batmak üzere olan güneş, bütün inatçılığıyla bulutların ardından, kendisini göstermek için mücadele veriyordu. bulutların gücü güneşe yetiyordu. güneşin gücü ise, sadece dünya'yı aydınlatacak kadardı. iş dünya'yı ısıtmaya geldiğinde... çaresiz kalıyordu güneş.
bulutların, güneşe yaptığı sıkı savunma çok başarılıydı. güneşe haksızlık etmemek gerek. çünkü; bulutlar çok güçlüydü. bunu güneşin, ayın değil, şehr-i istanbul'un ışıklarının yaptığı yakamozu, sokaklardaki yağmur birikintilerinde görünce anlıyordum.
şemsiye, denen nesneden nefret eden bense... yağmurun bütün ıslaklığını, vücudumda ve giysilerimde hissetmek için yürüyordum. ve bunu da başarıyordum. saçlarımın, ıslaklıktan öne yatması... gömleğimin, ceketimin, pantolonumun, çoraplarımın, çamaşırlarımın sonuna kadar ıslanması, tam istediğim gibiydi.
o kadar ki... yenisini alamadığım delik ayakkabılarımı, yağmurda ıslanırken ilk aldığım günden bile çok seviyordum. ara sıra delik ayakkabılarıma yaptığım bakışlarımla, onları teşvik ediyordum; çıkarıp görmememe rağmen bileklerime kadar ıslandığından emin olduğum çoraplarımı, daha da yukarılara kadar ıslatması için.
inadına ve isteyerek su birikintilerinin içine girip, şehr-i istanbul'un yakamozunu dağıtıyordum. bu sırada hayatımın, dolayısıyla da o anımın en büyük eksikliği; seni, hayal ediyordum.
yağmur başladığında, açmana izin vermediğim şemsiyeni... ıslanıp alnına, yanaklarına, ceketimin bel kısmına kadar yapışan saçlarını... yine benim ki kadar ıslanan elbiselerini... ayakkabılarını... ne yazık ki sen olmadığın için, sadece hayal edebiliyordum.
sonra senin bu vaziyetteki hayaline, sarılarak yürümeye devam ederken... tek isteğim; gittikçe hızlanan yağmurun, soğuk bir rüzgarla birlikte yağarak üşüyen hayalinin, biraz daha bana sokularak bana sarılmasını sağlamasıydı.
dünyada en sevdiğim doğa olayı.. yağmur başlayınca sokaktaki mal kalabalık evlerine çekiliyo ya , bütün sokaklar benimmiş gibi geliyo o zaman.. ohyş kahrolsun salak kelebekli ilkbahar yaşasın soğuk gri yağmurlu sonbahar..
yağmurun melankoliye katkısını şöyle de özetleyebileceğimiz durum... *
- En büyük hayalin nedir ?
+ Yağmur altında sevgilime sarılmak.
- Ya senin ki ?
+ Yağmur altında sarıldığın kişi olmak.
ağlamanın verdiği utancı örten en güzel şeydir. istediğiniz kadar ağlayın, insanlar yüzünüze düşen yağmur damlaları sanacaktır gözyaşlarınızı. hem de en büyük duygusal destektir yağmur. gökyüzü sizin derdinize ortak oluyormuş gibi hissedersiniz. vicdan azabı çekiyorsanız ya da pişmansanız yıkayıp arıtır içinizi. içinizdeki acıyı kusmanıza yardımcı olur. ama bunların yanı sıra iki yüzlü bir dost edasıyla her damlasında biraz daha ağlamanızı ister, biraz daha kökler acıyı, duymak istemediklerinizi alay eder gibi haykırır kulağınızın dibinde. (ya da o masumdur ben suçu yağmura atmak istiyorumdur). ıslattığı saçlarınız ensenize değer hava buz gibiyken, zorlanarak aldığınız nefesinizi iyice keser. yollar yıkanır, içiniz yıkanır, bedeniniz yıkanır... bir çok şeyi siler. ama anılarınızın yaşandığı o yollardan, adımlarınızı, gözünüzün önünden geçen film şeridini silemez. bazen öylesine güçlüdür yağmur; bazen ise öylesine beceriksiz öylesine anlamsızdır işte. kararsız ve dengesizdir. bazen güneşe eşlik eder, bazen fırtınaya... bazen varlığı zor hissedilir; bazen ise hayatın önüne geçer, felç eder. bazen hayat verendir; bazen ise can alan, yıkan, yok edendir... aynı hislerimiz gibidir. aynı biz gibi...
kışla yaz gibiydik,sen kar tanesi ben güneş
çözmek zor bu buzları yalvarsam ne farkeder
çocukça kavgalar bunlar mazaretler
sebebimiz olmuş yabancı gözler
kışla yaz gibiydik,hep aramızda bir yarış
belki sen birinci ya da ben ne farkeder
çocukça kavgalar bunlar mazaretler
sebebimiz olmuş yalancı gözler
bir küçük yağmur damlası kadar
değerim yok mu sende?
güz ayrıldığımız gündür kimbilir kaçı bitmiş
gözyaşı yok bende....
bir çok söz yazdıran ilham kaynağı , bir çok sanatçı , şarkıcıdan duyduğumuz şarkı isimleri ve güzel bir doğa olayı.
.........
Sokaklarda yanımda dolaşan yağmur
Geceleri başucumda duran yağmur
Avucumda ellerin yerine yağmur
Yur yüzüme vur yüzüme
Saçlarımda nefesin yerine yağmur
Dudağımda dudağın yerine yağmur
Gökyüzünden çaresizliğimi yağmur
Vur yüzüme hadi vur yüzüme
Daha hızlı yağmur
Yağ hadi yağmur
Ağlar gibi yağmur
Vur yüzüme vur yüzümeee yağmur
Çok kızdın çok kızdın çok kızdın yağmurr
Kaybedecek neyim kaldı ne kaldı yağmur
Vur yüzüme hadi vur yüzüme
Yağmuuur...
dışarıda yağmur,içeride sevdan
yağmur toprağa düşer,kavuşmak bana
ay ışığından uzak bahçelerde,
sen misin esen yoksa?rüzgar mı?
ölüm mü gezinen köşelerde?
sen misin okşayan saçlarımı?
yalnız kalınca ya da sevgilinden ayrılınca bir sahilde yağmur altında yürürsün ve o yağmur yalnızlığı simgeler ya ,işte odur yağmur.Sevigilisinden ayrılmış yalnız bir kızı temsil eder. Etrafında o kadar çok yağmur damlası vardır ki ama yere düştüğünde hiç biri olamaz yanında tek kalırsın kimse kaldırmaz seni işte yağmur da böyledir yalnızlığı simgeler kimse kaldıramaz onu!..
yağmur deyince tek bir şey geliyor benim aklıma o da teoman ın eşsiz güzellikteki şarkısı. ikinci albümünde olan bir parçası ve üzerinden ne kadar zaman geçse de asla eskimeyecek olan bir şarkı benim için. **
--spoiler--
Dayanmak zormuş meğer
Sonu belli oyunlara
Reddetmeye gücün yoksa eğer
Oysaki özgürlüğü seçmek
Başka vücutlar sevmek
Bir şehri tam kalbinden
Beyninden vurup gitmek
Var aklımda bir yağmur
Çok uzaklardan çağırıyor
Gelirsen severim diyor
Yağmur yağmur çok uzaklardan
Çağırıyor gelirsen severim diyor
Her maske bir şey söyler
Nefretler sevgiler
Bırak artık sevmiyorsan eğer
Oysaki özgürlüğü seçmek
Başka vücutlar sevmek
Bir şehri tam kalbinden
Beyninden vurup gitmek
Var aklımda bir yağmur
Çok uzaklardan çağırıyor
Gelirsen severim diyor