bugün

cnbc-e'de reklamları dönen ve yakın zamanda yayınlamaya başlayacağı, heyecanla beklediğimiz dizi..

http://www.22dakika.org/y...e-pacific-in-fotograflari
tom hanks ve steven spielberg'in band of brothers'tan sonra prodüktör olarak tekrar bir araya geldikleri yeni dizi projesi.200 milyon dolarlık bütçesiyle tüm zamanların en büyük prodüksiyonlu tv dizisi olup HBO tarafından 14 mart 2010 tarinde yayınlayacağı 10 bölumluk mini dizidir.Ükemizde Cnbce tarafından nisan ayından itibaren yayınlanacaktır.*
http://www.youtube.com/watch?v=e99B80crU3E
kendisi belirli ortamlara düşmüştür.en kısa zamanda izleyip değerlendirilmeli bu çok dehşet gözüken mini-dizi.bir de savaş sahneleri sanırım efsane olacak yine..
band of brothers'ın pasifiklerde geçeni. izlemeden olmaz.
2. Dünya Savaş'ında Pasifik'te 3 Amerikalı askerin başından geçen olayları anlatan 10 bölümlük bir minidizi.
yine 10 bölüm yine tom hanks yine steven spielberg yine savaş...
söze dekupaj bilgisinden başlamak istiyorum; oha oha oha! sinema okuyan öğrencinin birine sorsak çıkarır mı hemen; peh!
ya o değil de gençler, diziye başlarken içimde bir korku vardı o da daha önce yapılan band of brothers'ın süksesinden yararlanılmasıydı. yani, nostalji tüccarlığı.
açıkçası o korku, dizinin 2. bölümüne geçmiş olmama rağmen devam ediyor. üstelik ilk bölümü hakkında duyduklarınızdan okuduklarınızdan oluşan beklentileri karşılamamakla beraber kısa bir savaş sahnesi ya da Saving Private Ryan'ı izlemememiş veyahut bu ekoldeki savaş filmlerini izlememiş biriyseniz ilk bölümü hakkında yapacağınız yorum, "biraz sıktı ama savaş sahneleri güzeldi" olacak. bu iyi mi peki? bence değil. ama yine de herkesin kendine göre bir görüşü vardır ve salt insanlığı buna saygı duyma sebebidir.

bir şey daha söyleyeyim, ilk iki bölüm itibariyle en dizilerden değil ama ilkine çok benzer özelliklere sahip. bu yüzden sanki ellerinde fazla senaryo vardı; bari göbek yapmayalım da film yapalım dediler de bu dizileri çekmişler gibi geliyor bana.
Amma bu kadar eleştirmemin yanında şunu eklemeden olmaz, türk televizyonlarında türk yapımcılar yönetmenler bu kötünün iyisi dediğimiz serinin 10'da 1'ini çekemez.
fragmanını ilk izlediğim zaman sonunda 'sinemalarda' yazmasını bekliyordum çünkü adeta bir sinema filmi havası vardı.
netten okuduğum kadarıyla bu diziye harcanan para ile 100 kusur film çekilebiliyomuş, ayrıca o kadar uzun sürmeyecekmiş 10 bölüm diye okudum ben. ilgi çekici, merakla bekliyoruz.
sadece steven spielberg ve tom hanks isminin geçmesinden dolayı bile izlenmesini gerektiğini düşündüğüm dizidir. sonuçda ikisininde yaptıkları işler ortada birde harcanan parayı duyunca kötü olmasının imkansıza yakın olduğunu düşündürüyor. *
daha önce battlefield 1942'de oynadığım iwo jima, guadalcanal gibi pasifik adalarında geçen bölümlerin filmimsi dizi versiyonu. yapımcıları arasında tom hanks ve steven spielberg, dizi müziklerinin sahibi hans zimmer olunca ve de cnbc-e'de dönen etkileyici bir reklamı gördükten sonra izlemeden edemezdim. ki izledikten sonra da "izlemeden edilmeyecek diziler" listesinde yer alacağına kanaat getirdim.

dizi bir anlamda abd'nin -şanlı- tarihini önümüze sunup bir nevi kendilerinin neden şu an dünyayı yönetmekte olduklarını anlatıyor olsa da ikinci dünya savaşı'yla ilgili ufkumuzu açmamıza yardımcı olacak bir yapım.
uzun zamandır izleyecek dizi arayan bulamayan kendini avutan bünyeler için yüksek tesirli ilaç.
ister istemez band of brothersla karsılastırılacak dizi.
ilk bölümü oldukca iyi olmasına karsın asıl tadını ikinci bölümde yakalamıştır.
üçüncü bölümüyle bir dizi en fazla ne kadar sıkıcı olabilir sorusuna cevap vermiştir.
dizinin üçüncü bölümü melbourne'de türkleri yine barbar olarak göstermekten kaçınmayan bir amerikan yapımıdır. "2. dünya savaşı'na katılmadık bile; amerika, japonya, pasifik, avustralya derken türkiye ne alaka?" şeklinde düşünüp diziyi izlemeyenler için spoiler olabilir anlatacaklarım.

--spoiler--
abd denizcileri* gualdanacal'da fena çarpışıp başarılı oluyorlar. ancak ordu çok yıprandığı için avustralya'nın melbourne şehrine götürülüyor. askerlerin tekrar pasifik'te savaşabilmeleri için biraz kendine gelmesi sağlanıyor.

bob adında bir amerikan askeri stella adında bir kıza yazıyor melbourne'de bir gece. kız da adresini verip ertesi ayık olarak evime gel diyor. denizci bob gidiyor kızın evine, kızın ana-babası da evdeler. yemek hazırlamışlar. stella'dan anlamış olabiliriz ki aile bir yunan ailesi. işte olay burada başlıyor. bizim denizci bob, kızın annesine "yunanistan'dan neden buraya geldiniz?" şeklinde bir soru yöneltiyor. yunan anne de smyrna'dan* geldik diye yanıtlıyor. denizci bob "orayı türkler almamış mıydı?" diye soruyor. yunanlı anne üzgün bir ifadeyle türklerin 1922 yılında izmir'i yakıp yıkıp türklerin elinden aldıklarını, kendileri şanslı olup denize atladıktan sonra bir gemiye yüzebildiklerini söylüyor. ancak evini barkını türklere kaptırdığı için(!) atina'da kalamayıp ta melbourne'lere göç ettiklerini anlatıyor.
--spoiler--

biz o kadar "mustafa kemal atatürk önderliğinde kurtuluş savaşı verdik, düşmanı yurttan attık" diye tarihimizle övüne duralım; adamlar kendimize ait olan izmir'i yunan işgalinden kurtarmamızı bile barbarlık olarak gösteriyor. ki bu diziyi dünyada kaç milyon kişi izliyor düşünün. biz avrupalarda, amerikalarda türkiye reklamları, türkiye tanıtımları yapmak için paralar saçalım; dizide geçen tek bir diyalogla, tek bir sahneyle adamlar tüm imajımızı zedeleyebiliyor.
24'ün ilk sezonunda chase edmundsu canlandıran james badge dalein robert leckie`yi canlandırdığı dizi.
robert leckie`nin anılarında olmayan tamamen hayal ürünü yunan aile ve türklerle ilgili bölüm gerçekten sinir bozucuydu.
olayı dramatize etmek icin hayali bir aşk uydurdunuz tamam da nerden nereye. neden yunan, neden türk gerçekten merak icindeyim.
hali hazırda devam eden bir dünya savaşı varken başka birisi olamaz mıydı mesela. fransız olsaydı da almanlardan kacsalardı mesela.
o kadar tarih araştır. dizi yap. sonra izmir'i türkler aldı degil mi de. tamam aldık da geri aldık.
bu arada james badge dale bana göre vasat bir oyunculuk sergilemekle beraber heath ledgeri andırmaktadır zaman zaman.
dizinin üçüncü bölümünde türklerin izmiri yunanlılardan kurtarması barbarlık olarak gösterilirken, yunanlıların da ayrıca ne kadar misafirperver olduğu göstermiştirilmiş. zira bir yunan evine misafir olarak gidildiğinde evin kızı odanıza teşrif ederek fantezilerininzi gerçekleştirmenize yardımcı olabiliyor.

edit: anlatılan izmir'den bir kesit (#1633321)
http://www.hurriyet.com.t...unya/14277843.asp?gid=373
türk ün türk ten başka dostu yoktur tezine bir kez daha gönülden inanmamı sağlayan 2. dunya savaşi dizisi.
türkiye milyonlarca dolar harcasın, bi taraflarını yırtsın, imajını düzeltmek için.. elin adamı çıksın aslı astarı olmayan filmlerle, dizilerle bi çuval inciri b.k etsin. hayır, hiç kimse mi sormuyor bunlara yunan askerlerinin üç yıl boyunca izmirde ne işi varmış. çeşmeye tatile gelmişler de bizimkiler mi olayı anlayamamış. oldu olacak güllerle, kırmızı halılarla uğurlasalardı. hiç olmadı, ayıp etmişler bizim atalarımızda..
bu türklerin izmiri işgali* olayından sonra yaptığım kücük bir arastırmayla ,the pasific adlı dizinin yazarlarından biri olan George Pelecanos un yunan asıllı bir amerikalı oldugu sonucuna vardım. vikipedinde kendisi icin Greek-American deniliyordu.belli ki ,tam olarak emin değilim tabiki, bu pelecanos kişisinin bu işte parmagı var gibin.

ahanda linki,

http://en.wikipedia.org/wiki/George_Pelecanos

küfür felan edecekseniz bu da kendi sitesi,*
http://www.hachettebookgr...features/georgepelecanos/

yani göreceğiniz üzere yunanlıların ve rumların , her ne kadar fazla belli etmeseler de , izmir ve istanbul aşkı sürekli iclerinde patlıyor.bazen bu fazla basınctan, the pasificde oldugu gibi, buldugu bir delikten gün yüzüne cıkabiliyor.
izmir'i türkler'in yaktığını, yunanın elinden aldığımızı bize öğretmiştir bu dizi. tarihi yeniden yazmışlar helal olsun. gülsek mi ağlasak mı bilemedik. ama öğrenilen o ki bu senaryonun sebebi de yakında bir izmir soykırımı ortaya atmakmış. güya izmir'deki ermeni mahallelerini yakmışız. güya kurtuluş savaşı yapılmamış da mış mış da. her şey planlı giderken bizim hala hiçbir şey yapmıyor olmamız çok yazık. biz hala siyasi görüşümüze şeboist yazalım. ülke giderken arkasından çok bakıcaz bu gidişle.
harcanan paranın karşılığını veremeyen dizi serisi. kesinlikle bir band of brothers derinliğine sahip değil. her bölüm bir öncekine göre nasıl daha sıkıcı olabilirim mücadelesinde. zorlama diyaloglar, zorlama karakterler diziyi b sınıfına dahil ediyor. umarım yüzümü kara çıkarır hbo.
3. bölümünde kulağımızı çınlatan dizi. setine milyonlarca dolar harcayacağınıza, biraz tarihi araştırsaydınız.
Amerikan propagandasının tepeye vurduğu bir dizi olmuş, film ne kadar güzel görüntüler ve sahneler içersede makineli tüfeğin üzerine salak salak koşup ölen binlerce japon askeri sahnesi gerçekçiliğini gözümüzde sıfır a indirmiştir (en azından ilk 3 bölüm böyle), amerikalı askerlerde mankenler arasından seçilmiş heralde amerikalı adam yakışıklı olur imajını göstermek istemişler. dizinin yunan senaristleri türklerle ilgili bazı tarihi iddialarını araya ustalıkla sıkıştırmışlardır fakat bir yunan ailesinide yavşak yavşak sırıtan amerikalı abaza bi askerin, kızlarını evlerinde düdüklemesine ses çıkarmayan bir kültüre sahip olduğunu göstermeleriyle asıl hıyarlığı kendilerine yapmış olduklarını düşünüyorum. tabi bu olayın temelindeki fikir amerikalılar istediğini düdükler temasıdır. ilerki bölümlerde makineli tüfeğin üzerine salak salak koşan binlerce amerikalı askerin öldüğü görüntüleri görmedikçede dizi propagandanın ötesine geçmez benim için.
senaristlerin izmir hakkında saçmalamalarını göz ardı edersek, sinema tadında muhteşem bir dizidir. medal of honour ve saving private ryan'ı sevenler bu diziyi de sevecektir.
Beklentilerin aksine 4. bölüm itibarıyla vasatın üzerine pek çıkamamış,japon öldürme dizisi.