bugün

yazılı olan ya da olmayan kurallar bütününü uygulayan insan sürüsüne denir. insanların birçoğu bu kuralları baştan kabul eder ya da zamanla kabullenir. işte ben bu kabullenişten tiksiniyorum.
insan doğası varlığını korumak üzerinde güdülüdür. Bu bir haktır. Hiç kimse ve otorite bireyden kendi varlığını feda etmesini bekleyemez. Doğa durumunda herkes eşittir. Eşit olması zihinsel ve fiziki açıdan değil bir başkasını öldürme açısından öyledir. Söz konusu durumsa fiziki olarak çok güçlü birini çelimsiz bir kişi uyku esnasında öldürebilir. Bu eşitlik insan varlığı için tehlikelidir. insan doğası gereği bencildir. Her zaman kendi varlığının çıkarını düşünür. Hatta iyi niyetle karşılıksız yaptığı bir eylem dahi çıkarcadır. Örneğin bir insana yardım ederken hissettiği yardımsever olma duygusu veya bir hayvanı ya da bebeği severken ki şefkat duygusu birer içsel tatmindir. Bu bağlamda anne-baba, yurttaş, hayvansever olmak, vegan olmak gibi hayata dair tüm detaylar çıkara dayanır.

Kendi varlığını korumak için her türlü davranışın çekinmeden sergileyen insan doğası, doğa durumunda tehlikelidir. Varlığını korumak dışında bazılarının diğerlerinden daha üstün olmak istemesi, şöhret istemesi ve herkesin herkese karşı tehtid durumunda olması sosyal savaşa neden olur. Birbirimizi doğa durumunda olan tehlikeden korumak sözleşmeyle mümkün olur. Bireyler diğer herkes kadar doğa durumundaki haklarından vazgeçmesiyle birlikte bir otoriteye devretmesiyle gerçekleşir. Sözleşme aydınlanmış öz çıkarın gereğidir. Aksi halde bu durum bir sosyal savaş halidir. insanın sözleşmeyle haklarından vazgeçmesi antikağ düşünürleri gibi toplum hayvanı olmalarından değil ben sevgisinden kaynaklanır. Sözleşme ve dolayısıyla devlet ortaya koyduğu kanunlarıyla insanı insandan doğa durumu hallerinden korur, insan varlığını güvence altına alır. insan bu yüzden barışçıl olmak durumundadır.

Hobbes'a göre en iyi yönetim şekli monarşidir. Yasama, yürütme ve yargı tek bir otoritede toplanmalıdır çünkü insan doğası gereği bencildir ve bir kişinin çıkarlarını gözetmesi bir grubun çıkarını gözetmesinden daha az zararlıdır. Tanrı dışında monarkı kimse sorgulayamaz. Monark sadece vatandaşların varlığını tehlikeye attığı durumda protesto edilebilir. Spinoza için ise en iyi yönetim biçimi demokrasidir. Demokrasi ile yönetilen ve kurumlarca denetlenen yönetim mutlak iyidir.

Toplum olmanın temelinde insanın kendi varlığını koruması, öz çıkarı, ben sevgisi, gücünü arttırma arzusu ve aydınlanmış öz çıkarı yatar ve bu eşit şekilde vazgeçilen hakların bir otoriteye devredilmesiyle gerçekleşir.

Hobbes ve spinoza'dan hareketle.
cidden eskisi gibi değil. eskisi gibi dediğim şundan 10 sene öncesi hatta 5 sene öncesi gibi bile değil. ne arkadaşlık kaldı doğru düzgün ne komşuluk ne başka bir şey. eskiden yine bi nebze insanların şerefi onuru vardı amk şimdi herkes ibnelik peşinde. biz de mecbur buna göre oynuyoruz oyunu napalım amk? her türlü meslek grubu daha da götleşti 3 kuruş para görenin götü başı ayrı oynuyor 1 kuruş fazla kazancam diye he aç olduğundan da değil.
asla cinayet işlemeyen psikopat insanların oluşturduğu yığındır. kitledir. kütledir.
"...gözlerini başkalarının bakışlarına teslim eden bir toplumun ileriyi görmesi mümkün değildi..."

(Yanlış da Olsa Düşünmek Hiç Düşünmemekten Daha iyidir - Hypatia, Kolektif, s.65)
Toplum ve benim hayata bakış açımız aynı değil. Toplumun önemsediği şeyler bana önem olarak çok fazla gelmiyor ve benim önemsediğim şeyler ise toplum için önem teşkil etmiyor. Bir türlü frekansı yakalayamadık.
görmezden gelme yetisini insana kazandıran mekanizma. sosyal doğduk, sosyal kalmak zorundayız, ölüm sıyıracak bizi bu ahlaklı çıplaklıktan. sosyallik, insanın içgüdüsel irinidir. toplum vebadır, vebaldir. neyin, niye? bilmiyorum.
görsel
uzak durmak lazım problem çıkabilir.
her bireyin bağlı olduğu en doğal kurum.

birey kendini değiştirmeden toplumu değiştiremez, toplum değişmediği sürece ise değiştirdiği tek şey kendisi olabilir, bu da kendini değiştirmeyenler üzerinde bir baskı oluşturacaktır.

birey, kendini değiştirdikten sonra, toplumu değiştirmek için çabalamak zorundadır, aksi halde gerici bir toplumda ilerici bir birey olmak, insanı yorar..

hem de çok fazla.
fuck the society.
insan"ın var ettiği ve içinde varolduğu(zaruri) oluşum. Salt bir kavram olarak tanımlanamaz ikiside, bağıl kavramlardır. Asıl şaşırtıcı olan Rasyonalist, Metafiziki, Dini, bilimsel, etik, ahlak, yasalar, ekonomi vb. Çoğu ögenin kökeni toplumu oluşturur, besler. hepsinin kendinden önce yüklendiği bir görev gibidir şu; bu öğretiler ister sistematik olsun, ister kümülatif toplumu "bir arada tutma" eğilimini gerçekleştirir. Hepsinin verdiği hizmet anti-anarşizmdir. Daha özet ve basitiyle "sürü" devam etmeli, önümüze çıkan her tehdit, bizi yok etmek isteyen her amaç bertaraf edilmelidir, motivasyonuyla ilerler. Hatta ve hatta bizim soyumuzun sonunu getirecek tehlikeyi "biz" bile arz etsek bu unsur ortadan kaldırılmalıdır. ilk primattan.. marsa koloni kurma projelerine.. uzanan insandır, toplumdur, sürüdür, açlıktır.
Baskıcı ve yapmacık kavram. Toplum güya ahlak ister. Bireyse ahlaksız olur. Evet.
insanı seri katil yapabilir mi, merak ettiğim topluluk.
Benimkini bulamıyorum.
sıkıntılı bir terim.

insanlardan oluşmasına rağmen insanların en büyük düşmanıdır aynı zamanda. sizi yapmak istemediğiniz şeyleri yapmaya zorlar mesela. ne kadar samimiyetsiz olduğun önemli değildir. bunları da nezaket kurallarına dayandırır.

mesela tanıdığın bir insanla karşılaştıysan, toplum o insana sen her ne kadar onun sikinde olmasan da hal-hatır sormasını söyler. size ise ne kadar kötü durumda olursanız olun; iyi olduğunuzu söylemenizi.

kısacası toplum denilen illet insanlar topluluğu olmasına rağmen; yarattığı olgular ile insanları birbirinden olabildiğince uzaklaştıran, yine aynı insanları maskeler takıp olmadıkları kişiler haline bürünmeye zorlayan aptal bir olgudan başka birşey değildir.
bireylerin bir arada kalabilmek için uğruna öldürdükleri heves topluluğudur.
Toplum bir amaç uğruna, bir değer uğruna, bir inanç uğruna biraraya gelmiş fikirler, insanlardır. Çünkü biz her insanın bir fikir olduğunu biliriz ama iyi ama kötü ama düzelmek için zamanını bekleyen yaşam.
Bugün görüldüğü üzere her düşüncenin her fikrin serbest olduğu yer değildir toplum özgürlüğünün benim yaşamıma kötü bir müdahalesi olmayıp o zaman inanç serbestisinden bahsedebileceğimiz şeydir. Yani küresellikten uzakta ama aynı zamanda yalnızlıktan uzakta yalın bir haldir.
Yaşasın antisosyallik.
''Sağırlaşmış bir toplumun içinde yaşıyoruz. Toplumu sağırlaştıran devasa bir sistem var karşımızda: çirkin, kirli, çürümüş, kokan, gürültülü bir sistem. Sistemin gürültüsü içinde sağırlaşma, sağırlaşmanın ‘dokunma’yı dışlayan yapısında yalnızlaşma…''
"insanî değerler bakımından düşük düzeyde olan bireyler ve toplumlar, başkalarından ne koparabilecekleri, bu açıdan yüksek düzeyde olanlar ise başkalarına ne verebilecekleri üzerinde yoğunlaşırlar. insanlık tarihindeki çekişmelerin ve geliştirilen sosyal düzenlerin özü de bu iki noktadan bağımsız değildir."
Sürekli konuşan. Herkesi eleştiren bir grup. Nedir bu toplumdan çektiğimiz.
Belli bir bölge içinde birbirleri ile etkileşime geçen ve bir kültürü paylaşan insan topluluğu.
Başka bir görüşe göre ise;
farklı kültür ve sınıflardan gelen bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu kamusal düzen.
ihtiyaçtan doğan bir şey. insan tek başına yaşayamaz. belirli konularda birbirine ihtiyaç duyarlar. böylece bir araya gelirler.yapı büyüdükçe yeni ihtiyaçlar doğar.platon'un devletinde basit manada toplum nasıl meydana gelir izah edilir.
insanlar kalabalığı.
daha acı olan bir mevzudan bahsetmek istiyorum; bir toplumda tarihi, sosyal, bilimsel veriler yerine kendini bilmez, mahalle ağızlı herifler konuşuyorsa, dokümanlar yerine hakaretler uçuşuyorsa,
bir ülkenin televizyonlarında ilber ortaylı yerine rasim ozan kütahyalı, emin çölaşan gibi insanlar çıkıyorsa,
bir ülkenin mizah, bilim dergileri yerine magazin dergileri revaçtaysa,
bir ülkenin sosyal medyasında felsefe yerine porno konuşuluyorsa,
bir ülkedeki futbol takımı, o ülkenin sosyopolitik konumundan daha çok tartışılıyorsa,

emin olun ki, o ülkenin daha çok alacak yolu var demektir. bugün, hükümeti destekleyen de desteklemeyen de hükümeti beğenmiyor, bu realist tavırla baktığımızda sırıtan bir gerçek. ama şu kafa yapısındaki bir toplum, en fazla ne yapabilir diye düşünmeden edemiyor insan.