Batması tamamen ihmal olan gemi. Namı değer; "tanrının bile batıramayacağı gemi"
gemi ile ilgili ufak bilgiler vermek gerekirse zamanın en teknolojik gemisiydi, yapımında 11.300 kişi çalışmıştır. 31 mart 1909'da yapımına başlanmış, Yapımı iki sene sürmüş yani 2 nisan 1911'de tamamlanmış ve 10 nisan 1912'de denize indirilmiştir. Ağırlığı 52 ton, uzunluğu ve genişliği ise 269 metreye 28 metreydi. 44km hıza ulaşabiliyordu. Gemide 4 tane baca bulunuyordu ancak 1 tane baca sadece görünüş amaçlıydı.
Geminin içerisi oldukça lükstü. içerisinde, yüzme havuzu, spor salonu, türk hamamı, hem birinci sınıf hem de ikinci sınıfta kütüphane ve tenis kortu sunulmaktaydı.
Geminin kaptanı john smit'ti 17 tane gemiye kaptanlık yapmış sonunda rms titanic'e kaptan olarak atanmıştır. Bazı kaynaklara göre gemiyle battığı söylenmiştir. Yine bazı kaynaklara göre karaya çıktıktan sonra kafasına sıkıp intihar ettiği söylenmiştir.
Geminin batışına gelecek olursak; 14 nisan 1912'de gözcü frederic fleet geminin ön tarafında seçilemeyen bir buz dağı fark etti. Fleet geminin çanını 3 kez çaldı ve köprüye telefon etti. Telefona altıncı subay james paul moody cevap verdi ve şöyle bir diyalog yaşandı.
+orda biri var mı?
-evet ne gördün?
+tam önümüzde buz dağı var!
-teşekkür ederim.
Bu konuşmadan sonra moody 1. Subay william McMaster murdoch'u uyardı. Murdoch "tam sancak tarafı" emrini verdi. Bu sayede gemi dönecekti ve muhtemel çarpışmadan kurtulacaktı.
Çarpışma anı fleet, buz dağını gördükten 37 saniye sonra gerçekleşmiştir. Geminin sağ tarafı yırtılmış, omurgada bükülmeler olmuş, suyun altında kalan perçinler atmış ve bu sayede 5 kompartıman suya doğru açılmış ve denizin altında kalmıştır. Çarpmanın tüm etkisi ortalama 10 saniyede tamamlanmıştır. Çarpışmadan sonra bütün kompartımanlar 4.3 metre civarında su ile doldu. Geminin birinci dere subayları inceleme yaptılar. Titanic batacaktı!
Saat gece yarısına vurmadan 3. Kısım sularla dolmuştu. Çarpışmadan 25 dakika sonra kaptan smith cankurtaran filikalarının örtülerinin açılmasını emretti. Beş dakika sonra yerlerinden çıkarılmasını ve saat 00.25 filikaların, kadınlar ve çocuklar ile doldurulup denize indirilmesi emretti. Öncelik kadınlar ve çocuklardı!
Saat 00.45: ilk filika denize indirildi.
Saat 00.50: Dördüncü subay joseph boxhall ilk beyaz yardım fişeğini ateşledi.
Saat 00.55: Altı numaralı filikada 28 kişi iskele tarafına indirildi. Titanic yolcuları mürettebat ile 2.228 kişi olmasına rağmen gemide 1.178 kişiye yetecek kadar filika vardı.
Saat 1.15: Felaketin geri dönülmez noktası! Geminin ön tarafında bulunan çapa boşlukları suyun altına kaldı. Deniz suyu okyanusun çapa boşluklarından sürekli güç kazanıyordu.
Saat 01.25: 11 nolu filika denize indirildi.
Saat 01.35: Filika 15 ve 16 gemiyi terk etti.
Saat 01.45: Filika 2 gemiden ayrıldı. Geminin üst güvertesi ve ileri güvertesi su altındaydı.
Telsiz operatörleri Jack Philipse ve Harold Syndney Bride tehlike sinyali göndermek ile meşgul idi, mesaj CQD-MGY idi, bunun anlamı batıyorum acil yardıma ihtiyacım var şeklinde idi. Bu çağrıya birçok gemiden cevap geldi, bu gemiler Mount Temple, Frankfurt, ve Titanic'in kardeş gemisi, Olympic idi, ama hiçbiri yetişmek için yeteri kadar yakın değildi.
Yardım için gelecek olan gemilerin zamanında varması imkansızdı. Olympic ortalama 930 km uzaklıktaydı. En yakın cevap veren gemi Cunard Line'dan RMS Carpathia idi, aşağı yukarı 107 km uzaklıktaydı ve ortalama geliş süresi 4 saatti, ancak Titanic için çok geçti.
Saat 02.00: Dondurucu okyanus suyu ileri bot güvertesine ulaşıyor.
Saat 02.05: Okyanus suyu trabzanlara ulaştı hemen hemen bütün filikalar indirildi. D filikası 44 kişi ile ayrılan son filika oldu.
Okyanus suyu ilerledikçe titanic'in bronz pervaneleri su yüzüne çıktı.
Saat 02.20: Titanic karanlık sular altına gömüldü.
Geminin batma sebebi, donanım olarak zamanın en iyi teknolojilerini kullansa da, geminin darbe alması ortadan ikiye bölünmesine neden olmuştur. Bu durum kullanılan metal ve perçinlerin sert, kırılgan malzemelerden yapılmış olmasından kaynaklanmıştır.
Bugün tekrardan izlediğim harika film. bazı hatalar olsa da 30. izleyişimde farkediyorum. O duyguyu o kadar iyi veriyor ki teknik detayları göremiyorsunuz.
Bu bayık filmin hastalarına aaa uuuu diyebilecekleri önemsiz bir detay:
Filmde Rose'un resmini çizen eller, Caprio'nun değil, yönetmen James Cameron'un elleridir. Cameron solak olmasına rağmen yapım sonrası işlemlerde simetrik ayna görüntüsünü kullanarak Caprio gibi sağlak gözükmüştür. Caprio, "Titanic'teki bütün yolcular kurtulacak yeter ki düzgün bir Rose çiz" deseler bile çizemeyecek kadar resim yeteneği fukarasıdır.
Bu geminin ilginc bir ismi var: "titan"ic. isme bakinca yunan mitolojisinden. Masonlar cok severler kadim dunyadaki isimleri. Dusundugumuzde gemi batti mi batirildi mi, orasi mechul ama isimden iskillendim.
Her film gibi birtakım küçük gaf ve hatalar içeren film. Birkaç tanesi için:
Filmde kullanılan filtreli sigaraların üretimine ancak 1940'larda başlanıyor; öncesinde filtreli sigara yok.
Telsiz odası ile egzersiz odasının duvarlarında bulunan haritalara dikkatlice bakın; ülkelerin bugünkü sınırlarıyla gösterildikleri haritalar olduklarını göreceksiniz.
Kaptan Smith'e yakından bakarsanız kontakt lenslerini görebilirsiniz.
"I'm the king of the world" (Dünyanın kralıyım) bölümünde ( Jack ile Fabrizio geminin pruvasında iken) yunuslar görüyoruz. Ama bu yunuslar Pasifik okyanusuna özgü kenarları beyaz şeritli yunuslar. Halbuki Titanic Atlas okyanusunda seyahat ediyordu.
Titanic Southampton'da havuzdayken, havuz ile Titanic arasından çöl görünüyor (artık nerede çektilerse).
Rose ile Jack, geminin alt güvertelerini basan sudan kaçmak için çırpınırken suların berrak, tertemiz olduğunu görebilirsiniz. Halbuki okyanus suyu çamurlu ve bulanıktır.
sevgi pıtırcığı kızlar için ideal filmdir... geçen bir erkek elamanla konuşuyorduk abi bu titanic filmi acayip ağlatıyor beni her izlediğimde dedi çocukla arkadaşlığı kestim o derece... gay may çıkar neme lazım... gitme jack !
Film 19 Aralık 1997 tarihinde sinemalara girmesinin ardından ticari ve eleştirel alanda başarı elde etti. On iki dalda Akademi Ödülü'ne aday gösterildi ve En iyi Film ile En iyi Yönetmen dalları da dahil olmak üzere on bir dalda kazandı. Dünya çapında iki milyar doların üzerinde gişe hasılatı yapan film, bir milyar doları geçen ilk filmdi ve 2009 yılında yine Cameron'ın bir filmi olan Avatar tarafından geçilene kadar olaan on iki yıl boyunca gişe hasılatı rekorunu elinde bulundurdu.
