bugün

öldüğü gun icin:

"Öldüğü gün
Hepimizi işten attılar"

demistir Cemal SÜREYA..
Ankara’nın serin akşamlarının şairi.
Hüzzamın şairine selam olsun.

--spoiler--
Ağustos yirmi iki, dediler "ustan ölmüş”,
çok komiksin azrail, turgut uyar ölür mü?“

-ferhan Şensoy
--spoiler--
terziler geldiler. kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle
daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere
bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle.
kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı.
sonra sonsuz çalgısı sevinçsizliğin.
çay içmeye gidenler vardı akşamüstü,
parklara gidenler de
duruma uymak kısaltıyordu günlerini
artamayan eksilmeyen bir hüzünle...

yorgun ve solgundular,
kumaşları buldular, kenti doldurdular
o çelenk onbin yıllıktı, taşıyıp getirdiler
ölülerini gömmüşlerdi,
kalabalıktılar, tozlarını silkmediler
bütün caddeler boşaldı, herkes yol verdi,
(...)

turgut uyar- terziler geldiler
Nedir bir türlü sırrını anlamadık,
Kimdir bizimle böyle şaka ediyor,
Hangi cebini karıştırsan yalnızlık..
tutgut uyar'ın en özel ve en bilindik şiirlerinden 'göğe bakalım'da ki son satırlar da yer alan,
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.
mısraları, şiirin can alıcı bir kaç yerinden biridir. ve elbet ki derin...

''bir intihar akşamı üstüne söylenti'' şiiri'nin de yeri ayrıdır ve şairin özel şiirlerindendir.

kısacık serin bir akşam
kelebeklerin atlarla yarıştığı
yoğun bir akşam.
bazı mektuplar damgalandı postanelerde
oturuldu bir takım şarkılar söylendi
bir adam bir kadının kapısını vurdu
kısacık bir akşam.

turgut uyar
Turgut Uyar şiiri.

Nedense

bir kadını sevmeye hep memelerinden başlanır
bir şeyi hatırlatmak mı ona
yoksa bir şeyi hatırlamak mı
bilmiyorum
ama nasıl bir şeyse güzel bir şey
üstelik sonsuz da
Bir Turgut Uyar şiiri.

DENGE

Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız.
ikinci yeni akımının en güçlü kalemidir.
Günlüğünden bir bölüme rastladım az önce. Altına imzamı atmak istedim.
görsel
her şeyden biraz kalır
diyor birileri, çoğulluk haklılıktır.
kavanozda biraz kahve,
kutuda biraz ekmek,
insanda biraz acı.
"adam şarkısını söyler ve çeker gider."

Bir hoşça kalın.
Şiirlerini ilk kez okuduğumda "keşke komşumuz olsaydı" demiştim. Onun evden çıkıp eve gelişlerini salon penceresinden görmek ve evde limon bittiğinde kapısını çalmak eminim hoş olurdu. Kim bilir belki elimdeki romanı görür, ömrüm boyunca unutamayacağım espriler yapardı.

Keşke komşum olsaydı.
Ankara’nın serin akşamlarının şairi.
Bazen olmuyor hatta o kadar
güzel olmuyor ki,
Ancak bu kadar güzel
olmayabilirdi diyorsun...
Bence ikinci yeninin en güçlü şiirlerine imza atmış olan şairdir.

ikinci yenide Ece Ayhan var mesela. Ama o okuyucudan çok diğer şairlere şiir yazan biri gibi gelir bana her zaman.

Cemal Süreyya... Şairliğini tartışacak değilim elbet. Muazzam bir şairdir ama işte belki ideoloji ile arasındaki o kopukluk sanki şiirlerinin çoğunu havada bırakıyor.

işte Turgut Uyar bence bunların tamamından rafine bir şair.

Mutsuzlukdan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor

Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
ilkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse

Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar
Şiir okumayı ve kedi sevmemi sağlayan şairdir .
Göğe bakma durağı en çok okunan şiir kitabıdır.
"bak bunu sakın unutma ; her gözünü kapayan uyumaz, her veda eden de gitmiş sayılmaz. "
bir sessiz geceden turnam

(...)

Sen olsan ne yapardın Turnam
Bir sandala atlamış denize açılmışsın
Yanında ne pusula, ne aş, ne azık
işte karşında Dübbü Ekber, solunda Demirkazık
Salkımsaçak bulutlar, delibozuk dalgalar.
Bütün rahatlıkları sahilde bırakmışsın
Mor rüyalar asmalarda, pembeleri yatakta
Yola düşüp Huu demişsin, Huu işitmişsin
Arpa boyu, çavdar boyu, minare boyu değil
Tut ki gecelerce mısralar boyu gitmişsin..
Bir tuzlu sahile “Ben Robenson’um” deyip
Kemali azametle kadem basmışsın.
Kumlarda ayağının çatlak çatlak izleri
Garip garip ses verirmiş attığın her adım,
Söyle Turnam, insan olsun, köpek olsun, karınca olsun
Bir dost aramaz mısın?..

Yürümüşün akşam olmuş tâbü tüvan kalmamış
Boy vermeye başlamışlar yıldızlar kadir kadir.
Issız sessiz bir bozkır, manasız çimen çiçek
Düşün, şimdi yanında – konuşmasanız bile –
Düşük omuzları, adım sesleri, saçları ile bir insan
Ne denlû ısınırdı yüreciğin kimbilir?..

Okşamak geçerdi içinden parmaklarını,
Nefes alışını dinlemek uzun uzun.
Sonra, meselâ: – Ahmet demek, Ne var, demesi. –
Bozkır karangu, yol uyanık, yıldızlar uzak
Ahmet demek, Mehmet demek, kardeşim canım demek
Bir muhabbet ki sıcaklığına benzer yazın
Ve cümle kanunlara kafa tutmak.
Bu böyle devam edip gitmelidir Turnam,
Bütün yaratılmışlara selâm salmalı, selâm almalı
iyi günlerden, kötü yıllardan, baharlardan
Gecelerin peşinde kaybolmuş diyarlardan..
Alı! Şimdi şu sessiz gecemde bana:
-Turgut, kalk gidelim.- diyen bir dost olmalı
"Her şey bitmemeli hayatta. Bazı şeyler hep yarım kalmalı. Bazen 'son nokta' hiç konmamalı."
Toprak ve insan kokularıyla,
Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
Başımı alıp gideceğim.

Başını alıp gittin tam 35 yıl önce bugün.
“Herkes bıraksın senin için ölürüm laflarını. Önce kendiniz için yaşamayı öğrenin, sonra başkası için ölürsünüz .“

Adam hayatın sırrını vermiş daha n’aapsın?
geyikli gece'si yeter. çünkü hepimiz amacına saplanamamış sultan hançerleriyiz ay ışığında.
Hiçsizliğe şiiri çok etkileyici olan şair.