başta dökmen* olmak üzere birçok akademisyen ve psikoloğa göre türkiye bir çocuk ana-baba toplumudur.
buradaki çocuk ve ana-bana sözcükleri belli rolleri temsil eder. üçüncüsü ise "yetişkin" rolüdür.
insanlar günlük hayatlarında ve yaşamları boyunca üç rolü de kullanır ancak mühim olan aradaki dengedir.
türkiye'nin çocuk ana-bana toplumu olarak ifade edilmesi, insanların birbiriyle yetişkin yetişkine iletişim kuramadığını, toplumun akıl üstünlüğünü temel almayı reddettiğini betimler. bunun sebebi ise dökmen'e göre yalnızlık korkusudur.
zira toplumumuz bağlılıktan ziyade bağımlılığı tercih etmiştir. çünkü bizim zihnimizde kendi aklına güvenen, "ana-babası"ndan öğrendiklerini yeri geldiğinde sorgulayan kişi bireyselleşir ve günün birinde yalnız kalabilir.
yetişkin toplumu olan avrupa'nın insanının türk toplumu açısından yalnız ve mutsuz olarak görülmesi de bunu destekler niteliktedir. halbuki avrupa'nın gerçekten böyle bir halde olduğunu söyleyemeyiz.
toplumumuzun bu yapısı, maalesef birçok alanda geri kalmamızın temel sebebi olarak görülebilir.