şiirsel diyaloglarını yazarken kafiye tutracağı bir kelime bulamayınca aklında kelime yaratan enteresan şahsiyet. ingilizce'ye 1700den fazla kelime katmıştır.
--spoiler--
shakespeare'de kişinin yazgısı iç dünyasıdır. kişi cenneti de cehennemi de kendi özgür eylemiyle yaratır...
hamlet'ten
kim dayanabilir zamanın kırbacına
zorbanın kahrına,
gururunun çiğnenmesine
sevgisinin kepaze edilmesine
kanunların bu kadar yavaş
yüzsüzlüğün bu kadar
çabuk yürümesine
kötülere kul olmasına iyi insanın?
düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
yürekten gelenin doğal rengini
ve nice büyük, yiğitçe atışlar
yollarını değiştirip bu yüzden bir iş,
bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
--spoiler--
--spoiler--
Kendi basina iyi veya kötü birşey yoktur, bunu düşüncelerimiz yapar.
--spoiler--
--spoiler--
iyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun altında yine yara görür.
--spoiler--
--spoiler--
Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir.
--spoiler--
--spoiler--
Aslında bizler rüyaların yapıldığı kumaştanız!
--spoiler--
1588 de londraya adım atar atmaz tiyatro ile tanışmıştır.
ama sanıldığının aksine oyunculuk veya oyun yazarlığı ile değil, tiyatroya gelen seyircilerin atlarının dizginlerini tutan bir nevi vale olarak.
aradan dört yıl geçer ve shakespeare altıncı henry ile ilk meyvesini verir.
bir diğer shakespeare anekdotu ise ölüm tarihi olan 23 nisan 1616 da, sonsuz yolculuğuna cervantes le birlikte çıkmış olmasıdır.
birbiriyle hiç tanışmamış ama eserleri ile kütüphenlerde yanyana durmaya devam eden bu iki 16. asır dehası ne gariptir ki aynı gün birbirlerinden habersiz vefaat etmişlerdir.
Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör,
sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır...
gürültücu bir salağın anlattığı,
ki yoktur hiçbir anlamı.
istanbul trafiğinde bir çok kitabını bitirdiğim ölümsüz yazarlardandır. macbeth hamlet othello bu 3 kitap ezberlenene kadar tekrar tekrar okundu 10 -15 defa ve her defasında ayrı haz alındı.
bir rivayete göre shakespeare londraya gider ve ve cebinde sadece bir tiyatro bileti alacak kadar para vardır. tiyatroyu izler ve orada kalır tiyatronun sahibiyle görüşür iş ister ve şhakespeare den bir dolap temizlemesini ister. yarım saatte bu kitaplığı temizleyebilirsen seni işe alacağım der. şhakespeare ise 10 dakika gibi kısa bir sürede temizliği bitirir ve buna tiyatro sahibi çok şaşırır tamam işe alındın der. fakat şhakespeare in bir sorunu vardır adamcağızın kalacak yeri de yoktur * neyseki tiyatro sahibi ona yine kalacak yer ayarlamıştır ve o ün tiyatroya enteresan bir şekilde bulaşmıştır...
Verdiğim parçayı, ne olur, dediğim gibi, rahat, özentisiz söyle. Çünkü birçok oyuncular gibi söz parlatmaya kalkacaksan, mısralarımı şehrin tellalına okuturum daha iyi. Elini kolunu da havalara savurma öyle; ölçüsünde, tadında bırak her şeyi. Duyduğun coşkunluk bir sel, bir fırtına, bir kasırga gibi de olsa, onu dindirecek bir hava bulmalı, buldurmalısın. Doğrusu, yürekler acısı geliyor bana gürbüz bir delikanlının, takma saçlar sakallar içinde, bir acıyı yüreğini paralarca, didik didik ederce bağırıp halkın kulaklarını yırtması; o halk ki çoğu kez anlaşılmaz, dilsiz oyunları, gürültü gümbürtüyü sever. Bir oyuncu Termagant’ın kendisinden daha yaygaracı, Nemrut’tan daha nemrut oldu mu, hak ettiği şey kırbaçtır bence. Bu hallere düşme, rica ederim.
Fazla durgun da olma; aklını kullanıp ölçüyü bul. Yaptığın söylediğini tutsun, söylediğin yaptığını. En başta gözeteceğimiz şey, yaradılışa, tabiata aykırı olmamak. Çünkü bunda sapıttık mı tiyatronun amacından ayrılmış oluruz. Doğduğu gün de, bugün de tiyatronun asıl amacı nedir? Dünyaya bir ayna tutmak, iyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini göstermek, çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymak. Gerçeği büyütmek ya da küçültmekle bilgisizleri güldürebilirsiniz, ama bu bilenleri üzer; oysa bir tek bilgili dost, bilgisiz bütün bir kalabalıktan daha önemli olmalı sizin için.
Ah ben öyle oyuncular gördüm ki sahnede, öyle beğenilen, alkışlanan oyuncular gördüm ki, günaha girmeyeyim ama, değil Hıristiyan, değil Müslüman, insan bile değillerdi. Öylesine şişirme, uydurma hallere giriyorlardı ki, dedim bunları tabiatın kaba işçileri yaratmış olmalı, insan yapıyorum derken insanlığın berbat bir kopyasını yapmışlar.
Az çok değil, iyice yenmeli bunu. Sakın söyleyeceklerinden fazlasını söyletmeyin soytarılarınıza. Öylelerini gördüm ki, kendi başlarına gülmeye ve seyircilerin en anlayışsızlarını güldürmeye kalkıyorlar. Hem de oyunun anlayış isteyen en can alıcı yerinde. Kötü bir şey bu; acıklı bir budalalık bu yoldan tutunmaya çalışmak. Haydi, gidin hazırlanın.
''okunurluğu zayıf ve fazlasıyla abartılmış bir yazar bence. ama kimse bunu duymak istemiyor. görüyor musun, tapınaklara saldıramıyorsun. yüzyıllarla yerleşmiş bir yazar shakespeare. "kanımca bilmem kim kötü bir aktör!" diyebiliyorsun. ama shakespeare boktan bir yazardır diyemiyorsun. bir şey ne kadar eskiyse züppeler ona o kadar yapışır, vantuz gibi. züppeler bir şeyin emniyetli olduğunu hissetmesinler. yapışırlar. onlara gerçeği söylediğin zaman da delirirler. kaldıramazlar. bütün düşünce sistemlerine saldırmış olursun. tiksindiriyorlar beni.''
3.Richard oyununu sergilerlerken izleyicilerden bir kadın 3.Richard rolünü oynayan aktöre vurulur: Oyun bitiminde aktöre 'bu gece bana gel.Kapıyı tıklat ve 3.Richard'ın geldi Kraliçem' diye seslenmesini geceyi onunla geçirmek istediğini söyler.Aktör heyecanla kulise gelir ve olan biteni Shakespeare'e anlatır.Bunun üzerine Shakespeare aktörden önce kadının evine gider ve işini bitirir.Bu sırada kapı çalar ve dışardan aktör:
-3.Richard'ın geldi kraliçem...
Shakespeare kapıyı açar ve:
-Geç kaldın Richard. Fatih Sultan Shakespeare senden önce davrandı der:)
'şiddetle başlayan hazlar,şiddetle son bulurlar,ölümleri olur zaferleri,öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.' yazmış birisi sosyal iletişim sitesinde. altındaki yorumlaşma aynen şöyle
-tatlım çaldım.
+ayıpsın her zaman:)
-:)
git williama söyle alıntı yapıyorum diye lan. adam mezarında ters döndü senin yüzünden. orada sen ne düşünüyorsun? diye soruyor william shakespeare ne düşünüyor diye sormuyor..
okuduğum en güzel kitap olan kuru gürültünün yazarı kelime oyunu üstadı yazar. sonrasında çok kitabını okudum ama kuru gürültü en iyi eseridir bana göre.