'hayatımın başı ve sonu belliydi hiç olmasa ortasını kaçırmamaliyim' cümlesi ile hafizama kazınmış kitap oğuz atay in kazandırdığı bir saheser aynı zamanda.
"bugün öğleden sonra saat ikiden itibaren eşyayı suçlamaya başladım. önce üzerinden kalkmadığım divan-yatak suçlandı. sonra tavan ve en sonunda banyo-tuvalet. bütün düşüncelerimi emip bitirmekle suçluyorum sizleri. bütün hayallerimi sömürdünüz. gene de doymadınız. büyük ve güzel şeyler yaratmama yardımcı olmadınız. büyük bir sağırlıkla, kahredici bir dilsizlikle sustunuz güzelliklere. geri istiyorum hapsettiğiniz duygularımı, düşüncelerimi. hepinizi mahkemeye veriyorum: tahliye davası açıyorum. ne diyorsunuz? bize bir şey vermedin mi diyorsunuz? ne yapmışım? duyulmuyor, hızlı söyleyin. gülerim saçmalarınıza. hiçbir güzellik vermemişim onlara. tavan diyor ki gözler ile benim köşelerimi birleştirdin sadece. köşegenlerimin kesim noktasının elektrik kordununa uzaklığını hesapladın. banyodaki fayansları da saymışım sadece. yarım fayansları çıkarmışım, ikiye bölmüşüm. hepiniz yalan söylüyorsunuz. ben. ben kant gibi düşünmek istiyordum. kelimelerle uğraşıyordum ayrıca. evet, diyorlar hep bir olup: kelimelerle uğraştın. kelimeleri bölüp durdun: eisen-stein; demir-taş, ein-stein; tek-taş, victor-mature; muzaffer-kamil. bunlarla geçirdin vaktini. önsözler okudun hayalinde: bize yeni bir şey öğretmedin. kaybettin. mahkemeyi de mi kaybettim? mahkemeyi de kaybettin. mahkeme masrafları, ücreti vekalet filan da bana mı yıkıldı? hepsi sana yıkıldı. ben mahkemede sevimli görüneceğimi sanıyordum, benim bu kadar kayıp içinde olmamdan utanırlar da beni daha çok severler sanıyordum. aldanıyorsun. burası mahkeme: düşkünler yurdu değil. sakın kıyameti koparmaya kalkma: mahkemenin manevi şahsiyetine hakaretten de mahkum olursun.
bir insan eşyayı da suçlayamazsa, divana istediği gibi bir tekme atamazsa insanlığı nerede kalır? eşya da isyan eder mi insana? insan mahkemelerinde eşyalar davayı kazanır mı?"
En çok yarım bırakılan kitaplar arasında 1, En çok okunacak kitaplar arasında 3. sırada olması bile bir çelişki teşkil etmiyor mu? Meraklanıp, kitaba başlayıp, kitaba tutunamayanlar.
dayanamadım, nasıl başlıyacağımı bilemiyorum nasıl devam ettireceğim?söyleceğim şeyi 2 kere değil 3 kere 4 kere belkide 5 kere düşünüyorum söylüyemiyorum, yazacağım şeyi nasıl devam ettireceğim?selim, selim, selimciğim ışık seni düşünerek uyuyorum seni düşünerek uyanıyorum hayal görmemi engelliyorsun, gerçeklerle olan bağlantımı su yüzüne çıkarıyorsun. burada da yazarken bile bu kadar düşünmemin sebebi ailemin beni hep bir şeyler anlatırken bastırması çocukken, bizi kötü yetiştirdiler değil mi selim?bizi ayrı tutmaları gerekirdi oysa. yaşam sanatını yaşayarak öğretmediler öğrenerek yaşanılacağını gösterdiler oysa kemanı sadece notalarını gösterseler çalabilirmiydik grup yorumun uğurlama şarkısının girişindeki gibi?.dünyada duyguları en güzel en ağır yaşanacağı yaşta hep seni düşünürmüydüm ? ah yine çekingen patavatsızlığımı sıkılgan bir insana vurdum özür dilerim. okusaydın bunu, hiç tanımadığın insanın böyle bir cümlesine de darılırdın hayatının sonuna kadar da unutmazdın değil mi ?ben de unutamıyorum selim. belki denk gelseydik tesadüfen doğru insan olur muyduk seninle ? 21 yaşına gelmiş bir koca çocuğun her gün sıkılmadan dışarda gezdikleri çocukluk arkadaşlarının hepsinin toplamı olur muydun benimle? tutunurmuyduk birbirimize?.herkesle dost olurdun ama benle arkadaş bile olmazdın çünkü tutunamamak sevimsizliktir değil mi?kimse yanaşmaz böyle bir adama..burada sana yazılanlara bakma 2 dakika yanında durduktan sonra yanında sıkılacaklar unutucaklar selim. sen ise bir gün beni yalnız bırakıp gidiceksen yalnızlığımdan koparma beni diyorsun değil mi?ben de öyle diyorum. şu an yanımda olsan hiç durmadan konuşur sana anlatırdım her şeyimi anlatırdım. ne ilginç değil mi değişmene fırsat vermeyen bu insanlara güvenmeden seni hiç tanımadan güvenmem. yine koptu düşüncelerim, daldım yine televizyona ne boş bir kutu?gerçi ben de 'akılsız bir robot'um. düşüncelerim insanların arasında da çok kopuyor böyle sonra arkadaşlıklar, dostluklar ve kendim kopuyor. dostluklar birden biter mi?biter selim. ben senin kadar asil değilim arkadaşlıklarım kopmasın diye istemeden ('onaylanma duygusu' ki dünyadaki en iğrenç duygudur benim için) şaklabanlık yaparım onlar güler ben ağlarım. değişirmiyim 21 yaşımdan sonra?keşke öğütleseydin tutunamayanları oğuza ataya. gerçi biliyorum sendeki değişme olgunlaşma başkalaşma biçiminde olmadı o aptal duygular hala içinde sadece ağırlığın arttı. ne yapıcaz selim?buraya girip her gün sana yazıcam küçüklüğümden beri severim hayali karakterleri. gerçi sen hayali değilsin sen bensin. belki de ben hayaliyim?her gördüğüm kızla evlenmeyi ben de istedim hatta biriyle fazla hayal kurmuşum ki aşık oldum. açıldım ne dedi biliyor musun ?'siliksin!' silikmişim!söyler misin selim siliğin tanımını bana yapar mısın?yaşarken geçmişi silinmiş olan mı geleceği mi?evrende nokta olan insanın ona aşık olan insana silik demesi tanrının egosunu azaltmaz mı?azaltmazmış selim belki de arttırır bunu geç öğrendim. sen öğrenememişsin. ağladım çok ağladım kendimi tükettim birisi için bunu çok iyi bilirsin. filiz verdiğin dalı yoldan geçen bir çocuğun koparmaya çalışması koparması belkide koparamayıp öylece bırakması gibi değil miydi hayatımız?bugünlük sana tutundum selim!bir tutunamayana ama ben düşmeyeceğim.
uyumam gerek sabah dersim var siktiğimin okulu
her gün sana oğuz atay tarzıyla yazmaya çalışıcam selim burada kal.
Oğuz Atay'in yazmış olduğu Türk roman tarihinin belki de en ağır kitabı. kitabı başlayıp bitirmek değil de son sayfa sonrası zihni toparlamayabilmek gerçek başarı.
yıllarca süren emin olamayıştan sonra dün başladığım ama gerek cümlelerin uzunluğundan gerek hazır olmadığımdan bitiremediğim kitap. veronika ölmek istiyor beni bekler.
evet bu yüzden, yorgunluğumu anlatamıyorum kimseye olric. yakınmalarımda ince bir alay görüyorlar. bu inceliği bana yakıştıranlar tabii cahil insanlar. ötekilerle artık görüşmüyorum. darıldım onlara. onlar bu dargınlığımın farkında değil tabii. kapıdan çıkıp gidince hemen unutuluyorum. bir de benimle uğraşacak vakitleri yok. çünkü uğraşmaya değmiyorum. ben de darıldım onlara işte. yolda onlardan birini görünce, sıkılarak gülümsüyorum. içimden geçenleri saklamak istiyorum. onların içinden ne geçtiğini anlayamıyorum; yüzlerinden belli olmaz ki duyguları. bu nedenle,yüzlerini görmek içime sıkıntı veriyor. sıkıntıma onlar sebep oldu sanki. hepsi de sanki hiçbir şey olmamış gibi rahatça yürüyor yolda. karşıdan karşıya emin adımlarla geçiyorlar. günlük yaşayışlarını sürdürüyorlar. galiba yalnız ben yoruldum. ve bu yorgunluğumu yaşamak zorundayım.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1535785/+
Bugün aldığım kitaptır.
Ekonomi ve siyasi konulu akademik kitaplardan bunaldığım için hiç tarzım olmayan bu kitabı bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım.
Bakalım okuyacağız inşallah yarısında sıkılıp bırakmam.
yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım.ki nefessizlikten değil nefesten boğulmaktır marifetimiz...
Okumayanlar bilmez. Siz hala 5 çocuğun ikisi nehirde bir dala tutunuyor üçü tutunamayarak öldüklerini mi sanıyorsunuz. O zaman bu kitap size göre değil.
'öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım.
herkes istediği kadar koşsun.
beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur.'