ataol behramoğlu'nun marş tadındaki şiiridir. öyle ki lisede her yıl yaptığımız şiir gecelerinde mutlaka okunur. bi ara özenip onun taklidi olan bi şiir bile yazmıştım 'öğrendiğim çok şey var bu hayattan'... ne kadann etkilenmişim yaw
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
kısmının özgürlüğün sınır tanımadığını gösterdiği için takdire şayandır.
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, aslında bir çok şey ama o kada bütünler ki anlatamam size.yada anlatırım belki, denerim en azından.ben yaşarken, en çok durmayı öğrendim engellenmeyi geri çevrilmeyi,ama her engelde biraz daha güç topladım.en basitinden örnek verelim, ben yaşarken(yani yaşamaya çalışırken)ne zaman sesim kısılsa daha çok bağırdım.o kısıldı ben bağırdım, ben bağırdım sesim terketti beni ama ne oldu sonunda döndü bana, anlamadımki pes etmemeliyim.ben yaşarken yüzümde ve kalbimde bir çok el izi biriktirdim kimi yüzümü kırmızılaştırdı,kimi içi kararttı ve dedimki kendime bunları unutcak kadar çok yaşamalıyım ve anladımki nefes almak için çaba sarfetmeliyim.acızmasızlığı da öğrendim ben,intikam nedir anladım,melek değildim belki,belki de düşüne bir tekme atmak nedir bende tattım.bunu tadarken belki yerdeydim iki büklüm,belki ayaktaydım dimdik ne önemi var öğrendim işte.yani anlayacağınız ben yaşarken bir çok şey öğrendim ama o kadar bütünlerki hepsi bir oldular.yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var oda benim aynadaki bu yüz,her geçen yıl kendimi ezberledim.bunca şey yaşamasaydım ben olmazdım, ben olmasaydım bir bütün bu kadar parçalanmazdı belkide.
frank sinatra'nın my way şarkısı eşliğinde okunduğunda , ben ne arıyorum bu dünyada , madem bücüklere yem olucam niye bu kadar didiniyorum sorgulamasından vazgeçirir insanı..önce omuzları havaya kaldırır ,sonra başı..
ataol behramoguna ait bir siir.
siir olarak cok basarili bulmam. ama sesli okumasi gercekten zevklidir, deneyin bi ara.
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDiĞiM BiR ŞEY VAR
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mi bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana