Red karakteri orijinal hikayede irlandalı ve doğal olarak beyaz bir adamdır. Fakat Frank Darabont bu rolü Morgan Freeman a vermiştir. Filmde de hoş bir espriyle bu durumla dalga geçilir.
--spoiler--
Andy: Red. Neden sana böyle diyorlar.
Red: Belki irlandalı olduğum içindir.
--spoiler--
-red: çocuklar sık sık ondan bahsediyorlardı, bana sorarsanız andy bunu fazlasıyla haketmişti. evet ama bazen hüzünlendiğim de oluyordu; andy'nin gitmesini düşündüğümde yani... ama kendimi 'bazı kuşların serbest kalması gerekir' diye avutuyordum, andy de onlardan biriydi. o kuş, uçup gittiği zaman onun adına sevinirsiniz tabi ama bir süre sonra onun gerçekten gittiğini anlayınca içinizde tuhaf bir burukluk ve boşluk olur...galiba dostumu çok özlüyordum...
red: çok içine kapanıktı. ne yürüyüşü ne de konuşması burdakilere benziyordu. onda sanki,hiç tasası olmayan parkta yürüyüşe çıkmış birinin havası vardı... üzerinde sanki onu bu pis yerden koruyan görünmez bir kalkanı vardı. evet sanırım bunu söylememin bir sakıncası yoktur; andy'i baştan sevmiştim...
izlediğim filmler arasında 3 idiots ile beraber en iyisi idi diyebilirim.çok etkileyici ve muhteşem bir zeka ürünüydü.kesinlikle izlenmelidir.şu anda imdb listesine göre 9.2 ile en iyi filmdir.
elinde umuttan başka bir şeyi kalmayan bir insanın azimle körüklenmesiyle umudu dolayısındaki hayali ve amacına ulaşabileceğine kanıt unsurudur bu film ya da hapishane.
görebildiğim kadarıyla Morgan Freeman in performansındaki zirve bu filme denk gelmiş.
anlatıcı durumundaki ses tonu ve vurguları,yüz mimiklerindeki yılmış ama tam da yaşamdan ümidini kesmemiş adam figürleriyle tüm filmi sırtlamış.
biraz da fantastik olduğunu düşünüyorum bırak mapusu nezarethane bile kıyaslanamayacak kadat it kopuk barındırır öyle mahkum arkadaşlar ve sosyal sorumluluk zımbırtısı ile kurulan kütüphane sahneler filan çok uçuk geliyor. normalde kodeste genelde bolca mecmua belki günlük gazete olur.