hamlet oyundaki mezarcılar sahnesinde beni benden almıştır. her şeyin sonunda ölüm olduğuna dair çok somut bir gerçeği her an yüzümüze çarpar büyük usta shakespeare. bu sahnede mezarcılardan biri toprağı kazarken bir kafa tasına rastlar ve bu kuru kafa belki bir imparatorun beyniydi der, asıp, kesen, hüküm veren hadi şimdi yapsın, nerede gücün?... bitti o iş artık toprağın altındasın, krallığın bir yere kadar. toprağın altında statün kar etmez.
ölüm yıldönümde günümüzün sikindirik şarkıcı, şair ve yazarlarının gördüğü sevgi ve saygının onda biri gösterilmeyen yazar. bu adamın neler yaptığını falan anlatmaya gerek yok ama sikindirik bir pop şarkıcısı kadar saygı görmemesi adama koyuyor.
ülkemizde yunus emre' nin anlamı neyse, ingiltere için anlamı o olan, hakkında söylenceler, efsaneler üretilmiş, aslında bir takma isimden ibaret olduğu rivayet edilen, ne olursa olsun danimarka prensi hamlet' i, aşık romeo ve jüliet'i dünya edebiyatına takdim etmiş dehadır.
anonymous filminde de belirtildiği gibi aslında başkaları tarafından yazılan eserleri kendisi yazmış gibi göstermiş (ya da gösterilmiş) yazardır. kendisinin eğitimi, koşulları vs vs bu tip şeyleri yazmasını mümkün kılmıyordu diye iddia edilir.
kimi britanyalı ve iskandinav tarih bilimcilere göre, fiktif bir karakterdir.
bunu delillendirmek için ise: dönem soylularının şairliği basit bir uğraşı olarak görmeleri, ve bu sebepten, asıl isimlerin nicknamelerle gizlemesi dile getirilir.
hele ki william'ın yaptığı gibi, insanları güldüren ve hüzünlendiren doğrudan halka yönelik bir çalışma düzlemi varsa..
ihtimal ki william shakespeare hiç yaşamadı, veya o eserleri yazan kişinin takma ismiydi.
Sahiden uyuyor mu?
Ahh! Kim vurmuş kumrumu?
Ben geldim, civanım, yiğidim, kalk!
Kalksana, konuşsana!
Görmüyor musun? Yoksa...
Örttü mü, gözlerini kara toprak?
Bu zambak dudaklara,
Şu zeren yanaklara,
Acımadın mı hiç kahpe felek?
Aşıklar, aşk timsali,
Gözü pırasa yeşili
Piremuz bırakıp gitti beni!
Hadi gel, tezcanlı ecel,
Gel bana, geline gel,
Batır mum sarısı ellerini,
Batır benim de kanıma!
Madem kıydın canına,
kopardın onun bamtellerini.
Konuşma artık, ey dil,
Sadık kılıç, naz etme, gel,
Odlara yanmış bağrımı dağla!
Bıçaklar kendini.
Geldim yolun sonuna,
Uğurlar olsun bana!
A dostlar, o dostlar, kalsın siz de sağlıcakla!
kendine ait bir dili vardır. günümüz ingilizcesini bilmek Shakespeare'ı anlamaya yetmez.
eserlerini orjinalinden okuyorsanız başlangıçta "Shakespeare sözlüklerinden" faydalanmanız iyi olacaktır zira bir süre sonra diline alışır ve ne demek istediğini daha iyi anlarsınız.
yazarın kişisel notu: bence ustalık eseri de hamlet'tir. yani julius caesar'ı da güzel yazmış ama bir hamlet değil.
yaşayıp yaşamadığı kimi araştırmacılar tarafından hala tartışılan oyun yazarı/şair. her eseri ayrı bir sanat eseridir, muhakkak okunmasını tavsiye ederim. kelimeleri o kadar süslüyor ve bir olayı öyle güzel ağdalı bir dille anlatıyor ki bu zeka karşısında şaşkınlığınıza hakim olamıyorsunuz. en sevdiğim eseri (bkz: romeo ve juliet)tir. kederin en ağırını, aşkı, aileler arası mücadeleleri en çok bu eserde bulabilirsiniz. her replikten bir şiir çıkabilecek kapasitede. ayrıca shakespeare'e duyduğum ilgiyi başka hiçbir şeye/kişiye duymadım. geçmiş yaşantımda onunla tanışmış olabileceğimi ya da kan bağım olabileceğini düşünüyorum. bir okur için de en güzel hediye budur, sayfaların, kelimelerin sana hitap ettiğini, seninle konuştuğunu, seni anladığını hissetmek. shakespeare bu talebi istisnasız her eserinde karşılıyor. soneleri de bir hayli ilginçtir. sonelerinin geneline bakılırsa, yaşlılık, güzellik ve ölüm gibi konular onun saplantıları(ymış)
Şu öğütlerimi yaz kafana...
Düşüncelerinin ağzı dili olmayacak
Aşırı hiçbir düşüncenin ardına düşmek yok
Teklifsiz ol, bayağı olma
Dostlarının arasında denenmiş olanları
Çelik halkalarla bağla yüreğine
Ama her zıpçıktı acemi arkadaşı da
El üstünde tutup elini kirletme
Kavga etmekten sakın, ama ettin mi de
Öylesine et ki korksunlar senden
Herkese kulağını ver, sesini verme
Herkese akıl danış, kendi aklını sakla
Kesenin elverdiği kadar giyin
Zengin ama gösterişsiz olsun giydiğin
Sakla vücudunun en güzel yerlerini sevdiğine
Ne borç ver ne de borç al çünkü borç vermek
Hem paranı kaybetmektir hem dostunu
Her şeyden öncede kendi kendine doğru ol
O zaman, gece gündüze varır gibi
Sende aldatmaz olursun kimseyi.
hakkında var olmadığı veya sıradan bir tiyatro oyuncusuyken sir francis bacon'ın gölge yazarlık yaparak bir shakespeare efsanesi yarattığı gibi iddialar bulunan kişi.
tabi ingiliz edebiyatı öğrencisiyseniz hayatı ve kutsalı shakespeare olmuş profesörlere bu iddialardan bahsedemezsiniz kolay kolay. göt yemez yani.
Kalemi kuvvetli ingiliz yazar. yazar alıntı yapmayı seviyor gibi görünüyor. hamlet adlı oyunu danimarka tarihi adlı eserde bahsi geçen bir olaydan alınmış. okuduğum bir kaynakta da yazarın kadınlara düşükün olduğu, evlilik dışı çocuklarının olma ihtimalinin yüksek olduğu, biseksüel olduğu, devlete vergi borcunun bulunduğu ancak alacaklılarına asla taviz vermediği, cimri ve paragözün biri olduğu, evlenirken eşinin 3 aylık hamile olduğu, tefecilik yaptığı yazılmaktadır. sizin anlaycağınız hem madden hem de manen cin gibi biri.