pkklı gösterilerinde ne hikmetse ortada olmayan hatta antalyalı belediye şoförlerinin iddiasına göre yardım çağrısına "can güvenliğimiz yok, gelemeyiz!" cevabı veren polis.
yavşaklık katsayısı dünya üzerindeki diğer polislerle eşdeğer olan polistir. hükümetler tarafından devlet adına insan öldürme aracı olarak kullanılır..
ne boka yaradıklarını sürekli sorguladığım, yalaka ve koyunlar topluluğu.
sadece gezi olaylarında değil, yanlış anlamayın. gezi olaylarında birçok arkadaş ilk defa tanıştı polislerle.
ben daha önceden tanıyordum. mesela bir örnek vereyim, ben hayatımda bir kez polise gittim. bir kez işim düştü sadece. hani diyorlar ya bazıları "işiniz düştüğünde yine polise gideceksiniz" diye.
benim bir* kere işim düştü.
bir gün annemin binbir zorlukla aldığı telefonum çalınmıştı. şikayet etmek için polise gittim. aramızda şöyle bir diyalog geçti girişteki memur yavşakla. tabi o zaman lise 3'e falan gidiyordum;
b; selamun aleyküm
m; aleyküm selam
b; abi telefonum çalındı da, bana bir yardımcı olabilir misiniz?
m; olalım. imey numarasını ver görüşmeye kapatalım telefonu.
b; abi ben bilmiyorum o dediğini. hem de bana telefonun kendisi lazım.
m; bilmiyorsan yapabileceğimiz bir şey yok. adını biliyor musun hırsızın?
b; nereden bileyim abi?
m; o zaman artık üstüne bir bardak su içeceksin.
b; abi etrafta tonlarca kamera vardı. yani hiç bir şey yapmayacak mısınız? en azından yüzünü görmüş olursunuz herifin.
m; kamera varsa ne olmuş? yüz tanıma sistemi mi var bizde? hahaha. sen çok arka sokaklar izlemişsin herhalde.
b; tamam abi kolay gelsin o zaman.
m; sağol canım. sen de uyanık ol bir daha çaldırma.
--spoiler--
sadece bu da değil. bir gece bir kadının çantası çalınmış bizim mahallede. hiçbirimiz kadını tanımıyoruz. hiçbirimizin bu olaydan haberi de yok.
biz dediğim de 4-5 arkadaşız yani. bir köşede oturmuş çekirdek çitliyoruz muhabbet ediyoruz falan. neyse, bu kadın yolda devriye gezen polisleri görmüş. çağırmış, "çabuk gelin birisi çantamı çaldı" demiş. polisler de nasıl birisiydi demişler kadın da demiş ki "üstünde kırmızı tişörtü vardı."
biz köşede çekirdek çitlerken polisler geldi. bir tanesi yanlarındaki kadına dönüp, eliyle de bizim arkadaşı göstererek "bu muydu?" diye sordu. bizim arkadaşın da üstünde kırmızı tişörtü var.
kadın da "buydu" demesin mi?
çocuğun ne oluyor demeye bile fırsatı olmadı. aldılar arabaya bindirip götürdüler. çocuk sırf mahkemeyi beklerken 45 gün metris'te yattı. *
ulan orospu çocukları şimdi nasıl vereceksiniz o gencecik çocuğun içeride yattığı 45 günü? ulan hadi o çocuğun ailesi de çalışıyordu. maddi sıkıntıları yoktu. ya çalışıp ailesine falan bakan birisi olsaydı?
ortada bunun gibi onbinlerce şerefsizlik varken bu yavşaklar topluluğunu savunan adamların ben amına koyarım. kusura bakmayın ama koyarım.
vay efendim milletvekili* polise nasıl tokat atarmış.
o polis kendisinden kağıt üstünde "alt mertebe" olan vatandaşlara kafa göz girebiliyorsa, yeri geldiği zaman döve döve öldürebiliyorsa, milletvekili de kağıt üstünde kendisinden alt mertebedeki polise canının istediğini yapar. ben milletvekili olsam tekme tokat girişirdim götverenlere. elleri dert görmesin.
meseleye siyasi olarak falan da bakmıyorum. polis orada sıktığı tazyikli suyla onlarca kişiyi yerlerde sürüklerken bırakın da birisi tokat atsın.
işkence görüntüleri ile bir kez daha... hala bir kaç kötü örnek polyannası ile yaşayanlar var ülkede!! 40 tane polis işkence yapmak ile suçlanıyor!
fanusta mısınız siz???
gün geçmiyor ki gene bir yavşak naylon solcu- terörist kırmasına daha çocuğu koymasınlar. ağızlarına etmesinler...
bu yüzden halkın polisidir. devletin onurudur.
5-6 genç bir yaz mevsiminde ilden ile geçerek denize girmek için yola çıkar. denize girmiş çadırını kurmuş gece saat 2-3 suları nargilelerini içip çekirdeklerini çıtlatırlarmış o an birde laptop ile film açıp izliyorlarmış. tabi o an polis gelip kimlikleri sormuş herkes çıkarmış. kimlikleri geri iade ederken kendi kimliğinide gençlere verip oradan gitmiş. tabi gençler gecenin köründe dikkat etmeden cebe attığından 1 saat sonra 2-3 polis arabasıyla noluyor lan dercesine tekrar gelmişlerdir. tekrar gençlerin kimliklerini istemiş bu polisler ve gençler çıkarmıştır. amirinin bu polise kızması ile hep bunlar yüzünden demeside bir olmuştur. hem gecemizi sikmiş hemde siktir olup gitmiştir.
23 kasım cumartesi ankara kızılay'da olan ve polisin uyguladığı şiddeti gören biri olarak, atanamayan işsiz kalıp polis olan öğretmenlerden oluşan silahlı topluluğun karşılarındaki öğretmenlere can düşmanıymış gibi muamele yapması tam bir kronik vakıa!
hele şu bakırköy emniyetinin astığı "bizler sizlerin eseriyiz" pankartı ise ironi dolu...
Az önce ihbarda bulunduğum ve 2 kere aramam sonucunda ve geleneği bozmayıp olay bittikten 10dk sonra gelen polis türü. Ama bayağı ilgilendiler ve plakasını aldığım kişinin adresine gittiler.
ülkemizde baltaya sap olamamış bireylerin ''bari polis olayım da işsiz kalmayayım'' mantığını benimsemesi sonucunda içinde embesil paralı asker seviyesinin her geçen gün daha da yükseldiği türkiye cumhuriyeti'nin güvenlik kuvvetidir.
ellerinde ki biber gazı ve jopu canları sıkıldıkça ve paşa gönülleri istedikçe ayarsız ve insafsızca kullanan kolluk kuvvetleridir. siz dua edin bunlar 20-30 yıl önce bellerinde ki silahları şimdi ki biber gazı gibi kullanıyordu. bu kadar faili meçhulu etö * öldürdü zaten.
1985-1995 yılları arası üniversite okuyan veya siyasetle uğraşan herkes bilir polisin karanlık yüzünü, biber gazına dua edin diyorum ne diyelim, göz altında kaybolanlar, işkencede ölenler, ortadan kaybolanlar bunlar hep yaşandı ve polisin parmağı vardı. şimdi internet var osursan duyuyor bütün dünya o zaman üç gazete dört tv; onlar da her zaman ki gibi iktidar yalakası.
sonuç olarak polis; kim iktidarsa ise onun sopası olmuş teşkilattır, ipleri iç işleri bakanının elinde, vicdanları ise nerede bilinmez.