dünyada yaşam kalitesi en yüksek olan şehir, yani dünyanın en yaşanası şehri de denebilir. Bu seçim göreceli kavramlarla değil, belli kriterlere bakılarak yapılıyor. Yaşam, eğitim, sağlık, çevre gibi etkenlere bakılıyor ve gördüğüm kadarıyla da bu durumu sonuna kadar hak ediyor. Avrupa'nın başka şehirlerinde suya dünya para öderken, Viyana'da belediye tarafından sağa sola konmuş tertemiz su sebilleri var. Sebil olmasa bile musluk suyu son derece temiz ve lezzetli. Şehrin dört bir yanına yayılmış park ve bahçelerden sözetmiyorum bile.
Bana Peyami Safa'nın Selma ve gölgesi adlı eserini hatırlatır hep. Ölüm kokan şehirdir. Gezmeye doyamazsın. Hatta gittigin otel odası oranın en dandik oteliyse bile mimarisi açısından cezbeder seni. Otel odasından bile çıkmak istemeyebilirsin. Sarhoş olmak için ideal mekanlara sahiptir. Sevgiliyle kesinlikle gidilecek yerlerden biridir olmadı evlendiyseniz balayına gidiniz. Ancak Selma ve Gölgesi kitabındaki gibi cinayet çıkarmayın.
bir kısım insanın iyi, bir kısmının ise kötü yorumladığı yer.. herkes farklı bir fikir söylüyor viyana hakkında ama iyi diyenlerin sayısı daha fazla oldu.. kısacası anlayamadığım yer. büyük ihtimal gideceğim, hatta bir süre yaşayacağım kent olacak viyana.. gidip göreceğiz efendim, yaşayıp öğreneceğiz nasıl biyer.
en güzel Yusuf Kaplan ın bir seminerin de "Viyana;kaç kuruşluk operadır ki" sözüyle açıklanan,kendini avrupanın başkenti sanan şehirdir.ilk görüşte güzel gibi gelir, bu güzellik bi kaç gün de sürer ama içine daldıkça eksiklikler farkedilir,birer birer çıkar ortaya,batmaya başlar zamanla.en acısı ruhsuz dur.evet viyana ruhsuz bir şehirdir.insanlar tamamen tektir.eğer 3 den fazla insanı birarada geziyor filan görürseniz onların türk olma ihtimali yüksektir ama avusturyalı kesinlikle değildir.delisi fazla ayık olanı az memlekettir.toplum çoğunlukta bir kız bir erkek 2 köpek halinde yaşar.sokakta tek bir kediye rastlanmaz,kedisi olanın da çıkartmaya cesareti olmaz.kafe kültürü oldukça geniştir.herkes tunasıyla bilir viyana'yı.pek bi esprisi yoktur tuna nehrinin de, yazın azbuçuk kendisini göstermesiyle soyunup etrafında güneşlenen insanları dışında tabi.bence en güzel olayı straßenbuhn denen cadde tranvaylarıdır bilhassa eski olanları.tahta koltuklarında oturup derin hayallere dalmanın tadından geçilmez.ama yaşanılacak bir yer değildir,öğrenciler için bi nebze hadi iş içinde bi kaç sene olsun ama on seneden fazlayı göze almamak gerek viyana için.hele viyana için terkedilen şehir istanbul ise en kısa yoldan dönülesidir.
3. günün sonunda sıkıntıdan kafayı yedirtir bu şehir cafeleri, düzenli caddeleri, park ve tiyatroları bi yere kadar en fazla 3 gün.
gece hayatıda öyle abartıldığı kadar anlı şanlı değildir hafta içi evden hiç çıkmamanız en doğrusu haftasonu da gittiğiniz 3 5 bardan sonra buraları özlemle anımsarken bulursunuz kendinizi. gidin,gezin,görün ama dediğim gibi 3 gün.
sadece 3
bu şehri gören çok kıymetli bir hocam, "viyana'yı gördükten sonra, bütün avrupa'nın köyde yaşadığını düşündüm."gibi iddaalı bir laf etmişti. bu laf yüzünden gezilip görülecekler listesinde üst sıralardadır.
edit:güzel şehir babında, viyanadan gerisi yalan gibi yani.*
bu şehire öğrenci olarak gidecklerin 23 yaşından küçükse 6550- büyükse 9450 euroyu bankada göstermeleri gerekmektedir. para avusturya da görünecek türk bankası değil yani ha bir de unutmadan yurt yok.
üniversitelerinin ücreti dönemlik 363 euro olan, özel üniversiteyi barındırmayan, sağlık sistemi de kral olan bir şehirdir. düzen, tertip, eğitim ve sağlıkta kalite isteyenler eğer bir ülkeye gidecekse ve o ülkede bir şehir seçecekse doğru yer viyana'dır.