Postmodern dönemi yazarlarindan oğuz atayin eseridir. Yani olric falan orijinal karakterdir ama yusuf atilganin romanlari daha guzeldir.
(bkz: aylak adam)
bir dönem o kadar bokunu çıkarmışlardı kı okumayacağım ulan diye inat etmiştim. herkes olric şöyle yap, peki efendimiz vs paylaşımlar yapıp gına getirmişti zira. şu sıralar çok satanlarda kürk mantolu madonna, elif gibi sevmek, allah de ötesini bırak vs ile uğraştıklarından ben de kitaba başlayayım dedim. yok böyle bir anlatım. dönemine göre değerlendirince oldukça deneysel ve başarılı bir anlatıma sahip. Günseli'nin noktalama işareti kullanılmayan bir konuşması vardı. e kitap okuyucudan okuduğum için boku cihaza attım, meğer basılı halinde de bu şekildeymiş. kitaptaki şiirler beni benden aldı. bilhassa birini paylaşmak isterim:
terli bir uyanıştan sonra tam üç yaşında
düştü yatağa baygın. Ağlayarak başında
Kuran okur annesi;bir açılsa gözlerin.
Ne diyorsun Allahım, duyulmuyor sözlerin.
oysa mesela selim ışık
Anlatmadan anlaşılmaya aşık
Böyle adama- darılma ama-
Yaraşmaz hiçbir güzellik
Doğduğu günden beri kalbinde bir delik
Almak için bürün sızıları içine
Her zaman utanmıştır başkaları yerine.
dört yıl önce okuduğum ve okurken en zorlandığım kitaplardan biridir. etkileyici monologlara sahiptir, sindirmesi zor bir kitaptır yani bir haftada okuyup kenara atarsanız okumuş sayılamayacağınız oğuz atay eseridir.
ilk denememde okuyamadığım, şuanda ikinci denememde yarısına gelebildiğim kitap.
Okumayanlar atıp tutmasınlar hakkında. Tamamını okuyamayacaklarsa da kitaptan alıntıları okuyup fikir sahibi olsunlar.
oğuz atay'ın insan psikolojisini derinlemesine işleyen ve kişilik arayan birini konu alan bu roman 20li yaşlardaki bir okuru daha derinden düşünmeye iten bir şaheserdir.
Babamin okudugumu gorunce uzuldugu kitap.iki sene once universite kutuphanesinden alip okumaya karar vermistim.isminden cok herkes tarafindan begenilmesi dikkatimi cekmisti.masamin ustunde kitabi goren babam kizim bu nasil bir kitap dedi.cok begenilen bir kitap tavsiye uzerine okuyorum demistim ama babam kitapta kendime dair birseyler buldugumu dusunmustu.onunla birlikte bende uzulmustum.
"kotu bir resim asarim korkusuyla;hic resim asmadim, kotu yasarim korkusuyla hic yasamadim" sozleri ise kitabin bana gore en anlamli sozleridir.
Öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım, herkes istediği kadar koşsun. Beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur. Oturacağım ve bekleyeceğim.
Selim'den:
Şimdi gitmek isterdim. Özür dilemek, kendimi olduğu gibi bırakmak isterdim. Ne yazık ki bütün bunları gerçekleştirecek gücüm yok.
Düğümler, istenildiği an çözülmüyor. Bir söylemekle açılmıyor kapılar.
Soracaklar anlattıracaklar. Neden önce öyle diyordun da şimdi böyle?
...
Öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar, kapının ordaki küçük delikten bakıp da kim o demeseler. Sonra hemen içeri alsalar beni. Ben anlatmak istesem bile hemen sustursalar; biz herşeyi biliyoruz.
Herşeyi biliyor musunuz gerçekten?
...
oğuzcuğum atay'ın ota boka "olric hede hödö" yazan ergenler tarafından piç edilmiş eşsiz romanı. allahtan o dönemi de atlattık. neyse, ne diyorduk? bu kitap öyle çarçabuk okunmamalı. yavaş yavaş, sindire sindire okunmalı. zaten yer yer ziyadesiyle çarpıp "bugünlük benden bu kadar" dedirtiyor. sonunda da dumura uğratıyor yine. anlama meselesi var bir de. defalarca okuyup yine de anlamadığını söyleyen birçok kişi var. bu kitabı anlamak zekadan çok içinizdeki boşluğu doldurmasıyla ilgili. yapboz gibi, parçaya uyuyorsa oturuyor. hem de şöyle irisinden bir öküz oturuyor ta içinize. toparlamak gerekirse, mutlaka okunması gereken eserlerden. ama bokunu çıkarıp sağa sola "hede hödö olric" yazarak değil, lütfen. insan gibi okuyun.
Tehlikeli Oyunlar'ın önsözünü okurken editör sağolsun sonunda ne olduğunu öğrendiğim kitap. Tutunamayanlardan önce Tehlikeli Oyunlar okunabileceğini düşünememişler mi niye önsöze sonunu yazarsın be adam.