çünkü türk milletinin ya kendini güldüren filmlerden hoşlanması yada aşk üçgenleri sevdikleri kadar gepmetriyi sevmemelerinde ötürü, belli bir profildeki kitleye belli tarzlarda yapım sunmaktan kaynaklanan sektör ıkınmasıdır. hala zengin a kişisiyse fakir b kişissinin aşkı yada arkadaşının sevgilisine atlayanları izleyen bir üfustan bahsediyoruz. hayalgüçleri sınırları, beyin fırnıtası yaptıran filmleri izleyince beyni burnundan akan bi nüfüstan bahsediyoruz. aptal kesime satmak için senaristlerin çok kasmasına gerek yok.
türk insanıdır. öncelikle yapımcı hedef kitleyi belirlemeli hedef türk insanıysa başka hiçbir milleti etkileyecek bir film çekemiyoruz malesef çünkü türk insanını etkilemek için olma olasılığı düşük kahramanları evire çevire saatlerce anlatıyoruz ve daha önce bu insanların hikayeleriyle büyümemiş insan bundan etkilenmez sadece sıkılır.
hedef kitlen tüm insanlıksa türkü o kadar etkileyemezsin. insanın saatlerce beklediği sahneyi pat diye gecersende "bu neğğğ yeaa şanlı osmanlı askeri böyle mi gösterilir peh püh" diye tepkiler alabilir türkiyeden. hadi dış pazar kurtarsın diyeyim bu sefer de risk çok yükselir.
Türkiyede son yıllarda sinemanın gelişmemesi çok da olağan bir durumdur.Ülkemizde gerçekten orjinal bir hikayeye sahip film bulmak çok zor, sinema sektörümüzde bulunan filmlere bakarsanız çok büyük bir çoğunluğu aynı senaryonun resmen ısıtılarak önümüze verilmiş halidir.
Senaristleri bir kenara bırakmak gerekirse oyuncularımız sanırım okudukları bölümlerde *oyunculuk nasıl yapılmaz* dersleri falan görüyor, hiçbirinde mi bir beden dili ile gerçekcilik katmaya çalışmak ya da oynanan oyuncuyla bütünleşmeye çalışmak olmaz?
Cem Yılmaz'ın G.O.R.A ve A.R.O.G'daki Arif kadar samimi ve bizden olan kaç tane karakter var sinema sektörümüzde?
Hadi oyunculuğu da geçtim kimse kusura bakmasın ama hiçbir firmada cesaret yok.Kaybedenler Kulubü gibi aykırı bir filmi yayınlamak için büyük bütçe harcıyacak hiçbir firma görmedim.
Bana Masal Anlatma gibi absürd komedi işleyen ve Kaçma Birader gibi oyuncu kadrosu bulunan 2016-2015 yılları arası hiç bu unsurlar üzerinden film vizyona girmedi.
işin en sinir bozucu kısımlarından biri de en iyi yerli komedi filmleri listesinde Organize işler'de var, Recep ivedik'de - Tosun Paşa'da var Bizans Oyunları'da var.
Tüm bunların yanında asıl korku filmlerine değinmek isterim sayın yazarlar.Yerli korku filmi diye içinizden geçirin a dostlar.Hepinizin aklında 'Bu gerçek bir hikayedir' şeklinde asılsız biçimde insanları etkileme(!) maksatlı söylenen sözlerle başlayan ibranice anlamsız cümleler söyleyip cin çarpan adamlar, Kuran'dan bir kaç ayet okunması ile her şey yoluna giriyor değil mi?Hepinizin aklında hemen hemen aynı olaylar canlandı. işte senaristlerimizin çoğunluğu da korku filmlerinde aynı fikir ve olay örgülerini kullanıyor, senaristliğini yapmıyor.
Bu bahsi geçen filmlerde zaten yönetmen olup olmaası pek bir anlam ifade etmiyor.
Tüm bu sebepler ve betimlenen filmler yüzünden türk sinema sektörü gelişmiyor, bunun önüne geçmek içinse haklı bilinçli bir yapıya sokmalıyız.Hani hep derler ya Türkiyede hiç kitap okunmuyor diye, işte Türkiyede film de izlenmiyor.
1966 yılında bulunan sinema sayısı 2000'iken 2016 yılında bu sayının 500 olması hem önceki cümlemi Kanıtlıyor hem de entry i özetlemiyor mu?
çünkü türk filmi sanatsal kaygıyla çekilmez. film yapımcıları genelde müteahhit, mafya, pezevenk falandır. bir arabeskçiyi başrolde oynatırlar, bol bol şarkı söyler, çomarlar ağlar, para cukkalanır. türk sineması budur.
Bence konu. Konular çok klişe artık gelişme yok. Aşk ve dramda iyiler tamam ama artık baydı bence. Bir de komediyi çok iyi yapamıyoruz ancak belden aşağı vurmaları gerekiyor bu da kaliteyi göstermez. Hiç bilim kurgu ya da macera içerikli birşeyler göremedim.
Sürekli aşk filmi çıkması
ayni konuların milyonlarca kez islenmis olmasi
cogu komedi filminin komik dahi olmamasi
macera, polisiye, gerilim, fantastik filmleri yapicak maddiyat ve fikirlerin olmamasi.
valla biz psikolojik gerilim filmi cekmek icin calismalara basladik. konusu daha once islenmemis bir konu. konu olarak cok iddialiyiz ama korkularimizda yok degil. turkiyenin izleyici kitlesi belli cunku.
Çünkülerle başlamak gerekiyor bunu açıklamak için.
-1960-1990 yıllarında yoğunluk olarak avrupa ve amerika sinema sektörü daha çok senaryo üretme çabasında iken bizim sinemamız sinemayı o yıllarda sadece perdeye ve cama bakma şeysi sandığı için hala senaryoda çok çok gerideyiz.hani çekim açılarından bahsetmiyorum zaten.yok o yok,bitti:)
-Çekim açılarından dem vurmak gerekirse hani ben daha ''lan bu çok güzel olmuş yaaa'' diyebileceğim bir film yok sektörümüzde ki sadece çekim açısı odaklı değil genel anlamda hiç yok,bitti:)
-Üretken değiliz.üretken olmadığımız içinde sürekli bir tekrar içindeyiz.bu ülkenin korku filmleri cin,komedi filmleri fıkralarla türkiye,aksiyon filmleri polat alemdar dan öte.hani insanlar bunları yiyor ee adamlarda haklı azizim yiyene dayıyacaksın.Dram filmlerine hiç girmiyorum zaten.durum komedisi mi? nerede ben hiç görmedim yok,bitti:)
-şimdi suç sadece sektörün içerisinde olanlar mı?tabi ki bu milletinde suçu var.bu millet sinemayı sanat olarak görmüyor ki.hayır bu millet sanatı sanat olarak görmüyor.bir messi nin çalımlarını daha sanatsal buluyorlar.Hadi kalkın bu millete bütçeli filmler çekin ayıptır söylemesi ama ayıp işte söyleyemiyorum:)
-Gelelim oyuncularımıza allasen oyunculuk texti eline alıp iki mimik yapmakmıdır.hayır bu ülkede kadınların yönetmen kucağına oturup,erkeklerin yönetmenlerin götünü yalayarak geldikleri bir ülkede neyin kalitesinden bahsediyoruz orası ayrı bir muamma.
-birde artık şu şive,ağız,lehçe artık ne sikimsonik şeyse yapmayın arkadaşım.senin doğu ağızın,terkirdağ ağızın var diye ben o sikimsonik senaryoyu çekemem.
televizyona şeytan diyen bu millet sinemayı ne kadar hak ettikleri asıl sorunsal ama hak ettikleri zaten ortada.yapımlar belli.
1- senaryoların üzerinde durulmadan hazırlanması.
2- oyuncuların tam rollerine göre seçilmemesi.
3- dublaj işinin ciddiye alınmaması. Yabancı filmleri seslendiren dublaj sanatçılarının bizim filmlerde de seslendirme yapması gerekmektedir.
Yeşilçamı yeşilçam yapan anadolu filmleridir. Eskiye dair tarihi kültürel mirasımızdır. Artık bu tip filmler yok denecek kadar az. Halbuki bir millet ancak kültürel mirasıyla varolabilir ve varlığını devam ettirebilir.