andy'nin hicbir seye sahip olmadiklarini zanneden mahkumlara mudurun odasina kuraldisi bir sekilde girip hoparlorden muzik dinletmesi ve bunun ugrunda hucre cezasini goze almasi, mahkumlarin buyulenmiscesine, vecd icinde muzigi dinlemeleri ve hucreden ciktiktan sonra andy'nin arkadaslarina "muzik icinizdedir, kimse sizden alamaz onu" demesi gibi muhtesem olaylari icinde barindiran dizi.
hapishane gibi boktan bir yerde, yaşam hakları neredeyse tamamen ellerinden alınmış, pislik bir yaşam sürmeye çalışan mahkumların hikayesinin ötesinde bir şey. umut. o kalın duvarların arkasında umut var. bir erkek tarafından tecavüze de uğrasan, eğitimine gönül verdiğin genç senin için iyi birşeyler yapmaya çabaladı diye öldürülse, pislik müdürün pislik paralarını aklamak zorunda kalsan, karşı koyduğunda hücreye tıkılsan bir kaç ay, umut yine de var. her yerde var o pislik insanlardan. umut da her yerde olmalı ki hiç değilse durum eşitlenebilsin.
tarafımca onlarca kez izlenmiş, artık diyalogları ezberlenmiş, meğer insan esarete de alışabiliyomuş dedirten film. ya yaşamakla uğraşıcaksın, ya ölmekle...
film yanlış anlamalar sonucu hapse giren bir adamı anlatır.aslında andy de suçlu olup olmadığının farkında değildir taki şans eseri kendinin suçlu olmadığı kanısına varıncaya kadar. morgan freeman red karakteriyle hayattan fazla beklentisi kalmamış sıradan bir insan prototipini candırırken hapisten çıktığında andy i dinlemeye karar verir.
(bkz: brooks was here)
forrest gump ile kapışmış ve ödül düzeyinde yenilmiş filmdir.
andy gramafondan italyanca bir şarkı çalar ve mikrofonu kullanarak hapishanedeki herkesin bu şarkıyı dinlemesini sağlar. ardından red bu repliği geçer.
o gün o iki italyan bayanın ne söylediklerine dair hiçbir fikrim yoktu. gerçek şu ki bilmekte istemiyorum. bazı şeyler söylenmeden güzeldir. çok güzel bir şey hakkında düşünmeyi seviyordum. kelimelerle ifade edilemeyen ve bu yüzden kalbinizi acıtan. size söylüyorum, o sesler kimsenin rüyasında bile cesaret edemeyeceği kadar yükseklere ve uzaklara gidiyordu. sanki güzel bir kuşun sıkıcı kafeslerimize kanat çırpması gibi. ve o duvarları eritmesi gibi. ve özet olarak shawshank'daki her adam kendini özgür hissetmişti.
http://www.imdb.com da ilk sırada yer alan ve tam 405,073 kere oylanan 10 üzerinden 9.1 almış 1994 yapımı izlenesi bir filmdir. morgan freeman abimiz yine oyunculuğunu konuşturmuştur. tim robbins in oyunculuğununda hakkını yememek lazım tabi. izlenesi izletilesi filmlerdendir.
--spoiler--
-Müzik burdaydı yani içimde. Müziğin güzelliği budur onu sizden alamazlar. Hiç müzik için böyle şeyler hissetmemişmiydiniz? Unutmamak için ona ihtiyacınız var unutmamak için..
-sen neden söz ediyorsun?
-Umut..
--spoiler--
oscar denilen şeyin bu filme verilmediğini her düşündüğümde (7 dalda aday olup-0 oscar), ''ulan bu filme de oscar vermeyeceksiniz, siz alın o oscarları ...'' dediğim filmdir.
dünyanın en iyi filmlerinden birisidir. 18 milyon dolar a mal olmuştur. küçük bir mantık hatası olan ama filmin mükemmelliğine gölge düşürmeyen dediğim gibi mükemmel bir film..
film konusu ve verdiği mesajıyla etkilemiştir. Akılda kalan bir sahne vardır ki sürekli tekrar edilir.
hapishane kızları andry e tecavüz edeceği sırada çamaşır görevlisini çıkartırken söylenmiştir.
-i said fuck ooooffff
Tüylerim diken diken olduydu o sahnede, o kadar etkilendim ki filmi bırakıp odamdan çıkıp gidecektim.
türkiye'de büyük ölçekli işletmeler için mevcut yasaya göre belli sayıda eski mahkum çalıştırma zorunluluğu vardır. çalışma fırsatı bulanlar yakından bilir; bu adamlar harbi insanlardır, en harbi insanlar. adam gibi adamlar. aynı iş yerini paylaştığım bu insanlar bana sıradan herhangi bir insanın öğretemeyeceği çok şey öğrettiler, "fark etmemi" sağladılar. herkesin hata yapma hakkı olduğunu ve ne olursa olsun herşeyin telafisi olduğunu. adam satmamayı, arkadan konuşmamayı, işine sahip çıkmayı, ama özellikle yaptığın işe sahip çıkmayı ve en iyi şekilde yapmayı. harbi insanlar dedim, iyi düşünün bunun üstüne, bizim gibi çakma adamlar değil.
filmin başarısı, konusu ve vermek istediği mesaj bir yana, bu doğallığı yansıtmasından kaynaklanıyor bence; tamamen oyunculuk üstüne konuşuyorum, mükemmel oyunculuk üstüne.
--spoiler--
filmde can alıcı iki sahne var. birincisi hemen filmin başında red'in şartlı tahliye komisyonunun karşısına çıktığı ilk sahne. odaya girdikten odadan çıkasıya kadar geçen sürede morgan freeman'ın muhteşem oyunculuğuna dikkat edin. ikincisi ise kanımca filmin vermek istediği mesajın tüm açıklığıyla göz önüne serildiği an; brooks'u hapisten çıktıktan hemen sonra otobüs'le şehire dönerken gösteren sahne. yüzündeki ifade ve sımsıkı tutunduğu koltuk demiri. hapiste 50 yılını geçirdikten sonra tahliye olan ve ilk kez otobüse binen biri ancak böyle canlandırılabilirdi. saygıyla eğiliyorum.
--spoiler--