başörtüyle aynı şey kesinlikle değildir.sırf biz müslümanız gibicesinden bir anlam vermek için takanlar vardır.zaten o tipler başlarını kapayınca iş biter sanar.
Yeni trend bir başörtüsüdür.ister siyasal simge olarak kullanılsın,ister öyle istenildiği için kullanılsın bunu takamazsın demek sende bununla örtün demekle eşdeğerdir.Bir öğrenciyi üniversite kapısında bekletmenin,peruk taktırmanın kimseye faydası yoktur.Sağcısı,solcusu çok çekmiştir yasaklardan,önyargılardan,bırakalımda kim ne olmak istiyorsa olsun,çünkü bu korkuların sonu yok.
çok su götürür giysi. şimdilerde lisede imkansız, üniversitede yassakımsı, partiler ve parti beyinliler için siyasi simge, evde genel kültür motifseli, sokakta öcülük emaresi, ama esasen suçu günahı olmayıp siyaseten siyasetten çok çekmiş giysi. takanın takılmadığı örtü. türban nasıl siyasallaştıysa aynı şekilde malum mini etek de siyasallaşma sürecine girmiştir. (mesela: liseye mini etekle girilebiliyorsa neden türbanla girilemesin)**
--
türban karşıtı solcular
mini etek karşıtı olmayan sağcılar
türban karşıtı olan solcular yüzünden mini etek düşmanı olan sağcılar
tam da bu yüzden sağcılara kıl olan solcular
--şeklinde 4 parça toplum yapısına sahip olduğumuza kaniyim
ülkemizde güncelliğini hiç bir zaman yitirmeyen...bence bu durum bazı erkeklerce de türbanı cinsel fantazi noktasına taşıyoorr....gizlenen şey daha güzeldir hissini uyandırıyor...galiba...ama bence türbanlılarda ikiye ayrılmalı...bazıları erkekleri gerçekten hiç çekmez...ama bazıları varki açık kızlardan daha çok seksi duruyor....bu konular böyle uzar gider ...daha anlatmayacağım...
Sakal-şaç-bıyık-giyim vb obje-stil, özellikle kadınlarda-erkeklerde giyim şekilleri yaratarak, toplum içinde aykırı yada sosyal yapıda inançlar kullanılarak söz-makam-mevki sahibi olmak, insanları ruhban sınıfı yaratmaya yönlendirir-algılamaya yol açar,,ki buda islamiyet'e uymayıp hıristiyan-musevi ritüelleri çağrıştırır.
ilerki aşama, davranış-algılama açısından dini inanış cocktailine döner ki, toplum olarak cehaletimiz ve sorgulama-düşünme yetilerimizin ne kadar yetersiz olduğunu söylememize gerek görmüyorum.
sevan nişanyan'dan türbanın etimolojisini okuyoruz gençler dikkatle okuyun.
Farsça dulband esasen ''kova sargısı'' demek (dol veya dul = kova). Kafaya sarılan sarık da sonuçta bu: önce kova gibi bir külah konuyor, üstüne bez sarılıyor. Sözcük Farsçada ''sarık'' anlamında kullanılmış, Osmanlıcada da 18. yüzyıla dek ana anlamı bu. Daha sonra sarıkta kullanılan bir tür çok ince kumaş anlamı ağır basmış. Bu ikinci anlamın aslı herhalde dulbend bezi olmalı. Düşünürseniz, o koca başlıkları bütün gün kafada taşıyabilmek için ileri derecede hafif bir kumaşla sarılmış olmaları lazım. Eski yazıda daima dûlbend yazılıyor, ama belli ki erken bir tarihten itibaren tülbend diye telaffuz edilmiş.
Avrupa dillerinde turban ''Türk sarığı'' anlamında 15. yüzyıl sonlarında benimsenmiş. Fransızca en erken örneklerde toliban, italyanca örneklerde turbante geçiyor. Belli ki tülbend den alınmış, ama Latin dillerinde ''dolamak, burmak, fırıldak gibi çevirmek'' anlamına gelen turbare fiiliyle karıştırılmış.
1920 li yılların sonunda turban bu sefer ''saçı sarık şeklinde saran kadın başlığı'' kisvesiyle Avrupa'da moda oldu. Oradan moda terimi olarak dünyaya yayıldı. 1950lerin Hayat dergilerinde, pek modern ve şık bir kadın başlığı olarak takdim ediliyor. Sonraki yıllarda da sanırım ihsan Doğramacı türbanı nineden kalma başörtüsüne karşı ''modern'' bir seçenek olarak lanse etmişti. Olmadı, kontrolden çıktı.
Neymiş? Memlekette modernizme isyanın simgesi olan nesnenin adı bile Batıdan gelmeymiş. Adamlardan kurtulmak zor.