım. sayın kaymakamın kesin emriymiş. ekmek ve 20 günlük peynirle yaşamıştım. son 1 hafta gofret ve halley ile kahvaltı yapıp akşam ekmek arası peynir yiyordum. o kadar soğuk ki... yakutistan sanki. tipi olduğunda ev uçacak gibi oluyor. ha tabi ev denebilirse. *
fiziki şartların kötülüğü anlatmakla bitmez. ama ben bir şekilde halletmeye çalışıyorum. halledemezsem de yatağa girip 4 yorganı çekip ölmeme umuduyla uyumaya çalışıyorum. ancak psikolojik sorunlarla başa çıkmak daha zor. insan sohbet edecek birini arıyor. gerçekten çok arıyor. bir keresinde 1 hafta hiç konuşmadım. bakın bu şaka değil. hiç konuşmadım. ne telefonla ne de yüz yüze bir insanla. o 1 hafta sonunda sesim gitmişti sanki. eski arkadaşlarımı arayıp kafa z.kmek de istemiyorum. malum hepsi evlendi, iş güç, çocuk... ben mi ? ben bırakın evlenmeyi kimseyle tanışamıyorum bile. kimle nasıl tanışabilirim ? ilçeye gidip market alışverişimi yapıp hemen dönüyorum. zaten öyle bir yer ki herkes evde. bir tane kafe var. oraya da kimse gitmiyor. gelen olsa da kimseyle tanışamazsın. kim olduğunu bilmiyorsun eğer yerlisi ise hatun kişisi gelip 10 tane abisi seni vurup 10 parçaya böler. zaten yerlisine yazmam da yanlışlıkla oldu diyelim. her neyse...
çalıştığım yerde sadece ben varım. ben işe gittiğimde iş arkadaşım olsun isterdim. insan ister istemez öyle olunca daha bakımlı oluyor. sabah farklı bir heyecanla kalkıp gidiyor işe. ben gidiyorum sadece ben varım. iyice paspal olacağım diye korkuyorum. şükür hala sakalımı kesiyor, saçlarıma gereken özeni gösteriyorum. ama insanları çok özledim ben. umarım psikolojim sağlam şekilde giderim bu diyardan 3 yıl sonra.