bugün

toplum ve birey ayrılmaz iki parçadır çünkü aralarında yoğun bir etkileşim vardır. ancak toplumun birey üzerindeki etkisi daha yoğundur. insanların sosyal birer varlık olmasını sağlayan birbirleriyle her tür ve biçimde kurmuş oldukları ilişkinin bütünü toplumu oluşturur. ancak toplumdan söz edebilmek için belirli şartların gerçekleşmesi gerekir. bunlardan birincisi ortak bir toprak parçasına sahip olmaktır. ikincisi,; belirli bir idare biçimini benimseyip ona uymaktır. yani ortak politik bir otoriteye saygı göstermektir. üçüncüsü; ise bir kültüre ya da yaşam biçimine sahip olmaktır.
sınıflardan oluşan sosyal olgu.
Toplum, ilk bakışta topu olan bir sevgiliye sesleniş gibi duruyor. Ama biraz işin içine girince bu kadar masum olmadığı anlaşılıyor.Bunlar bir grup insan. Birarada yaşayıp belirli değerler üretiyorlar.
Bu değerler genelde kağıt üzerinde güzel ama pratikte çok sakat. Abudik gubudik pek çok yasak ve kısıtlama, hayat karartıcı aktiviteler, şiddet..

Belki biz başka toplum görmediğimizden böyle düşünüyoruzdur, olayın aslı böyle değildir. Hemen gaza gelmemekte fayda var. Gerçi filmlerden ufak tefek izliyoruz başka toplumları. Oralarda da durum sakat.
Yani insanlar genel olarak biraraya geldiklerinde ortaya çok saçma bir sonuç çıkıyor ama alternatifi olan bir şey değil. Yanlız yaşamak var o da zor bir şey.

Toplumun en zor yanlarından biri toplandığın anda toplum olman. Çok kolay oluşuyor. Toplu olduğun anda toplum oluyorsun. Bu da zor bir durum. Hoşgörü lazım.
çelişkiler bütünü.
' güzele bakmak sevaptır ' der, aynı zamanda güzele bakanı abaza olarak nitelendirir.
özgür düşünceye sırtını döner, aynı zamanda herkesin düşüncesini savunabileceğini iddia eder.
geleneklerine bağlıdır, aynı zamanda gelenekleri yeni ve yabancıya göre biçimden biçime sokar.
özgürlüğü dilediğince tatmak, seçimleriyle hayatını şekillendirmek isteyen insan toplumun gözünde yabancı hayranına dönüşür.
insanı çelişkiye sürükler, belli bir topluluğa bağlı olmadan yaşanmaz ancak sürekli aynı şeyi tekrar edenin yanında oturmak da sıkıcıdır.
daha çok sabahları otobüste giderken aklıma gözlem yapmayı getiren olgu. kendine has ihtiyaçları, amaçları, davranış biçimleri olan, çevresinin farkına daha çok görme, duyma ve dokunma (hareket) duyularıyla varan insanlar. hepsi de öleceklerini biliyor, hepsi de uzun yaşamayı umuyor. otobüse bindikten sonra okula gidecekleri yere gidene kadar ayakta durmak için, oturmak için, ilerlemek, inmek, konuşmak için manevralar yapıyor, bir yerlere tutunuyor. bellekleri olduğundan, birisi garip davransa ya onu aşağılarlar, ya yardım etmeye çalışırlar, ya da, belki de, kullanmaya çalışırlar. kendilerinin farkında olmak zorundalar, başkalarının da farkında olmak zorundalar.
haydar dümen in köşe yazılarını okuyor, izdivaç programlarını seyrediyorum, hükümeti eleştiriyor, avrupa birliğini istemiyorum, sigara izmaritini yere atıyor ve aynı zamanda kahvehane de okeye dönerken belediye başkanını eleştiriyorum, on milyon işsiz ve yirmi milyon işsizin ekeceği boş arazierin olduğu bir yerden sizlere sesleniyorum.
aynı yaşam şeklini paylaşan, aralarında rahatca iletişim kurabilen insanların oluşturduğu teşkilatlanma.

(bkz: ortam)
belli bir amaç ya da amaçlar için bir araya gelmiş bir grup insan olarak tanımlandığını okudum. şimdi ben belli bir amaç için mi bir araya geldim o kadar insanla? güvenlik, fiziksel ihtiyaçlar, sosyal ihtiyaçlar. ulan, burada da sosyal ihtiyaç dedim.
insanın biyolojik bağının ürünüdür.
insan üç bağla varlığa zincirlidir.
biyolojik bağı, kendi türünü de kapsayan canlılara bağımlılığı.
fizyolojik bağı, dünyaya bağımlılığı
atomik bağı, evrene bağımlılığı.
biyolojik olarak zincirlendiği canlı hayat içindeki esaretinde, insan birbirine o kadar bağımlı hale gelmiştir ki aile, devlet ve toplum kavramlarının içini doldurmak zorunda kalmıştır.
bireyleri birbirine bağlayan, karşılıklı etkileşim halinde olan insanların oluşturduğu sistem.

giddens'ın tanımıyla toplum: bir kurumlaşmış davranış biçimleri bütünü ya da sistemidir.kurumlaşmış davranış biçimleriyle; uzun zaman ve mekan dilimleri içinde durmadan tekrarlanan, sosyal olarak üretilen davranış ve inanç biçimleri kastedilmektedir.
delikanlı olsaydı adı toplum olmazdı.
mevcut düzenin sınıfsal çarkı.

toplum yoktur, birey vardır. toplum olmadan birey var olabilir, fakat birey var olmadan toplumun var olması imkansızdır.
bu olgu içerisinde gerçekleştirilen akımlar sayesinde fena bir hale gelmeye yatkındır hep. toplum hep birşeylere ayak uydurmak zorundadır.nereye çeksen oraya gelir.
hammaddesi insan olan heterojen yapı.
Çocukları okutmak önemli değildir. Okumak isteyen çocuk okur.Okumayı öğrenmek isteyen çocuk okumayı öğrenir. Öğretilmesi asıl önemli olan şey, çocukların okuduklarını sorgulamasıdır. Çocuklara her şeyi sorgulamaları gerektiği öğretilmeli.
Okudukları her şeyi, duydukları her şeyi sorgulamaları. Çocuklara otoriteyi sorgulamaları gerektiği öğretilmeli. Ebeveynler çocuklarına otoriteyi sorgulamayı asla öğretmezler, çünkü ebeveynlerin kendileri zaten otorite figürleridir.
Ev içinde kendi zırvalarının kuyusunu kazmak istemezler.Böylece aileler çocukları, çocuklar aileleri boğar, herkes birbirini boğar ve bütün nesiller sik kafalı yetişir.
Ve günümüzdeki toplumu oluştururlar.
Sürekli elinde bir topla gezen birine söylenen sevgi sözcüğü.
Devleti oluşturan ana öğedir, eğer gerektiği gibi şuur kazandırılırsa insanlığa faydalı olur. Fakat günümüzde toplumu saran ' ekonomi kaygısı ' insanların düşünmesine ve analiz yapmasına fırsat vermiyor. Bu da dolaylı yoldan toplumu bilgisizliğe ve şuursuzluğa itiyor.

Mesela orta halli bir toplum ferdi , evin kirasından , çocukların bakımından , aidattan vb şeylerden dolayı herhangi bir dünya görüşü üzerine kapsamlı bir şekilde düşünme fırsatı bulamıyor. Tabii olarak bu da ferdi yönlendirmelere açık bırakıyor. Mesela televizyonda çıkan hükümet lehine bir reklamı görünce fikirleri mevcut siyasi odağa doğru kayabiliyor. Neticede bu şekilde fikir benimseyen bir toplumun da sağlıklı bir şekilde oy kullanması , devlet üzerinde söz söylemesi pek hayırlı olmuyor. Dolaylı veya dolaysız yoldan kalıcı devlet menfaatleri zarar görebiliyor.
bireyi yönlendirmekten daha kolay yönlendirilebilen insan yığını.
Kafasız, Nereye çekersen oraya giden, yönlendirilmeye, yönetilmeye muhtaç sorunlu topluluk.
j.p. sartre bir oyununda "There is no need for torture: Hell is other people" (işkenceye gerek yok: cehennem başkaları) yakıştırmasını yapmıştır toplum için ve bu ifadesinde oldukça haklıdır.

toplum, genellikle, kendisi gibi olmayanı sindirebilecek yetiye sahip değildir. özellikle, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde.

bizim toplumumuzda da kendinden olmayana yaptırım uygulama eğilimi bir hayli güçlü. burada toplum, bireylerin kendi kararlarını vermekte özgür olduklarını ve özgür olmaları gerektiğini kavrayabilmiş durumda değiller. belki birkaç şehirde kısmen kavrayabilmiş bir popülasyon var ama ülke geneli maalesef bu durumdan bir hayli uzak.

özet olarak toplum, benimsedikleri kalıplar -genellikle- benimsenmeye değer olmayan bir insan topluluğunu ifade ediyor.

ayrıca bakınız:
http://www.sanatlog.com/s...-atay-beyaz-mantolu-adam/
kökü top olan kelime.
insanı hem tutsak edip hem özgürleştiren, onunla yaşanılması zorunlu olan organizma. Toplum olmadan insan bir hiçtir, insan ise duygularıyla hareket edemez belli kurallara uymak zorundadır, sahip olduğumuz her şeyi o bize vermiştir, üretilen her şey toplum ürünüdür. Toplumun insanı için her şey tarihseldir ve birikimli olarak ilerler her bir birey ona katkı sağlar, toplumdan kaçamazsınız çünkü sizi toplum yaratmıştır.
Güneşten 55 milyon kat daha büyük bir karadelik bulunmuş haberini aldıktan sonra toplu toplu taşıta binmenin vermiş olduğu çılgın duygu saçmalığının sağlayıcısıyız hepimiz. Kırmızı ışıkta beklemmeler, yeşil de sevinmeler..

Birde kaldırımlarda küçük doğa karelerine sığdırdığımız yaş ağaçlarımız var. Güzel güzel şekillendirdiğimiz kaldırım taşlarımızın arasında bir yerlerde.
(bkz: kafesin biri bir kus aramaya cikti).
ikiye ayrılandır...

evet siyasiler tarafından ikiye ayrılmıştır bu kavram. her zamansağ görüşlüyle sol görüşlülerin birleşmesini düşünmüştüm sanırım artık o günlere geldik. ortak düşmana birlikte hareket...