bilim adamı olmak için çalışan doc ile hayatı oradan oraya sürüklenen suzy'nin, sardalye sokağında kesişen hayatlarını anlatan john steinbeck romanı.
dünya savaşı sonrası salinas'a gelen doc, kendine ait batı biyoloji labaratuarında çalışmakta, suzy ise kente geldiğinde işsiz olduğundan fahişelik yapmaya başlar. iyi bir fahişe olamayacağı belli olan suzy daha sonra aralarında oluşan aşkla birlikte her şeyi bırakıp bir cafede çalışmaya başlar ve akabinde ayrıldığı evden sonra eski bir konserve fabrikasında bulunan bir devasa kazana yerleşir.
ve aşk farklı biçimde uzaktan uzağa devam eder.
sevilmesine rağmen iki defa reddedilen doc onunla uzaktan ilgilenmektedir. sonunda kolunu kıran arkadaşı sayesinde suzy doc için endişelenir. doc'un hayali olan la lojja şehrine gitmesi gerekir ancak kırılan kolu ile bu durum zorlaşır. suzy olayın hemen akabinde doc'un yanına gider ve onunla ilgilenir hayallerini gerçekleştirmesi için kendince çaba sarfeder.
doc: seni seviyorum suzy.
suzy, kapıdan çıkmak üzere iken doc'a bakar. heyecandan gözleri parlar ve: hey dostum kendine iyi bi kadın buldun der.
bir an önce gitmeleri gerektiğinden suzy iki saatliğine ayrılıp araba kullanmayı öğrenir ve geri gelir doc'un yanına. docu alıp sardalye sokağında tatlı perşembe günü yarım kalan aşk ile yeniden kavuşurlar.
ben 22-23 yasindayken birkac arkadas bir edebiyat sitesi kurmustuk internette.
ben steinbeck in bu kitabini kosemin adi olarak secmistim.
steinbeck i sanayi donemindeki isci sinifinin problemlerini anlattigi icin seviyordum bir idealist olarak.
tatli persembe de icinde cok ask olan bir kitabi:
-kendine iyi bir kadin bul bebek, seytan degil melek olsun;)
o zamanlar kendimi seytan saniyormusum sanirim. ıhih.