"keser döner sap döner gün olur devran döner" sözünü kasıklarımdaki ince ince yanmalar kadar
iyi biliyorum şu an. allahım sana geliyorum. yalvarırım bitsin bu işkence. fırsat bulduğum her an taşak geçtiğim, kitin katın dibine soktuğum, canım isteyince hoplatıp canım isteyince sadece
kucak dansı yaptırdığım insanların konumuna düştüm amerika'da. bunu hak ettim ama. etme
bulma dünyası. gerçi böyle bir deneyimin bana iyi geleceğini düşünüyordum. ama ne bileyim
gene de rahatsız hissediyorum kendimi, popülerliğe, hep kazanmaya alışkın biri için sıradanlık ne de zor.
workshop'a başlamadan önce herkesin dileği gibi "ulan sınıfta ihşallah güzel kız olur"
demiştim. şaka gibi lan harbiden.bir tane danimarkalı model, abartmıyorum hayatımda
gördüğüm en güzel şey, sonra bir tane hollandalı şov girl, hollanda'da tv şovu yapıyormuş işte,
diğerlerinin gideri var he, boş değil, sınıfa bak ya kukusuna tongue darbeleri attırdığım.
peki sonuç? fiyasko. ulan elin almanı iki kızla da koydu sohbeti iki günde. bizde ne var peki? hiç.
sinirden delireceğim ya. topunuzun amına koyim lan. herkesin allah belasını versin. Uludağ sözlük
okuyan amerikalı var mı lan aranızda, bu yazıyı okuyorsanız götünüze koyim lan ibişler, piçler,
ulan ben ülkemde bu kadar ünlüyüm işte, tapıyorlar bana yarraaak kuruları. kusura bakmayın gene kendimi kaybettim. acayip mutsuzum lan bu aralar. kendimi uludağ sözlük yazarları gibi dandik, kifayetsiz, vurdurmaya meyilli hissediyorum. martı olsa gagasına küçük vekil'i okarak feda edeceğim o derece. anasatte moriestte mi ne sinirden adını da tam yazamadım, utopia şarkısını dinleyip sokaklarda boyacı çocuk, sokak lambası arıyorum. tamamen kendimi kaybettim kısacası. kedi bile yok ama lan etrafta.
ingilizce konuşamıyorum lan ben. ahhh böyle şansın zürriyetini nalbur camiası aralarında
hesapsızca birlik olup siksin. çok kötüyüm hakikaten. alman demiştim ya, çocuk iki espri, üç sivri çıkışa bağladı ortamı. sınıfta ezik gibiyim allahım, bu bana reva mı ya? cümleyi düşünene kurana kadar konu kapanıyor ya. ahhh ya gene daraldım.
bugün danimarkalı kız yanıma oturdu. yemeğimden verdim yedi, "nerede kalıyorsunuz" filan dedi, bişeyler sordu, cevap verip sustum. aman allahım bu ben miyim ya? danimarka-hollanda-almanya, üç ülke yakın tabi, ingilizce de biliyorlar, ya çok mutsuzum lan, kızı götürdüler amına koyim. erdi abi "bu alman bunun hakkını veremez, iyi hoplatamaz" diyo beni teselli etmek için ama konu o değil abi. ben normal şartlarda bu sınıfı iki dakikada ele geçirip ortalığın amına
koyardım. peki ya şimdi?
derslerde yapmadığım maymunluk kalmıyor zaten bir de bu başarısızlık. ulan bugün herkesin
teker teker ayağa kalkıp seçtiği birinin yüzüne bakarak şarkı söyleme egzersizi yaptık. sabit
duruyorsun, hoca, şimdi babanı düşün, şimdi büyükanneni, sevgilinin seni aldattığını, kumsalda bir köpekle yürüdüğünü, ölü birini düşündüğünü, falan filan... jest, mimik, şarkı söyleme tarzı onlara bakıyor, inceliyor. bir de kendimizi rahat hissedelim diye yabancılara kendi dillerinde söyletti.
manzara bak yacivelek erdi abi "giderek üzdün bizi zaman" diye şarkı söylerken gülmemek
için yüzümü 3 dakika kaldırmadım yerden. hadi onunki bi nebze. ben özcan deniz'in "yalan
mı?" şarkısını söyledim nereden estiyse. "seninle yıllar yılı kadere karşı durduk" diye ağlamaklı
bağırıyorum bi erkeğe bakarak 15 yabancının arasında. daha ne kadar küçüleceğim lan ben? bu
egzersiz çok faydalıymış güya allahın gayları, lezoları.. niye anlatıyorum ya bunları. çok kötüyüm hakikaten. Uludağ sözlük yazarlarının ezikliğini, hiçliğini, kısa süreliğine de olsa kavramak çok acı. ben hiç değilse birkaç aylığına bu durumu yaşayacağım, ama onlar hayatları boyunca...
başka bir derste bir kişi kalkıp diğerleri ona istediğini soruyordu teker teker. bir müddet sonra iyice cıvadı ortalı. herifler rahat tabi ya sikinde mi millet, genişlik o derece en son ne zaman 31 çektiğinden tut son seksine kadar her şey soruluyor. kızın biri bana penisini ölçtün mü diye sordu, millet koptu tabi, herkes yapmıştır filan dendi, bana döndüler "yes" dedim, sadece "yes"...offfff delircem ya. halbuki içimden "yok ya üç kişi çağırıp onlar ölçtürdüm, tek başıma yapılacakbir şey değil di " tarzında bi cevap verecektim ama olmadı, ezik gibi oturdum yerine. ulan türkiye'de olsa böyle mi olurdu? ne sarardım kızlara, onlar da bana, üç günde hakimiyetim altına girerlerdi. offf yaaa allah belanızı versin lan. öteki olmanın bedeli ne kadar ağırmış.
önceden sınıfta güzel kız olsun istemiştim ya, şimdi çok pişmanım... olmasaydı, şansımıza der
geçerdik, kapanırdı olay. ama olup da hiçbir şey yapamamak delirtiyor lan insanı. aranızda daha
önce yerlerde süründüğüm yazar varsa ve onlar bana beddua etmişse, topunun vücudunda... neyse lan ona bile değmezsiniz aşağılık yaratıklar.