bugün

-insanların "eeee,neler yapıyorsun?"sorularına her defasın da "tez yazıyorum ya,ne yapayım" diye cevap vermekten bıkıp usanırsınız.
-kimselerin araştırmadığı orjinallikte olan kendi seçtiğiniz konu,kaynak bulmanıza büyük bir engeldir.(gösteriş budalası,seçsene sıradan bir konu)
-ya da hocaların verdiği konuya her gece lanetler okursunuz.
-onu yazarken ya çok şişmanlar,ya da eriyip kurursunuz.
-sosyal hayatı uzun zaman önce bırakmışsınızdır.
-insanlar size durmadan sitem eder.
-çok okumaktan göz rahatsızlıklarına yakalanma riskiniz yüksektir.
-sindirim ve boşaltım sorunları yaşayabilirsiniz.
-sigara içiyorsanız çok sigara içer,sigara içmiyorsanız da sigaraya başlarsınız(sigaraya meyilli bünye).
-o sıralarda hangi filmler vizyonda,hangi diziler revaşta,hangi sanatçı albüm çıkarmış takip edemezsiniz.
-4 yıllık okulda bile bu kadar çok eziyet çekmediğinizi düşünürsünüz.
-aileniz eriyen çocuklarını görerek,okuluna lanetler okur.
-sırf bir konu için aylarca araştırma yaptığınız için kendinizi "enayi" hissetme olasılığınız yüksektir.
-yazdıktan sonra bu sıkıcı araştırma eyleminden kurtulamayacağınızı,gergin bir şekilde hocaların değerlendirmesini bekleyeceğinizi,şansınız varsa başarılı olduğunuzu ve tezi sunmak zorunda olduğunuz gerçeğini de bilirsiniz ve hayat tez yazmaya başladığında durmuştur artık sizin için.
tüm bunlar=tezdir işte.
ismini duyunca bile insanın yaşama sevincini yarıya indiren hede.*
nasıl yazarım acaba diye aylarca düşünülen, bir türlü elin yazmaya varmadığı, sinir stres yapan, sivilce çıkaran, hocanın kapısının önünde nöbet tutmayı öğreten, her gün tamam bugün başlıyorum denilen ama bir türlü başlanılamayan ömür törpüsü.
inleten birşey miş. (bkz: ben bugün bunu gördüm)

kendime beceriksizliğim yüzünden kızıyorum lan dallama mey sözlüklerde öle volta atıp binlerce entry yazarsın teze gelince daha konu bile belirleyemezsin. benzemiyor olum öle işkembeden atmaya, dallandırıp budaklandırmaya. her işin bir tekniği, bir jargonu var bunda da böle alıntılara kaynaklara vs vs özen göstercen. birton ıvırı zıvırı. onu geçtim kaynak araştırmaları binlerce sayfa okuyup ordan bikaç satır alıntılamak. anam ağladı lan bir de bitirme tezi olsa neyse ölesine bi sunum için böbreklerimden taş düşürüyorum a.q.
Alejandro Amenabar'in yönettiği 1996 yapımlı güzel bir gerilim filmi.
iyi kurgulanmış süper bir gerilim filmi.. herkese tavsiye edilir..
ağızdan çıktıktan sonra, kelle isteği ile son bulan kelime.
(bkz: tez kellesi vurula)
yüksek lisansın sonundaki duvar. sis olduğu için uzaktan görülmüyor ve genellikle kafadan bindiriliyor kendisine. trafik polisi* de sanki bütün şartlar normalmiş gibi anormal bir ceza kesiyor ve artık sisteme inanmayan bir çark olarak fabrikadan çıktınızı alıyorsunuz.**
kim çıkardı şimdi bunu bir de bunun sunumu felan var,bıkkınlık artı yılgınlık.
ing. thesis
sigaraya kahve çaya abanma, bi başlayıp bi ay başka hiç bişey yapamama, bi bıraktığında iki ay el sürememe, sonra ulan yine neresinden başlıcam deme, gözlerin 5 numara artması, hocaya sürekli yalan söyleme, haftaya şunu yetiştiricem deyip yetiştirememe, kafada sunum tarihini sürekli birer ay ileriye erteleme, bitse de kurtulsam düşünceleri, önce proposal hazırlama derdi ve bitmeyen literatür taramaları, makalelerin yerden tavana ulaşması, anket toplama çabaları, sonrasında bitmek bilmeyen analizler, kütüphaneden istatistik kitapları alıp okuyamama, ona buna sorarak ilerlemeye çalışma, bi türlü bitirememe, eli gitmeme, kafayı yeme, depresyona girme, bi daha çıkamama. işte benim acıklı tez hikayem.
yüksek lisansta dandik bir konu seçin ki uzamasın öyle ben yok bilimadamıyım boktan şeyler yapmam diyorsanız görürüm sizi sürünürken. ulan zaten tez için malzeme parasını çok sonra alıyorsun göt gibi kalırsın.
önce beğenerek aldığın konunun daha sonra işkence haline gelmesini sağlayan daha çok var deyip başlanmayan ama sonrada insanı dehşete düşüren bitirme ödevi.
yazmak bir dert yazmamak bin dert olan, yazdıkça bitmeyen, kaynak buldukça eklenen, danışmana götürdükçe beğenilmeyen, bilimsel hiç bir değeri olmadığı halde sizden bilimsel bir yazı yazmanız beklenen, 4 yılı okuyup mezun olmak için tamamlamanız gereken olaydır.
önceden bir şekilde hocayla konuşup konunu ayarlamazsan listeler asıldığında mal gibi ortada kalabileceğin bitirme ödevi. * *
'tez yazılır geç verilir' espirisine malzeme olan kelimedir kendisi..
4sene zaten yeterince çile çekip alın bu da kapak olsun şeklinde önünüze sunulan insanların en güzel yıllarını yaşamaları gerekirken erken yaşlanmalarını sağlayan olay ödev bilimsel yazı.*
adı gibi tez bitmeyen, ancak tez çökerten hede.
bir de hocanın verdiği sıradan konuyu almayıp kendimi geliştireceğim diye en taşaklı konuyu alınca 2 kişi olmaya karşın altından kalkılamayan ödev. bitirme tezi derler bazen. ona daha çok katılıyorum. tez şekilde bitti ömrüm.
on dersi attan alsam da tek bu tez yazmaktan kurtarsınlar beni diye yalvartan, depresif öllü öğrenciler türeten sorumluluk.
adamın götünden kan alan ödevimsi. neden ödevimsi? ulen 4 yılda zaten ne öğrendiysen öğrenmişindir, tersi de geçerli.
alakasız konular vererek öğrencinin gömülü kafasını toprak altından çıkarıp, güzelce becerdikten sonra tekrar gömmenin nasıl bir mantıksal açıklaması olabilir ki?
hem bu kadar sınav, iş güç, aktivite arasında, araya bu ödevimsi sıkıştırılarak bilim adamı yaratma abesliği de nerden gelir yaa haci?
çabuğun eş anlamlısı.
sancılı süreç ,adını duyduğumda bile ürpermeme neden olan ,jüriden hemen onayın çıkmasını istediğim artık bitsin okumaktan baydım dediğim .. (bkz: Ne olur tez gel tez bit uğraştırma beni)
baş ağrısı + göz ağrısı + okuduğun şeylerden dolayı mide sancısı + fazla kahve ve çay + bolca tütün .... işte bunların bütününden oluşan bir süreçtir.bir sürü artısı var ama bir o kadar da eksilten bir şey.yeter bit artık denilesi şey.
en geç 24 saat içinde vermem gereken ama daha yazmaya bile başlamadığım hede.

gelen artılardan sonra zorunlu edit: verdiğim tez kabul edildi ve mezunum artık.
adamı öldüren, uğruna adam öldürtendir. görsel bir proje sunduğum halde,
soktuğum kağıtlarına 40 sayfa yazmam gerekiyormuş.
ulan(!) okulda 15 sayfalık tez var. bana kastı var bu hocaların.
duyuyorlarsa "el insaf piçler" diyorum onlara.