Ömrünün sonuna kadar gelmeyeceğini bilsen bile varlığının yarattığı beklentiye umut denir.
Umut imkansızı kendi içinde imkanlı kılmaktır, umut olmayacak bir şeyi olacakmış gibi düşünmektir, umut hayatın sana karşı oynadığı en büyük oyundur, umut gerçek ile hayali ayırt edemediğin bir sanrıdır. Umut ettiğini farkettiğin anda ne için umudun varsa yok etmelisin demektir. Umudun varsa, yaşadığın hayat yalandır.
"Bu kentin sorusunu yanıtla ey yanılmaz olan
kahret ya da ışıklandır ve de ki:
-Siz ki yangın yıllarından geliyorsunuz
umuda bağlanmak umutsuzluktur ancak"
Uzun zamandir beraber olup herseyinizi paylastiginiz insanla yolunuz ayrılınca, geleceğe dair tek isiginiz olur bu kavram. Butun tukenmisliklere, bitmisliklere, uzuntulere ragmen, ikiniz icinde daha iyi olmasini istersiniz. Dort harfli olmasina ragmen ne buyuk bir kelime aslinda, kalbinde olmayinca acisi da oyle buyuk oluyor kardesler.
Bir yıl içinde iki deprem giden onca can geriye kalan onlarca acılı aile,pandemi,ekonomi..
Üst üste gelen tüm bu şeylere rağmen bir şeylerin düzeleceğine dair umudumu kaybetmek istemiyorum.
Umut kalmayınca yarın hiç olmazmış. insanı ayakta tutan şey umut ve hayal değil midir zaten? Her günü aynı olan biri için dünün, bugünün ya da yarının hiçbir önemi yoktur.
Eğer insanların elinden umutları ve hayalleri alınırsa, teorik olarak bitkilerden farkları kalmaz. Hatta bitkilerin bile diğer canlılara yararları dokunduğundan, içlerinde o insanlardan daha fazla yaşama sevinci olur.
Onlarınsa ne kendilerine, ne de başkalarına bir faydası yoktur. Fotosentez bile yapamadan öylece ölü bir ağaç gibi kesilecekleri, ya da yakılacakları günü beklerler.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2068737/+
Cadı diye sokağa atılan küçük bir beden, küçük bir kalp.. Şimdi mükemmel bir kalpte umut.
Şanslı olanlardan yalnızca biri. Uzanacak bir el bekleyen binlercesi...
"...insan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor..."
çok sevdiğim bir yılmaz güney filmi. Çaresizlik denen şey bundan daha güzel anlatılamazmış doğrusu. Film boyunca gerim gerim geriliyorsunuz, Bir olağanüstülük bekliyorsun, belki Bir imkansızlık. film sonuçta. ama olmuyor. Yoksulluğun pençesinde yok olan bir adamın hikayesi. Ve unutulmaz replikler var. mesela “Ama benim atım öldü” diye sayıklıyor. hayata tutunduğu tek dalını kaybetmiş yoksul. orada bir şarapçı var, “Para adamı sıcak tutar” diyor mesela.
"...insan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor..."