bugün
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- kızların mesajlara geç cevap vermesi10
- en dindar özelliğiniz12
- bacağa kramp girmesi10
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu9
- zall beceremiyorsan bırak git11
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım10
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- anın görüntüsü19
- türkiye den soğuma sebepleri22
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması26
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
birçok doğa güzelliğine sahip 62 plakalı ilimiz.
doğu anadolu bölgesinin kuzeyindeki şehrimiz, doğal güzellikleri çoktur gidilip görülmelidir.
PKK'nın çok rahat hareket edip organize olabildiği şehrimiz.
kürt kökenli vatandaşlarımızın yoğun olduğu il.
Türkiye'nin en bilinçli ve misafirperver halkına sahip il.Olağanüstü hal ve teror yüzünden nüfusunun çoğunun göç etmek zorunda bırakıldığı il.olaganüstü hal döneminde ambargo uygulanan memleketim.1998 yılında elazığ sınırından köyümüze kadar gittiğimde güvenlik güçleri tarafından 13 kere arama yapılmıştı.Şimdilerde dünyanın sayılı doğal güzelliklerinden biri olan munzur vadisine baraj yapılmak istenilen il.
(bkz: dersim) (bkz: dersim isyanı) (bkz: munzur efsanesi)
(bkz: dersim) (bkz: dersim isyanı) (bkz: munzur efsanesi)
bir rivayete göre tunceli isminin özellikle konulduğu söylenmektedir.söz konusu olan devletin orda otorite zayıflığının giderilmesiydi ve tunceli devletin " tunç eli" anlamına gelmekteydi.
(bkz: cemal sureya)
(bkz: munzur efsanesi)
(bkz: metin kemal kahraman)
(bkz: aynur dogan)
(bkz: mikail aslan)
(bkz: dersim isyanı)
(bkz: dersim)
(bkz: zazaca)
(bkz: kemal burkay)
(bkz: ibrahim kaypakkaya)
(bkz: alevi)
(bkz: munzur efsanesi)
(bkz: metin kemal kahraman)
(bkz: aynur dogan)
(bkz: mikail aslan)
(bkz: dersim isyanı)
(bkz: dersim)
(bkz: zazaca)
(bkz: kemal burkay)
(bkz: ibrahim kaypakkaya)
(bkz: alevi)
adı berfin;
dersimli...
uğruna türküler yakılan isyanların beşiği
bir bilinmez uzaklık istanbul'a
dört yanı dağlarla çevrili;
ve kelimelere sığdırılamayacak ölçüde dertli
dersim...
bir üçüncü dünya şehri...
bir yanı namluya
diğeri sevdaya dönük;
başlarda poşu
üstlerde fistan
ve dillerde zılgıt...
dersim...
kardeşliğe yakılan etnik bir türkü sanki...
dersimli...
uğruna türküler yakılan isyanların beşiği
bir bilinmez uzaklık istanbul'a
dört yanı dağlarla çevrili;
ve kelimelere sığdırılamayacak ölçüde dertli
dersim...
bir üçüncü dünya şehri...
bir yanı namluya
diğeri sevdaya dönük;
başlarda poşu
üstlerde fistan
ve dillerde zılgıt...
dersim...
kardeşliğe yakılan etnik bir türkü sanki...
cevremde hemen hemen herkesin baglı oldugu ildir, gariptir benim etrafımdakilerin bir tanesi bile bayramda bayrak asmamıstır.
hrant dink'in adice katledilmesini belediye başkanının da bulunduğu 500 kişilik grupla protesto etmiş demokratik memleketim.
asil duygunun asil insanlarını barındıran, keşke ben de oralı olsaydım dedirten ve benim için hep gizemli bir diyar hissi uyandıran, yıkımların, boşvermişlerin kadim şehri.
sanırım türkiye'de ülkü ocağı olmayan tek ildir.
dakikada bir çevirme. zırt kimlik, zırt kimlik. 15 dakikada bir kimlik mi değiştirenlerin yurdumu burası anlamadım gitti. hayır ne üst aranır, ne arac aranır, kimlikte kimlik..kimliğinde mi yazar adamın ne mal olduğu, onu da bilmem.. bir bakalır.. hıım tamam, al. o kadar istediniz verdik kimliğimizi.. biraz şüpheli yaklaşında adrenalimiz artsın demek geliyor insanın içinden.
normalinde 1 saatte alacağımız yolu, 2,5 saat olmuş hala tamamlayamamışız. ne tarafıma dönsem dağ, aracımız ha yuvarlandı, ha yuvarlanacak şose yolları, virajları, şöförümüz usta becerilerle atlatmakta. her kontrol noktasında ne işiniz var, niye geldiniz.
ulan anayasa da, attığınız insan hakları evrensel beyanamesinde yazmaz mı seyahat ozgurluğu hala niye sorarsınız; niye geldiniz, ne işiniz varı. geldik işte,aldı bir merak ulkemizin bu yerini de görelim dedik..
zor, bela neyse ki varıyoruz pulumur'e. akşam karanlığı çökmüş. ılçede tanıdığımız bir allahın kulu yok. şimdi bu saate nerede kalınır, ne yapılır. onume çıkan ilk kahveye giriyorum, uzun yol boyunca hasretini çektiğim çayı söyleyerek, kahvenin içindeki gencleri süzüyorum. hepsi birbirleriyle sesli sesli konuşuyorlar. çayımı içiyorum. kimse yadırgayan gözlerle bakmıyor, kim bu yabancı demiyor. her halimden belli o yörenin insanı olmadığım ama birisi de ne iş var diyerek sormuyor. çay boşu almaya gelen kahveci çırağına, otel olup olmadığını soruyorum. vardır ama para vermenize gerek yok, birisine söylerim kalacak yer ayarlanır size diyor. yanımda kız arkadaşım var, nasıl yani kalacak yer mi vereceksiniz ikimize. şaşırıyorum. az sonra yaşlıca bir amca geliyor yanıma; yeğen diyor, kızımızı da al bu gece bizde kalırsınız. lüzüm değilse bırakın valizleri burada, korkmayın bir şey olmaz. güveniyoruz, amcanın peşi sıra evine doğru yol alıyoruz. eve vardığımızda, uzun bir sohbetin ardından yataklarımız hazırlanıyor; soruyorlar birlikte mi yatmak istersiniz?. şaka mı bu anlamadım gitti. anadoluda pek hoş karşılanmaz diye bilirdim, bu tip şeyleri ; yaşlı amcaya'da bunu söylüyorum''oğlum burası dersim ''diyor, anadolu değil.
gercektende sarp dağlarıyla, hep irtibatı kesik dersimin, anadoluyla. hatta ülkenin her yanı savaş alanıyken, uğramamış buraya işgalciler. ne yana baksam sarp, gecit vermeyecek kadar yüce dağlar. kendi içinde, örfü ile kültürü ile yaşayarak gelmiş bu gunlere kadar. kimsenin kimseye karışmadığı bir yer burası. asla turkiye'ye benzemeyen, kendi içindeki kültürle yaşamın kurallarının koyulduğu bir yer.
avrupa metropellerinde göremeyeceğim rahatlıkta kızları, hiç mi bir erkek dönüp bakmaz laf atmaz. sıcağın ortasında neredeyse bütün bedenleri açıkta halbuki.
erkekler, hep kadınların arkasında. ılla kızlar değerli burada. onların aklı daha makbul gecmekte. herkes sizinle oturuyor,konuşuyor anlatıyor sonra cekip gidiyor. yabancı olmadığınızı veriyor size buraların insanı; sanki yıllardır bir arada yaşamışcasına mutlaka ortak üzerinde konuşabileceğimiz konulardan konuşuyoruz.
doğa gördümde boylesine ilk defa rastlıyorum. çıldırmak üzereyim rabbim. bunlar senin ellerinden çıkmadan mumkun olamaz. butun renkleri, bütun incelikleri buraya mı bağış ettin. her yanında farklı bir bitki, hala keşfediliyor,köylüler bile sayısını bilemeyecek kadar çeşit türü.ırem bahçelerinin tasvirini mi veriyorsun kullarına, gidin bakın cennetin bir benzeri mi demeye getiriyorsun.
onlarca su yatağı gördüm, böylesine akanına rastlamadım. onlarca gözeden, sanki yaşam pınarlarını boşaltır gibi akıyor suyu munzurun. şu soğuk akan suyunun hurmetine; eğilip fısılda bana güzelliğinin sırrını munzur dedikçe, güzelleşmekte.
vadi ortasında su gözeleri, yüzlerce rengarenk bitki turu, hayvan uğultuları...ağlamamak elde değil. hiç bir yerde bu denli beyazına bürünmez bulutlar, delirerek esmez rüzgar. tabiat bayrağını bu topraklar mı tutar.
dumanlı dağların ardı neresi. sis kalkmaz mı o tepelerden. ceylanlar sekerek, ince zarif ayaklarıyla ürküsüzce suya inip, ormanın kuytuluklarına nasıl güvenle, korkusuzca gitmekteler..keklikleri görüyorum, kanım çekiliyor.. vadi koyaklarına süzülen ağıtlar sızıyor. dağı, taşı, topragı armonisiz koymamak için. bereketi artarmış, müziği duyunca bu yerlerde doğanın.
şarkılarınızla mı beslediniz bu toprakları, bu doğayı, bu içinizdeki insanlığı. o ağıtlar mı bunca güzelliğin esrarı. nereden ögrendiniz doğayı ezgisiz bırakmamayı, onunla beslemeyi. incelik dedikleri bundan öte ne olabilir...
at kalbim durma zamanı değil, bedenim karşı dağların dikliğine imren, dön hayat sor şimdi bana; ne olmak istersin diyerek...
tunceli topragına at beni ,ceylanların su yollarına taş yap beni, kara kaşlı karagözlü sedef dişli, dik gögüslü kızların saclarına sardıkları ceviz kabuğu yap beni. al tanrım aklımı, şu vadi içinde delirerek ,taşa, topraga saygısını kaybetmeden ağıtlar yakan yap beni.
normalinde 1 saatte alacağımız yolu, 2,5 saat olmuş hala tamamlayamamışız. ne tarafıma dönsem dağ, aracımız ha yuvarlandı, ha yuvarlanacak şose yolları, virajları, şöförümüz usta becerilerle atlatmakta. her kontrol noktasında ne işiniz var, niye geldiniz.
ulan anayasa da, attığınız insan hakları evrensel beyanamesinde yazmaz mı seyahat ozgurluğu hala niye sorarsınız; niye geldiniz, ne işiniz varı. geldik işte,aldı bir merak ulkemizin bu yerini de görelim dedik..
zor, bela neyse ki varıyoruz pulumur'e. akşam karanlığı çökmüş. ılçede tanıdığımız bir allahın kulu yok. şimdi bu saate nerede kalınır, ne yapılır. onume çıkan ilk kahveye giriyorum, uzun yol boyunca hasretini çektiğim çayı söyleyerek, kahvenin içindeki gencleri süzüyorum. hepsi birbirleriyle sesli sesli konuşuyorlar. çayımı içiyorum. kimse yadırgayan gözlerle bakmıyor, kim bu yabancı demiyor. her halimden belli o yörenin insanı olmadığım ama birisi de ne iş var diyerek sormuyor. çay boşu almaya gelen kahveci çırağına, otel olup olmadığını soruyorum. vardır ama para vermenize gerek yok, birisine söylerim kalacak yer ayarlanır size diyor. yanımda kız arkadaşım var, nasıl yani kalacak yer mi vereceksiniz ikimize. şaşırıyorum. az sonra yaşlıca bir amca geliyor yanıma; yeğen diyor, kızımızı da al bu gece bizde kalırsınız. lüzüm değilse bırakın valizleri burada, korkmayın bir şey olmaz. güveniyoruz, amcanın peşi sıra evine doğru yol alıyoruz. eve vardığımızda, uzun bir sohbetin ardından yataklarımız hazırlanıyor; soruyorlar birlikte mi yatmak istersiniz?. şaka mı bu anlamadım gitti. anadoluda pek hoş karşılanmaz diye bilirdim, bu tip şeyleri ; yaşlı amcaya'da bunu söylüyorum''oğlum burası dersim ''diyor, anadolu değil.
gercektende sarp dağlarıyla, hep irtibatı kesik dersimin, anadoluyla. hatta ülkenin her yanı savaş alanıyken, uğramamış buraya işgalciler. ne yana baksam sarp, gecit vermeyecek kadar yüce dağlar. kendi içinde, örfü ile kültürü ile yaşayarak gelmiş bu gunlere kadar. kimsenin kimseye karışmadığı bir yer burası. asla turkiye'ye benzemeyen, kendi içindeki kültürle yaşamın kurallarının koyulduğu bir yer.
avrupa metropellerinde göremeyeceğim rahatlıkta kızları, hiç mi bir erkek dönüp bakmaz laf atmaz. sıcağın ortasında neredeyse bütün bedenleri açıkta halbuki.
erkekler, hep kadınların arkasında. ılla kızlar değerli burada. onların aklı daha makbul gecmekte. herkes sizinle oturuyor,konuşuyor anlatıyor sonra cekip gidiyor. yabancı olmadığınızı veriyor size buraların insanı; sanki yıllardır bir arada yaşamışcasına mutlaka ortak üzerinde konuşabileceğimiz konulardan konuşuyoruz.
doğa gördümde boylesine ilk defa rastlıyorum. çıldırmak üzereyim rabbim. bunlar senin ellerinden çıkmadan mumkun olamaz. butun renkleri, bütun incelikleri buraya mı bağış ettin. her yanında farklı bir bitki, hala keşfediliyor,köylüler bile sayısını bilemeyecek kadar çeşit türü.ırem bahçelerinin tasvirini mi veriyorsun kullarına, gidin bakın cennetin bir benzeri mi demeye getiriyorsun.
onlarca su yatağı gördüm, böylesine akanına rastlamadım. onlarca gözeden, sanki yaşam pınarlarını boşaltır gibi akıyor suyu munzurun. şu soğuk akan suyunun hurmetine; eğilip fısılda bana güzelliğinin sırrını munzur dedikçe, güzelleşmekte.
vadi ortasında su gözeleri, yüzlerce rengarenk bitki turu, hayvan uğultuları...ağlamamak elde değil. hiç bir yerde bu denli beyazına bürünmez bulutlar, delirerek esmez rüzgar. tabiat bayrağını bu topraklar mı tutar.
dumanlı dağların ardı neresi. sis kalkmaz mı o tepelerden. ceylanlar sekerek, ince zarif ayaklarıyla ürküsüzce suya inip, ormanın kuytuluklarına nasıl güvenle, korkusuzca gitmekteler..keklikleri görüyorum, kanım çekiliyor.. vadi koyaklarına süzülen ağıtlar sızıyor. dağı, taşı, topragı armonisiz koymamak için. bereketi artarmış, müziği duyunca bu yerlerde doğanın.
şarkılarınızla mı beslediniz bu toprakları, bu doğayı, bu içinizdeki insanlığı. o ağıtlar mı bunca güzelliğin esrarı. nereden ögrendiniz doğayı ezgisiz bırakmamayı, onunla beslemeyi. incelik dedikleri bundan öte ne olabilir...
at kalbim durma zamanı değil, bedenim karşı dağların dikliğine imren, dön hayat sor şimdi bana; ne olmak istersin diyerek...
tunceli topragına at beni ,ceylanların su yollarına taş yap beni, kara kaşlı karagözlü sedef dişli, dik gögüslü kızların saclarına sardıkları ceviz kabuğu yap beni. al tanrım aklımı, şu vadi içinde delirerek ,taşa, topraga saygısını kaybetmeden ağıtlar yakan yap beni.
otoriteyi ve iktidarı osmanlı'dan beri reddeden asi topraklar. hiçbir devletin tam olarak hakim olamadığı ıssız dağlar.
türkiye de okuma yazma oranının yüzde yüz olduğu yüzsüz şehir. birileri hep dersim der buraya, demeye de devam edecekler böyle giderse. türkiye de en çok şehit verilen şehirlerden biridir tunceli.
nerdeyse iç anadolu'da olan tunceli'nin bu kadar okuma yazma oranının fazla olmasına rağmen teröre en büyük desteği vermesi ya da terörün ya da pkknın en büyük yuvası olması nasıl bir yaman çelişkidir..
serdar ortaç'ın da dediği gibi okumakla adam olunmuyor..
hah bir de ata sözü vardır ki söyleme de anons et tadında...
"ben sana büyük adam olamazsın demedim adam olamazsın dedi".
nerdeyse iç anadolu'da olan tunceli'nin bu kadar okuma yazma oranının fazla olmasına rağmen teröre en büyük desteği vermesi ya da terörün ya da pkknın en büyük yuvası olması nasıl bir yaman çelişkidir..
serdar ortaç'ın da dediği gibi okumakla adam olunmuyor..
hah bir de ata sözü vardır ki söyleme de anons et tadında...
"ben sana büyük adam olamazsın demedim adam olamazsın dedi".
istediği kadar okuma oranı %100 olsun, gelen haberlerle içimizin en çok burkulduğu şehir. bazıları kuyruk acısından dolayı dersim desin, kuruluşundan hiç bir devletin himayesi altında olmayan şehir desin, tunceLi(!) kürtlerin değil, türkiye cumhuriyeti nin toprağıdır. götünüzü de yırtsanız alamazsınız. bu vatan nice ülkelere meydan okudu, şimdi söleyin lütfen siz kimsiniz?
önemli olan ismi değildir. tuncelidir, dersimdir, kalandır, mamekedir, pulurdur ama bir ismi olacaksa elbette dersimdir. dersimi dersim yapan da yüzyıllar boyunca içinde barındırdığı dinamiktir.
türk askerinin en çok öldüğü şehirlerden biri...
dersim-tunceli ayrılığı tarihsel bir anlam içeren bir farklılıktır. yöre halkı için dersim'dir, resmi olarak ise tunceli'dir. bir de dersim denmesine karşı çıkan kişiler, neden acep sakarya'ya adapazarı ya da hatay'a antakya denilince kızmıyorlar? eskiden şehrin il merkezi dersim'di daha sonra tunceli yapıldı, tek sorun budur.
dünya üzerinde bir yer, orada da oksijen vardır.
yüzde 80 işsizlik oranının olduğu ilimiz.
Kocgiri isyani nin basladigi sehir .
vaktinde ermenilerle işbirliği yapıp sünni köyleri basan devletle çarpışan sabiha gökçen'in de pilot olarak görev aldığı iç güvenlik harekatıyla bastırılan isyanların meydana geldiği şehir.
milletvekili genel seçimlerinde ak parti nin milletvekili çıkaramayacağı kesin olan tek ilimiz.
güncel Önemli Başlıklar