okuması da, bitirmesi de zor kitaptır. tehlikelidir. sonrasında selim ışık ya da tugut özbenolric'iniz olabiliyor. aklınızda bir tek bölük pörçük kelimeler kalıyor ve de dalıp gitmeleriniz selim yüzünden bir o kadar da turgut yüzünden. nasıl yaşanır o şekilde ya da nasıl ölünür. hangisi daha iyidir.
masum insanlara kötülük ediyorlar, gerçek olaylara karşı güvenimizi sarsıyorlar. inanarak dinlememizi güçleştiriyorlar. insan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerde bittiğini anlayamıyoruz. tutunacak bir dalımız kalmıyor. tutunamıyoruz.
not: kitabın içinden olan bu bölüme neden spoiler ibaresi koymadığıma gelince; zaten şu paragrafta senin benim yaşamımı anlatmıyor mu? hayatımızdan geçiştirdiğimiz günlerden bir kesit değil mi. insan kendi hayatına alıntı diyebilir mi...
lisedeyken okuyup dengemi bozduğum kitap. ayrıca üniversitede bir arkadaşıma ödünç verdim. bir daha kitaptan haber alınamadı. of of. daha da kimseye bişey vermicem.
şöyle de bir şey var, Oğuz Atay'ın bitmeyen, ısrarla bitirilmek de istenmeyen, bitirenlerin tekrar tekrar okumayı dilediği kitabı. Selim Işık'tan ziyade Turgut Özben'e hayran kaldığım, belirtmeden geçmek istemem, fazla güzel kitap.
oğuz atay beyninizi inceden inceden kemirir ve sinirleriniz tahrip eder. "Evde kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.bana acımayın ben kötüyüm; sizlere karşı kötü duygular besledim içimden. Beceriksizliğimden uygulayamadım kötü düşüncelerimi.Sizleri kıskandım. küçük gördüm, bayağı buldum; bana yapılmasını istemediğim kötülükleri sizlere yapmak istedim Fırsat buluncada yaptım." mekanın cennet olsun üstad..
27 yaşında kitabı okumak nasip oldu.daha önce okusaydım keşke demeli miyim bilmiyorum.kitap çok vurucuydu.20 li yaşlarımda okusaydım, heralde benim de bir olric'im olurdu kafamın içinde "efendimiz" diyen.4 bölümden oluşuyor kitap.ilk bölümde itiraf etmeliyim ki biraz sıkıldım.diğer bölümlerde böyle olursa bitirmek zor olur dedim bu kitabı.kitap tam 724 sayfa.ancak 2., 3., ve 4.bölüm kesinlikle şahane.hele 4.bölüm ve özellikle turgut özben'in selim ışık'ın günlüğünü okuduğu son kısımlar.tek kelime ile kusursuz.bitsin istemiyorsunuz.kitabı elinizden düşürmek istemiyorsunuz o son kısımlara geldikçe.hele bazı cümleler, bazı aforizmalar, tespitler var ki okuduktan sonra şaşkın şaşkın sağa sola bakıyorsunuz bir süre.ben evde daha ziyade kimse yokken okumaya gayret ettim kitabı.sözünü ettiğim yerlerden sonra pencereden baktım bi süre, balkondan baktım.salak salak dolandım evin icinde.farkında olmadan tuvalete gittim.ne yaptığımı bilemedim.öyle bir kitap işte tutunamayanlar.hoşuma giden yerleri yazayım bi kağıda falan diyenlerdensiniz hemen söyleyeyim.öyle kağıt falan yetmez.defter şart.o kadar şahane cümleler, sözler vs. var ki bi defter dolar onlarla.az çok kitap okurum diyenlerdenseniz ki çok okuyanlar büyük olasılıkla okumuştur diye öyle söyledim.(ben az çok sınıfına dahilim.onu söyleyeyim.) mutlaka okuyun bu kitabı derim.oğuz atay'a allahtan rahmet diliyorum.ve cem yılmaz'ın katıldığı bir tv programında oğuz atay ile ilgili söylediği cümleyi hatırladığım kadarıyla aktarıyorum:oğuz atay okuduğum zaman dünya'nın o kadar da kötü bir yer olmadığını düşünüyorum.
zor kitaptır, ayakta durmaya çalışırken daha da zor gelir insana. bana göre tehlikeli oyunlar'a hazırlık kitabıdır...anlattığı çok şey vardır duymaya dayanabilenlere...diğerleri zaten bir şekilde tutunduklarını düşünmeye devam eder..
ozellikle nurdan gurbilek in uzerine yazdiklarini okuyup, sonra tekrar okunmasi gereken kitaptir.boylelikle oguz atay in ne buyuk bir usta oldugu anlasilabilir.