Türkiyeye k*rt belasını saran adamlardan biri , amk saddamı ne güzel süpürüyordu sana mı sınırı açmak ? küçük kardeşi'de bu gün sınırları açtı ülkeye bin bir türlü pisliği , şerri soktu... devlet adamı dediğin şeytan olur ince düşünür vatanın , millettin çıkarını göz eder kendi çıkarı umurumda değil bu ikisi olsun'da cebini'de doldursa koymaz bana...
bir demirel etmez belki ama şimdilikilerden 10 gömlek üstün,devlet adamıdır.kendisi anapa genel başkan iken anapa hiç oy vermedim,mesut reis varken vermiştim lakin bakıldığında ülkemizi dünyaya entegre etmek için çok uğraşmıştı özal.
not:1989 da shp ye,1991 de ise dyp ye yani demirele basmıştım mührü.
not2:89 daki yerel seçim kendisinin son seçimiydi 91 de mesut reis vardı ama demirel beyefendi olunca akan sular durur bizim baba tarafında...anne tarafı ise paso chp...
kısaca özalı şimdikilere benzetmek şahsen ahmaklıktır...
ismet inönü den sonra Türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı olan ikinci malatyalı. Başbakan ve cumhurbaşkanı iken yaptığı hizmetler aradan 20 seneden fazla zaman geçmiş olsa da hâlâ hayirla yadedilir.
Başkanlık sistemini o dönemden bugüne taşıyan burhan kuzu'dur. bir kişinin bu olayı bu kadar savunmasını anlayamıyorum. yetmiş milyonu ilgilendiren bu mesele bir kişinin tekeline bırakılmamalı.
başkanlık sistemini türkiye için ilk düşünen kişi olduğunu bugün öğrendiğim 8.cumhurbaşkanı, bunu öğrenmemden daha büyük şoku ise başkanlık sisteminin aslında rte'nin yetkilerini genişletmek yerine kısıtlayacak olması.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, kitabında mezarı açan ekibinin o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Günlerden 2 Ekim 2012’ydi, saat tam 12.30. işte tam o an, zaman durdu. O gün, o an, orada olanlar çukurun yanında durup aşağıya doğru eğildiler. O güne değin orada bulunanlar, böyle bir şey ne görmüş, ne duymuştu. Çünkü karanlığın içi neredeyse tamamen suyla doluydu. ‘Ölçelim’ dediler. Su biraz hareketlendi. ‘Derinlik, bir metre elli santim’. Sudan örnek aldılar. ‘Kameralardan ikisini kapatın, mola veriyoruz’. Çalışmaları durdurdular. Birkaç nöbetçi bırakıp dağıldılar. 20 dakika sonra ezan okundu. Görev yerinden ayrılamayanlar, bulundukları yerde dua etti”. Atasoy, kabrin içindeki suyun cenazeyi nasıl etkilediğini Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceğini de belirtiyor. Sevil Atasoy, şu ifadeleri kullanıyor: “Doğrusu hiçbiri, suyla karşılaşılacağını öngörememişti. Sözüm ona dinlenmek amacıyla verilen öğlen arasında hepsinin aklında, fikrinde sadece bu konu vardı. Su nereden gelmişti? Topraktan mı sızmıştı? Yağmurla mı dolmuştu? Ne zamandır oradaydı? Dillendirmeye pek cesaret edemeseler de cevabını henüz Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği ortak bir soruları olduğu muhakkaktı:Su cenazeyi nasıl etkiledi acaba?” sevil Atasoy, mezardaki suyun ölçümünün ardından yaşanan olayları şöyle anlatıyor: “Önce tahtaların tamamını kaldıralım, sonra suyu boşaltırız’ diye karar verdiler. Dönüp geldiklerinde, planladıkları gibi işe koyuldular ki saat: 14.00’e doğru beklenmedik başka bir durumla karşılaştılar. Suyun yüzeyinde büyük bir cisim belirmişti. Belki o anda emin olamamışlardı ama yüzen cisim, merhumun gövdesiydi. Ölümünden 19 yıl 5 ay 16 gün sonra açılan kabirden sadece kemiklerin çıkması beklenirken, gövdenin çıkmasına hayret etmemek mümkün değildi. ‘Sabunlaşmış olmalı’ dedi bir uzman, haklıydı. Suyu boşaltmak üzere bir pompa getirttiler, hortumun ucuna bir süzgeç bezi bağlayıp çukurun içine yavaşça salıverdiler, ağır ağır suyu boşaltmaya başladılar. Bir ara durdular. Gövdeyi dışarı aldılar, suyu boşaltmaya devam ettiler. Ta ki bir karış derinliğindeki balçığa gömülü kafatasını ve irili ufaklı kemikleri görünceye dek.” adli Bilimler Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne 'atenolol' adlı tansiyon ilacının yol açtığını yazıyor. Kimya Dairesi'nin hemen her iç organda atenolol bulduğunun altını çiziyor ve bu durumun mutlaka izah edilmesi gerektiğini savunuyor.
Atasoy’un tespitinin son bölümünde şu satırlar yer alıyor: “Acaba merhum cumhurbaşkanımız o gün çok fazla atenolol yutmuş ve nabzı düşerek kardiyojenik şoka girmiş olamaz mı? Ya da bir kaşık ılık suda bir tablet atenololün kolayca çözündüğünü ancak tadının acı olduğu göz önüne alındığında acılığını örtecek bir sıvıda çözülerek ya da toz halinde katı yiyeceğe katılarak kendisine verilmiş olamaz mı?"
Hayali ihracat ve naylon fatura şampiyonu eski başbakan.
Bu yüzden Türkiye'nin uğradığı zararın haddi hesabı yok. Mesela Samsunspor'un fırtına gibi estiği (tanju dönemi) zamanlarda başkanı salyangoz satıcısı hasbi menteşoğlunun tüm zenginliği hayali ihracattan gelir. Yani Samsunspor bir ara kara para aklama merkezi olmuştu.
Zehirlediniz diye tutturan akpli yalakalar bilmez tabi.