Türkiyede nükleer santral varolması bir zorunluluktur. Nükleer santral yapımında karşı çıkılacak tek nokta, bu santralin başkalarına yaptırılmasıdır.
Nükleer enerji, ülkemizde atıl olan ve sürekli başka ülkelerce çalınan uranyum madenlerinin aktif şekilde kullanılmasını sağlar. Askerin nükleer savaş halinde kullanacağı bombaları, silahları yapması için gereklidir. Elektrik maliyetlerinin düşürülmesi için gereklidir.
Bor mineralinin kullanılabilmesi ve işlenmesi için gereklidir.
Rüzgar enerjisi, verimliliği ve fiyatı nükleer enerji ile karşılaştırılamayacak alternatif bir yöntemdir.
Termik santraller, kömüre tapan ülkemizce anlaşıldığı üzere de, yine verimliliği nükleer santrale göre düşük, ve zamanaşımı yine nükleerden daha hızlı olan bir santraldir.
Güneş enerjisi, zararları açısından nükleerden daha kötü, zamanaşımı hızlı ve maliyetli bir sistemidr.
Bu memlekette nükleere niye karşı çıkıyorsunuz? Patlar da insanlar zehirlenir argümanı ne kadar geçerlidir? Arkadaşım etrafımızdaki gelişmekte olan olmayan bütün ülkelerde, Ermenistan, Gürcistan, Yunanistan dahil dibimizde envai yaşlılıklarda nükleer santral var. Misal yunanistanda patlasa, bütün ege kıyıları zaten zehirlenecek. Akkuyunnun patlamasından bile daha zararlı olacak.
Şimdi bu gerçekler varken bu neyin argümanıdır?
Nükleer konusunda karşı çıkılabilecek en önemli nokta yabancılara yaptırılmasıdır. Ülkemizdeki bu denli önemli bir enerji merkezinin komutasının yabancılara verilmesi büyük hatadır. Hoş telekomdan, bankalara, su yataklarına kadar herşey yabancılarda zaten.
tertemiz alternatifleri:
-üç tarafı denizlerle çevrili: dalga enerjisi.
-rüzgar potansiyeli en yüksek ülkeler arasında: rüzgar enerjisi.
-ekvatora yakın konumda: güneş enerisi.
elektrik enerjisi, tüm sektörler ve insan yaşamı için vazgeçilemeyecek bir gereksinim olduğuna göre önemli olan, nükleer santralin yapımında kullanılacak teknoloji seçimi ve konuşlandırılacağı alanın; deprem, sel baskını, tsunami, kasırga gibi doğal tehditlerden olabildiğince uzak olmasıdır.
tükiye'nin; teknolojik olarak, teknik olarak, bilgi olarak, konum olarak, alt yapı olarak, deneyim olarak, yapı olarak, işlevsel olarak, denetim olarak, müdahale gücü olarak, destek kuvvet olarak, ekonomik olarak hazır olmadığı kurulumdur. "radyoaktif çay daha lezzetlidir" diyen başbakanımız *, "radyasyon kemiklere yararlıdır" diyen cumhurbaşkanımız * ve elektrondan hızlı koşacağına inanan halkımız var bizim.
karşı karşıya kalacağımız tehlikeler düşünüldüğünde yapılmaması gereken ve bir an önce vazgeçilmesi gereken eylemdir. varsın olsun biz daha az enerji harcayalım ama topraklarımız, doğamız zarar görmesin, yaşacak bir ülkemiz olsun, insanlarımız yaşasın.
acilen vazgeçilmesi gereken plandır. çünkü; her şeyin başında temiz enerji olarak ortaya sürülen bu santral kurulurken kullanılacak olan binlerce ton çimentonun yapımında açığa çıkan çevre kirliliğini halının altına süpürerek çözülemeyecektir? hadi çimento işini hallettik diyelim, enerji üretimi sırasında ortaya çıkacak nükleer çöpleri geri dönmüşüm kutusuna atıp sonra da sağ tıklayarak çöpü boşalt deyince o çöpler yok olamayacaklardır. hatta bir adım daha öteye gidersek, santrali soğutmak için kullanılması düşünülen deniz suyu sıcaklığı yazın ortalama olarak 26-28 derece sıcaklıktadır, bu su ile kim neyi soğutabilecektir diye sorulmalıdır!
karşı çıkılması için bir milyon bahane bulunsa bu bahaneler içine çernobil'in katılamayacağı projedir. Çernobil faciasından bahşedenlerden kaçı bu olayın nasıl olduğu hakkında bir şeyler okumuş acaba? Ben söyleyeyim: hiçbirisi. Çernobil bir kapasite testi sırasında, tüm uyarı sistemleri kırmızı alarm verirken ve mühendislerin tüm uyarılarına rağmen teste devam edilmesi sonucu patlamıştır. Nükleer santraller ancak patlaması için zorlarsanız patlar.
hidroelektrik enerjisinin farkında olmayan yada türkiyenin boyundan büyük işlere girmesinden çıkar sağlıyacak insanlar tarafından desteklenen eylem
(bkz: su akar türk bakar)
devrim arabalarına karşı çıkan zihniyetin yine karşı çıktığıdır.
türkler beceremez haysiyetsizliğini, "badem bıyıklılar becerir" korkusuyla perçinlemektir.
son derece çabuk bir şekilde olması gereken şeydir. enerji kısıtlamaları başlamadan rezervimizde hazır bolken (bkz: uranyum manyağı olmak) kurulmalı ve kullanılmalıdır.
istemezük diye haykıran arkadaşlardan alternatif çözüm önerileri beklenmesi gereken durumdur. Geçen ay açıklandığına göre, gelecek on yıl içinde elektirik haricinde sadece gaz ve petrol için dışa ödememiz gereken para 460-500 milyar dolar arası bir meblağ. Peki bu para kimin cebinden çıkacak? Yarın öbür gün ülke genelinde elektirik kısıtlamaları olduğunda, enerhi ihtiyaçları arttığında, bu sebeplerden dolayı fabrikalarda sayısız işçi işsiz kaldığında o zaman ne yapacaksınız? 10 yıl sonra dönemin iktidarı kimse onu protesto edeceksiniz.
Nükleer enerji demek artık çernobil demek değil. Bu gün güney afrika ülkeleri bile nükler enerji üretmeye başlamışken, yanı başımızdaki iran nükleer enerjiyi konusunda uzmanlaşmışken (ki rusya'dan hiç bahsetmiyorum bile), biz hala istemezük diyebilecek miyiz acaba?
Üstelik dünyanın en büyük uranyum rezervlerine sahip bir ülke olan Türkiye'de hala bir nükleer tesis bile yok.
Nükleer santral kurulmalıdır, çünkü bu ülkenin enerji yatağında yatmasına rağmen dışarıya enerji için vereceği bir kuruşu kalmamıştır.
hayal gibi bir tartışmadır. o kadar güzeldir ki aslında... ama eskileri hatırlamayan zahıf hafızalı milletimiz bunu pek anlayamaz. biz daha dün 'oleeey, mecburi 8 yıllık eğitim...' diye seviniyorduk. memleketteki en büyük icraat buydu! nükleer santral kurulması hayallerinden bile geçmezdi bu ülkeyi yöneten beceriksiz ve cılız zihinlerin. onlar en az akp kadar ceplerini doldurma peşinde koşarlardı. akp en azından icraat yapıyor. yani 'kötünün iyisi'.
arkadaşım diyelim senin kafan çalışmıyor, anlamıyorsun bari kafası çalışanmlar ne yapmış ona bak! gelişmiş ülkelerin nükleer santrallerine bak! sayısına da bakma, yeni inşa edilen nükleer santrallerine ve yapılması planlanan yeni santral sayısına.
yok biz nükleer kurmayalım... niye? evet beyler işte cevap: herkes aptal, bi akıllı biziz!
enerji maliyetleri düşük olmasından ve çevreye zarar vermediğinden dolayı tercih edilmesi gereken enerji türüdür. bazı insanların dediğinin aksine çevre dostu bir enerjidir.
kurmayalım arkadaş ya kurmayıp "kıytırık devlet" olmaya devam edelim. bunu istiyor bazıları.
doğunda nükleer enerjili iran, kuzeyinde keza rusya, güneyinde israil amerika... bi düşün bakalım nereye gidiyor bu ülke.heryer birbirinden karışık.nerde nezaman patlak verecek belli değil küçük kıyametler.böyle bir coğrafyada dışa bağımlı kalmak alınacak en büyük risk bana göre.
biz hala arpa buğday çay fındık satıp * gaz parasını elektrik parasını çıkarmaya çalşalım. ulan kirlenecek çevre mi kaldı vıdı vıdı ötüyorsunuz. elin ülkeleri kurdukça müptelası oluyor düşünmüyor musun hiç var ozaman bunda bir numara diye.
hemen hemen her madeninde grizu patlaması yaşayan bir ülkenin; hızlı treni bile daha beceremeyen bir ülkenin, cahil cesareti ile nükleer santral kurmaya heveslenmesinin sonucudur. eminim ki başına teknik bilgisi yoksun bir badem bıyıklı getirilecektir.* allah korusun o nükleer santalde bir sızıntı olsa, milyonlarca insan bundan etkilense, "kararımız yanlışmış" demek herşeyi geri getirebilecek mi? o insanları ve o muhteşem doğayı? yine birileri zengin ediliyor, herşey hiçe sayılarak, çıkarlar uğruna.
işveç, norveç, finlandıya karlı kaplı bu ülkelrin neden bu kadar zengin ülkeler olduğunu düşündünüz mü? bu ülkeler petrol ve doğalgaz açısından zengin ülkeler ama bunların bir gramını bile kullanmazlar, özellikle doğalgazın hepsini satarlar. ee diyeceksiniz bu adamlar neyle ısınıyor, neyle enerji üretiyor. bizim doğalgazımız yok ama enerjimizin çoğunu ithal ettiğimiz doğal gazla karşılıyoruz keza ısınmamızda öyle. elin iskandinavının kafası çalışıyor tabi adam napiyor enerji ihtiyacını nükleer santralden karşılıyor, doğalgazını petrolünüde satıyor. biz ise yok yapalım mı yapmayalım mı diye tartışıyoruz, ülkemizin nükleer santral hayali ta 1950 liler dayanır. arkadaşlar nükleer santral deyince bizim aklımıza çernobil geliyor, ya bizim santralimizde çernobil gibi pattlarsa falan diyoruz. çernobil de patlama falan olmadı eski sovyetlerden kalan bakımsız bir santral olduğu için sızıntı oldu. nükleer santral fayda/maliyet açısından en karlı enerjidir. hidroelektrik santraller bölgelerin ekolojik yapısını bozmakta, güneş enerjisi ise pahalı bir sistem. bence ülkemiz için nükleer santral ve rüzgar enerjisi gibi gözükmektedir.
şimdi bakın:
-diyelim ki; nükleer santral yapmadık. başka bir enerji kullanalım dedik. aklımıza geldi:
hidroelektrik. zaten dicle'de, fırat'ta barajlar var. tamam ama suyun debisi düştü. hayda! ne yapacaz? suriye kapakları kapadı; su akmıyor. gitti işte. bitti herşey, o baraj o sürede işe yaramaz.
rüzgar tirbünü koyalım. olmaz. türkiye'de uygun değil. tek çare nükleerdir.
-diyorlar ki; nükleer enerji zararlı. evet zararlı. ama yeni teknolojiyle yapılacaktır santral. her türlü arıtma yapılacaktır. yine de tam arıtılamaz. ama korkacaksanız yeni teknolojiyle yapılacak ülkemizdeki santralden korkmayın; ermenistan'daki bizim sınırımıza çok yakın santralden korukun, soğuk savaşta rusya'nın yaptığı dibimizdeki santrallerden korkun. çünkü o santraller çok eski. her an patlayabilir. bir şey olabilir. rusya'daki santraller çok eski onlardan korkun. çernobil gibi onlar da.
ve şimdi lütfen bir durun ve düşünün.
ülkemizin gelişmesine engel olmayın! türkiye'mizi sevenler, türkiye'nin önüne taş koymaz! lütfen bahane uydurmayın. kimsenin sözüne kanmayın. ülkemizi durdurmak istiyorlar.
aklima su sorulari ister istemez getiren baslik;
soru 1: Nukleer enerji santrallarinin ham maddesi nedir?
soru 2: Bu hammadde nereden temin edilecektir?
soru 3: Nukleer enerji santrali kim tarafindan kurulacaktir?
soru 4: Nukleer enerji santrali kim tarafindan isletilecektir?
soru 5: Nukleer atiklarin bertarafi nasil cozumlenecektir?