eğitim fakültelerinde öğretmen yetiştirip, sonrasında yetiştirdiği öğretmeni sırf sistemsiz bir şekilde sadece belli süre işsizlik düzeyi düşsün diye üniversitelere doldurduğundan dolayı kpss denilen saçma sınavı yapabilme düzeyine sahip sistem.
türkiye'ye özgü bir faşizm uygulaması olan kemalizm tarafından militarizm soslarına bulanmış ve bugün işe yaramaz milyonlar yetiştirmekten ve gereksiz evrak dağıtmaktan başka hiç bir meziyeti kalmamış, rezilliği paçalarından akan çürümüş kokuşmuş bir müfredatlar manuzmesine verilen ad.
düşünsenize; 21 yüzyılda bu ülkede hala tek tip(!) giyinen binlerce öğrenci sabah içtimaya toplanıyor(!) okul önlerinde ve öğretmen kılıklı generalleri onlara kemalizm dininin militarist ayinlerini hatırlatırcasına rahat-hazır ol diye komutlar veriyorlar. yetmiyor cihat fetvası istiklal marşı askeri düzende okunuyor, türk ırkını yere göğe koymayan saçma sapan nazi özentisi antlar içiriliyor körpe beyinlere.
işte böyle bir sistem.
ortaokullarında, liselerinde ve dahi üniversitelerinde 1930'larda uydurulan akıl dışı türk tarih tezi hezeyanları ders diye okutuluyor.
öğrenciye birer diploma verilip işsizler ordusuna salınıyor. bu sistem temelden çürüktür. en başta sistem bütün kemalist ögelerden süratle temizlenmeli, okulları birer kışla gibi tanzim eden zihniyet yok edilmelidir.
kimse öğretmenlere bok atmasın bu sistemde. öğretmene verilen değer ortada. en azından %80 i gereken özveriyi gösteriyor.
peki senin çocuğun n'apıyor. gereken saygıyı gösteriyor mu öğretmenine. velisi göstermiyor ki çocuğu göstersin gereken saygıyı. peki öğretmeni toplumun gözünde bu kadar düşüren kim? öğretmenler mi? hayır.
sistemde olumsuz çıktılar tabiki olacaktır. bunu tamamen öğretmene yıkmak kolaya kaçmaktır. okul-veli-öğrenci üçgenin de 3 ögenin de üzerine düşeni yapması gerekir. idealizm eskide kaldı artık.
ha bunu anlatmak zor özellikle köylerde ve doğuda.
öğretmen tehdit edildikçe,
kendisine saygının olmadığı gördükçe,
hatta taşlandıkça,
bu sistem tıkanacaktır.
doğu yu anlattım biraz ama burada öğretmenlerin çoğu acaba başıma bugün bir iş gelir mi diye düşünüyor. çoğunun can güvenliği yokken öğretmen nasıl gerektiği gibi okulu düşünsün.
batıda çıktılar biraz daha olumlu. her ne kadar istenen seviyede olmasa da...
sistemin önemli parçası öğretmenlere olan saygı arttıkça işler daha yoluna girecektir. çünkü bu sistem de en önemli parça uygulayıcılardır.
sistemsizliği en iyi bilen sistemdir. düşünün! beyninde, etrafı örümcek ağlarıyla çevrili kalıplaşmış yoz fikirler taşıyan bir zavallı, sadece birkaç yıl okul denen sabun fabrikalarına takıldığı için diploma, yani alimlik belgesi alabilmektedir. düşünün! en rezil yöntemlerle beyni yıkanmış daha doğrusu kirletilmiş-, şartlandırılmış; egemen ideolojinin bütün alternatif(üstü)lerini tu kaka deyip geçen ve her türden karşıt görüşe anarşizm damgası vuran, bu arada anarşizmin ne olduğunu da bilmeyen ama vatan hainliği anlamına geldiğinden emin olan; din denince aklına sadece namaz; şeriat denince fes yahut sarık gelen; mustafa kemalden başka liderlerin varlığından haberi olmayan; ömer el-muhtar, hasan el-benna, ernesto che guevara, gülbeddin hikmetyar, fidel castro, nelson mandela gibi isimleri hiç duymamış olan; mozartı parfüm markası sanan, insanın midesini bulandıran şovenist marşlardan başka müzik ürününe itibar etmeyen; ırkçılık, nefret, en pis anlamda saflık ve yobazlıktan hiçbir fazileti bulunmayan ideal bir türkiye cumhuriyeti okulu mezunu, şu lanet olası diploma sayesinde başkalarının canına okuyabileceği mevkilere gelebiliyor.
berbat bir sistemdir. bir çok aksaklıllar eşitssizlikler açıklıklar barındırır fakat alternatifi yoktur şu anki koşullarda sistemin. çok köklü değişiklikler gerektirir. bunu yapacak cesaret de altyapı da yoktur malesef yakın zamanda.
kendiyle çelişendir. ingilizce ders saatlerini düşürürler 12 de kaldırırlar, grammardan başka bir şey olmaz müfredatta, birde bu çocuklar niye ingilizce konuşamıyor diye atanmayı bekleyen o kadar öğretmeni bırakıp yurtdışından öğrenci getirmeye kalkarlar.
sistemi eleştirmenin sistemli bir zihin gerektirip gerektirmediğini merak ediyorum. ağzını açan herkes, kendince hatalı gördüğü bir davranış karşısında sarıldığı ilk argüman "sistem eleştirisi"dir. oysa kendisi de orasından veya burasından herhangi bir sistemin parçasıdır. üniversitenin ilk yıllarından itibaren bu tipleri hep görmüşümdür ve sabırla dinlemişimdir. ardarda sıralanan örneklerle, öne sürdüğü sav'ın doğruluğunu kanıtlamak için adeta çırpınır. ya da bir konu bir yerinde tıkandığında "sistem böyle" diyip bitirilir, ya da geçiştirilir.
özellikle hemen hemen toplumun tüm kesiminden, futbolcusundan, çiftçisine, iş adamından öğretmenine, imamından mankenine kadar, herkesin ortak olduğu bir fikir vardır. "türk eğitim sistemi kötüdür"yıllar boyu daha sistemin eğitiminden geçerken de bu bize salık verilir. "bu sistem kötü" öyle ki yapılan çalışmalar da adeta bu sistemin -kötü olmasa bile- kötü olduğuna bireyi inandırır. sonunda bizim de inandığımız bir yalan gibi. peki bu sistem nasıl bir süreçten sonra bu hale gelmiştir, bunda hangi etkenlerin rol aldığı ise hiç sorgulanmaz, sadece "sistem bu" "sistem kötü" "sistem şu" "sistem bunu istiyor" diyerek tüm yükü hiç bilmediğimiz ve hangi etkenlerin rol aldığını sorgulamadığımız soyut bir kavrama yüklüyoruz. bunu hiç düşündük mü. şu ana kadar aklıbaşında yazarların verdiği 321 entry içinde acaba benim bilmediğim ne var? öğretmenler, idareciler, değişen öğrenci modeli, aileler, hükümet vs vs vs.
be nşunu anlıyorum. ortada bir orospu var ne terkedebiliyoruz ne de ona sahip çıkabiliyoruz. afedersiniz ama benzetmem bu olacak. sırf sistem eleştirisi yaparak aslında sistemin istediği şeyleri mi yapıyoruz. havanda su dövmek misali. tek tek etkenlere baktığınız zaman tüm bunların birbirini tetikleyen unsurlar olduğunu görmek gerekiyor.
dünyadaki tüm eğitim sisteminde olduğu gibi türk eğitim sisteminin de amacı bireylere istendik davranış kazandırma çalışmasıdır. yani onun kaka dediği kaka, cici dediği cicidir. haliyle bunun kadar normal bir durum yoktur.
öte yandan türk eğitim sistemi; fazla kemalist, militarist, ırkçı, faşist olarak eleştiriliyor şimdi. sözüm ona 1930 lardan kalma zihniyetle yönetiliyor hala. peki o çok sevdiğiniz ve destek verdiğiniz hükümet 10 yılda türk eğitim sistemine hangi katkıyı yaptı? (tartışmak isteyene kapım açık) tüm bakanlıkalrda ve kurumlarda iş bitirici olan hükümet neden bu kurumda tıkalı?
işte ben burada bir art niyet ararım. şu an içinde yaşadığımız süreç 12 eylül'ün devamıdır. ve işte darbeye karşı olan bir ideoloji ise bu zihniyeti geliştirmek için elinden geleni yapmaktadır.
bu ülkede üzewrinde en çok oynanan kurum türk milli eğitim sistemidir. kusura bakmayın ama sizinle bu kadar oynansaydı akıl ahastanesinde alırdınız soluğu. döneminde meksika kanada gibi ülkelere örnek bir sistemin icracısıdır aynı zamanda, peki ne olduda dünyanın en boktan sistemi oldu. ha hiç üzülmeyin eğtim sistemi sorunu şu an dünyanın en önemli sorunlarından biridir. zira tüm gelişmiş ülkelerin de temel sorunudur eğitim sistemi.
özet mözet veremeyeceğim kusura bakmayın. fakat şu ağızlara pelesenk olmuş ve artık iyice sıkan "sistem eleştirisi" çok sıkıcı bir muhabbete dönüştü. burada ne türk eğitim sistemini ne de ötekini savunuyorum. lafım kimseye değil, sadece söylediğimiz yalana -kendimizi bir de kurnaz sanarak- kendimiz inanıyoruz. budur. ve sorun yumağıdır bu sistem. canı cehenneme. herkesin de...
eğitim sistemi hala düzene giremediği için türkiye hala 'gelişmekte olan ülke' olarak kalacak ve hiçbir zaman
tam anlamıyla gelişen bir ülke modeli çizemeyecektir.
bu sistemde ya çok azimli olacaksınız ya da şanslı. şans derken şansınıza imkanları olan veya çocuklarının eğitimi konusunda kafası iyi çalışan ebeveynlere sahip olmak da bir şanstır. yoksa öteki türlü azim konusunda aşırı değil ve yeterli imkanları olmayıp aynı zamanda sizin için çok iyi yollar seçemeyecek ebeveynleriniz varsa öğütülme ihtimali tüm diğer ihtimallerden fazladır.