bugün

"sevgim acıyor
kimi sevsem
kim beni sevse"
"durup durup sana sesleniyorum"
"yenilginin tohumlarını taşır her pazartesi'' * * *
"hayatın kutlu olsun sevgilim
ki sana değişe değişe aktım
kimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım
- uykusuz kalır mı onlar bilmem ama -
sevgilim sevgilim
bir orman gibi çoğal aramızda
sen çoğal aramızda
şehirden bir çocuk olarak şurda burda
bir sabuntozu markasında köpürerek
çınarın tutsaklığı
ve menekşenin sevincini yaşa
sevgilim sevgilim
hüzne yer var hayatımızda"
geçen gün yüzüme rastladım ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
olur öyle dedi palyaço,
herkes alçaktır biraz
otur ulan dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz

rakı doldur dedim, eksilmesin
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim

ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim

örneğin;

geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim

ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz
**dizeleriyle canımı alan şair.
bir sonbahar bir sabah ve bir yağmur olacak
toprak ve insan kokularıyla
uğultulu bir sarhoşluk içinde yıllar için
başımı alıp gideceğim...
sonra birden büyümüş görüyorum ağaçları
kısrakları birden yavrulamış
havaları birden güneşli

kadınlarla yattığım yetse ya
bir de kadınlarla yattığıma inanmam gerekiyor
hoşlanmıyorum...
bir başka üslup! bir başka yazar! bir başka insan!

kelimeleri özel bir büyüye batırıp ekler arkası arkasına. yoksa nasıl ortaya çıksın öyle sihirli şiirler.

yoksa nasıl oluşsun o koskoca büyülü ikinci yeni.


bir de bununla kalmadı
"kim sevmezdi çiçekleri filan
ben sevmezdim dedim, yalan dedi

bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım" dedi o. ona bırakmadan ben ağladım. öyle.
''ağlanacak halimize gülüyoruz, deyip kızıyorlar.
o da bir şey mi? ölünecek halime yaşıyorum ben.'' diyen, tarzıyla, yaşayışıyla, ruhuyla bambaşka, büyük üstad.
"Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum" .
"düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz." demiştir.
"düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz."

turgut bu sözle sırf yazmış olmak için yazdığını bir kez daha kanıtlamış olmaktadır. maksat afili bir cümle kurmaksa o afili cümle bu değildir.
''durma, göğe bakalım.''
türk şiirinin en yalnız adamıdır. ikinci yeninin en baba şairidir.
Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum
Bu çeşit yaşamak, zor.
Kimbilir Tanrım, kimbilir
Hangi güzel yerde beni,
Hangi ölesiye sevda bekliyor?

Turgut Uyar...
"bir sürekli kaşınmadır yaşadığım
törelere ve alışkanlığa karşı" demiş güzel şiar...
zamansız gelme elim kolum dağınıksa sarılamam diyerek beni benden alan şair.
ilaç milaç bok püsür.
şuramda bir şeyler var
sahiden bir şeyler var
haykırmadan anlatamam...

dizelerinde, mutlaka herkesin kendisinden birşeyler bulmasına sebep olan önemli şahsiyet...
''bir ateş varsa dağlarda
bir ateş varsa karanlıklarda
bir ateş varsa bomboş sokaklarda
bizim ateşimizdir.''
''birisi camı açar birden haykırır
sen de varsın ey hayat tıpkı ölüm gibi''
cemal süreya ile ilişkisi olan tomris uyarı mektuplarla ayartan ve sonunda birlikte olan basit edebiyatçı.
"belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.."

der ve bitirir aslında bir sürü meseleyi.
"...ben de günahkâr kullarındanım allahım...
bir kulhuvallahi bilirim dualardan,
bir de yarabbi şükür demeyi doyunca.
bir kere oruç tutmam ramazan boyunca,
ama çekmediğim kalmadı sevdalardan.
ben de günahkâr kullarındanım allahım!..."
--spoiler--
Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum
Bu çeşit yaşamak, zor.
Kimbilir Tanrım, kimbilir
Hangi güzel yerde beni,
Hangi ölesiye sevda bekliyor?
--spoiler--
düşmüş kelimelerin elinden tutan özlenen beklenen insan sürekli akılda olan sevişmek de eksilmezmiş biraz diyen adam...