sanırım yazılanları okuyunca neden çekilemediğini herkes anlamıştır.
birisi evrim teorisinden dem vurmuş;
bir diğeri kemalizmin marifetlerinden bahsetmiş.
sonrada neden bilim kurgu çekilmez sorusuna cevap bulmanın huzuru yaşanmış.
ha zaten kendi içinde de tezata düşen ergen gençlik bir üst satırı okuma zahmetine girmeden döktürmüş.
şahsen yapılamamasının önündeki engellerin kolay kolay aşılamayacak olduğunu düşünüyorum.
nihayetinde görsel izlence tekel altına girmiş durumda.
tekeli kırmaya çalışan, iyi kötü başaran bir kaç ülke mevcut.(g. kore, ispanya v.s.)
onlarında hangi türlerde ses getirdikleri malumunuz.
ciddi bir yatırım, sermaye, tecrübe ve pazarlama kabiliyeti gerekmektedir.
bu dördünü birden harman yapabilmek ise başlı başına ciddi bir sorundur.
hani soru şöylede olabilirdi;
niçin amerika dışında bir ülkede avatar yapılamaz?
amerika dışında en pahalı film neden 800 milyon doları bulmaz?
diğer ülkeler çektikleri filmlerde neden 1 milyar dolar ciro yapmaz?
umarım anlatabilmişimdir.
12 yıl boyunca ezbere dayalı eğitim sisteminden geçen Türk insanının kurgu dünyasının sıfıra yakın olmasının sebebiyet verdiği durum. Bilim kurgu, fantastik sinema gibi türler, dogmatizmin sıfıra yakın olduğu, farklı düşüncelere, farklı boyutlara açık olduğu ülkelerde gelişip serpiliyor. Sadece Türkiye'de değil, Müslüman coğrafyasının hiçbir köşesinde bilimkurgudan bahsetmek mümkün değil (en azından ben bilmiyorum bilen varsa söylesin).
ABD'deki bilim-kurgu sineması 2. Dünya savaşı sonrası esas patlamayı gösterdi. Bunun sebebi soğuk savaşla birlikte SSCB'nin her an saldıracağı korkusuydu. Dahası uzay yarışında Sovyetler'in Sputnikleri ardı ardına uzaya göndermesi ABD'yi yine korkunun esiri etti. O ABD insanı bu korkularını uzaydan gelen istila/ bilim-kurgu filmleriyle anlamaya, sindirmeye çalıştı. Ünlü eleştirmen Harold Bloom'a göre ABD'nin savaş sonrası kuşağın çok gelişmesinde bu tür çalışmaların (edebiyat-sinema-müzik üçlüsü) etkisi büyüktü. Adamlar bu sayede düşmanlarını tanıdılar, analiz ettiler, yavaş yavaş alıştılar ve en nihayetinde üstesinden geldiler. Sorunlarıyla yüz yüze gelemeyen toplumlar bir yere varamazlar. Bugün ABD, bu sinema türünü, subliminal mesajlar vererek emperyalist yayılımını desteklemekte çok güzel kullanıyor. Haklılar. Birikim meselesi.
Diyeceğim odur ki parasal kaynak bile olsa bizdeki düşünce/ eğitim sistemi değişmeden hiçbir yere varamayız. Matrix'teki Neo, kurşunlardan kaçınca "hassiktir bu kadar olmaz" diyerek sinemayı terk eden ama Kutsal Damacana'daki Şafak Sezer'le kendini özdeşleştiren insanlar var aramızda.
Edebiyatta da, Ursula L. Guinn/ Isaac Asimov/ Stephen King hayranı kişilerin samimi, gerçekten bir şeyler isteyenlerin çalışmaları var. Metis Yayınları bir zaman bayağı destek vermişti bu yazarlara. Ama sadece Asimov, King okuyarak pek olacak gibi durmuyor.
türkiye'de bilim olmamasından dolayıdır. olsa bile normalde 120 dakikalık senaryoları uzat uzata 3 sezon dizi çeken zihniyetin onu kurgulamasını beklemek komik olur.
ilüzyon gösterisi izlerken bile "kesin bir hilesi var" diyen bir halkın ülkesinde normal olan durumdur. liseden kalma çat pat fizik bilgisiyle bilimkurgu filmlerindeki uçuk teorileri kim anlayacak.
ülkemizin acı vaziyetlerinden biridir. gerek film, gerek dizi olarak bilim kurgu örnekleri yok denecek kadar azdır (tabii bu işin edebiyat altyapısı da olması lazım, ama entrynin konusu o değil. fakat edebiyat olarak az da olsa bir altyapı var en azından). belki ülkemizde maalesef oldukça yaygın olan düşünsel kısırlığın yansımalarından biridir. halbuki artık ülkemizde gayet güzel sinema yapabilen yönetmenler var. yetenekli yazarlar var. üstüne düşülse, kafa yorulsa bu iş neden olmasın? mesela vakti zamanında trt'de mütevazi, ama gayet enteresan bir fikre dayalı bir dizi yapılmıştı. ağır hastalığı nedeniyle (ölen bir adamdan alınan) başka bir beynin nakledildiği bir insanı konu alan bir dizi idi bu. kişinin beyni başkasınınkiyle değişince oluşan değişimleri ele almaya çalışıyordu. yani kafa yorduktan sonra fikir de çıkmıyor değil. bir kötü çekersiniz, iki kötü çekersiniz, en sonunda bir yere gelmeye başlarsınız. yeter ki niyet ve çaba olsun. e tabii bir de finansman.