ezberleri bozacak sekilde tsk ya hesap sorup, statukonun kuyruğuna basıyorsa arkasında durulması gereken, ama tescillenmiş bir yalan haberin üzerine giderek yüzsüzlüğün ne boyutlara geldiğini gösteren, başyazarı vatanı memeye satan süper gazete..
geçenlerde bir arkadaşımla taraf'ın tsk ile ilgili yayınladığı görüntüleri konuşuyoruz.
kd: kızkaçıran damat.
ka: kızkaçıran damat'ın arkadaşı.
kd: taraf'ın yayınladığı görüntüler hakkında ne diyorsun?
ka: taraf'ın zaten amacı belli. adamların aylardır ilgilendikleri şey ergenekon ve orduydu.
kd: e peki aktütün'le ilgili görüntülerdeki koordinatları kontrol etmeden nasıl yayınlıyorlar?
ka: şanslarını deniyorlar abi. ya yedirselerdi?
bir kaç gündür ısrarla yaptığı "yalan haberler" ve "saldırı"ların kılıfını bugün "u dönüşü" ile ilginç bir şekilde bulduğunu gösteren kağıtlar topluluğu! bu kadar da olmaz ki be kardeşim. düpedüz yanılttılar insanları. basın ahlakı denen bir şey var.
kendi verdiği haberdeki içerikle genelkurmay tarafından yalanlanmıştır, ilginç vesselam.
nasıl mı,
taraf diyor ki "5 eylül tarihli görüntüler ırak'ın içinden", genelkurmay diyor ki, "taraf kandili aktütün diye yutturmaya çalışıyor".
taraf diyor ki, "mevzi kazan pkklılar aktütün'e 25 km mesafede", genelkurmay diyor ki, "taraf yalan söylüyor orası aktütün'e 1 km falan değil bi kere".
taraf diyor ki, "jandarma raporlarına göre bayraktepe düşmüş, aktütün'e 11 hava topu isabet etmiş", genelkurmay diyor ki, "bayraktepe düşmedi, aktütün karakolu isabet almadı".
enteresan bir biçimde aktütün saldırısı ile ilgili yayınladıkları kamera kayıtları tsk tarafından yalanlanan gazete. eğer gerçekten Genelkurmay Başkanlığı iletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak'ın dediği gibi taraf'ın manşete taşıyıp milleti galeyana getirdiği o görüntüler sahte ise taraf'ın saygınlığı bir anda bitecektir. sen koskoca tsk aleyhine bir şeyler yayınla ve bunlar tsk tarafından yalanlansın. zannımca bu kez taraf faka bastı. şimdi söz taraf tarafında. bakalım onlar bu yalanlama hakkında ne diyecekler? gerçekten merak ediyorum.
edıt: ben Genelkurmay Başkanlığı iletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak'ın yalancısıyım. yani biri yalan söylüyor:
a-) taraf
b-) tsk
c şıkkı yok burda.
çalık grubunun matbaasında basılan bir gazetenin özgür, bağımsız ve demokrat olduğu söylemleri suya yazılan yazı gibidir. kaybolup gider ben de götümle gülerim.
Bugüne kadar AKP yi statükonun karşısındaki dönüştürücü güç olarak göstermeye çalışan ve AKP nin demokratik hiçbir niteliği olmadığını savunan Türkiye soluna ağır ithamlarda bulunup, AKP karşıtı herkesi darbeci, Ergenekoncu ilan eden Taraf Gazetesi, AKP den büyük darbe yedi.
Taraf gazetesine yönelik bilginin içişleri Bakanlığı ndan sızdırıldığı ve Başbuğ un tepkisinin de asıl olarak hükümete yönelik olduğu şeklinde değerlendirmeler yapılırken, Erdoğan, Başbuğ u destekleyen ve namlunun ucuna Taraf gazetesini koyan açıklamalarıyla, aylarca arkasında duran gazeteyi yüzüstü bıraktı.
Başbuğ un Taraf gazetesinin yayınlarına karşı doğru yerde durun sözleriyle herkesi hizaya geçmeye çağırması karşısında Erdoğan "Biz doğru yerdeyiz, yanlış yerde olanlar düşünsün" dedi ve "Biz yapmadık Taraf yaptı" savunmasına girişti. Erdoğan daha da ileri giderek "Sadece bizim de işimizi zorlaştırırsınız, TSK nın da işinizi zorlaştırırırsınız ancak söylüyorum ki biz mücadelemizi devam ederiz. Biz milletimizle, gazetecimizle, askerimizle polisimizle devam ederiz" sözleriyle Taraf gazetesine "düşün yakamızdan" mesajını verdi. Ardından Taraf a sızdırılan istihbaratın yanlış olduğu yönünde bir kampanya başlatıldı. Bu bilgi gerçekse Taraf fena halde köşeye sıkıştırılmış olacak.
Erdoğan ın bombayı Taraf ın kucağına bırakıp kaçmasının tek nedeni Başbuğ un muhtırasının mesajını alması olmayabilir. Kapatma davası süresince Taraf gazetesi gibi liberal bir şemsiyenin desteğini alan AKP nin ihtiyaçlarının, kirli savaşta inisiyatifi ele alma çabalarını yoğunlaştırdığı bu süreçte değiştiği ortada. AKP nin kirli savaş inisiyatifini ele alma çabası, bugüne kadarki yalancı demokrat rolünün yerine gerçek bir rejim temsilciliği rolünün kuşanılmasını gerekli kılıyor. Kürt hareketinin son günlerde sıkça dile getirdiği AKP artık özel savaş hükümetidir söylemi bu gelişmeyi ifade ediyor
Şimdi hangi Taraf a yaslanacak?
Türkiye deki demokrasi sorununu asker vesayeti sorunu ile sınırlandıran, faşizm sorununun sınıfsal bağlamını ve emperyalizm ile ilişkisini gözden ırak tutmak için çırpınan Taraf gazetesi, anti-faşist mücadelede nice bedeller ödemiş solun, mücadele deneyimlerinden kazandığı yaklaşımları çirkin üsluplarla eleştirmiş, AKP yi savunanları ve kendisini demokrasi şampiyonu, sosyalist solu ise demokrasi düşmanı ilan etmişti.
Bugünkü Taraf gazetesinde atılan Paşasının Başbakanı manşeti ise yaşanan hayal kırıklığının en açık ifadesi oldu. Evet her zamanki pragmatik tarzıyla Kürtlere karşı savaş hükümeti olmayı tercih eden AKP hükümeti daha iki ay önce karşıtı gibi sunulduğu Paşanın başbakanı görüntüsünü bugün tamamladı. Ama bu ülkede Majestelerinin bir şeyi olma özelliği sadece hükümetlerle sınırlı değil. Ahmet Altan bugünkü yazısında, "Her firavunun bir Musa sı vardır. Buranın Musa sı buranın özgürlüğe susamış halkıdır" diye gayet isabetli bir saptamada bulundu. isabetli olmayıp unuttuğu şeyse, halkın Musa olabilme yeteneğinin ancak her türlü devlet, sermaye ve emperyalist güçten bağımsız yani sol bir duruşa sahip olarak kazanabileceği bir yetenek olduğu.
Taraf gazetesini bundan sonra ne bekliyor? AKP ile bir uzlaşma mı, kullanılıp bir kenara atılan diğer yayın organları gibi bir son mu? Bunu bilmiyoruz ama işin varacağı mecburi istikameti gayet isabetle saptamıştık:
"Evet bu yolun sonunun nereye varacağını da şimdiden kestirebiliyoruz. Bu yolun sonu, tıpkı 1991 yılında SSCB yıkıldığında ilk işleri, kırk yıllık parti bürokratı üniformalarını sırtlarından bir anda çıkartıp atarak, kapitalizmin borazanlığına soyunanlarla nereye vardıysa, sizinle de aynı yere varacak. Tarihin o günlerde hiç hesaplamadıkları ölçüde hızlanan akışı içinde o borazanlıkları yaptıkları zamanın üzerinden daha on yıl bile geçmemişken, nasıl sol adına hiçbir ağırlıkları, hiçbir saygınlıkları ve hiçbir varlıkları kalmamış, artık esameleri bile okunmaz hale gelmişlerse, emin olun sizin projelerinizin, tezlerinizin, akıl fikirlerinizin ömrü daha da kısa olacak. (23 Temmuz 2008, Sendika.Org
Sendika.Org
abd ile iliskilerimiz muk kem mel diyen bir genelkurmay baskanina sahip, abd ve israille yilda sayisiz tatbikatlar duzenleyen, abd military industy complex'inin bir numarali musterisi olan, butun silahli kuvvetler duzenlemesini abd ve nato ihtiyaclarina gore yapan, incirlik'e israrla dokundurtmayan bir orduyu abd emriyle yiprtamaya calismakla suclanan gazetedir...
bu kadar fahiş şekilde yalan haber yapacak kadar komik karalama politikasına sahip gazete. işin ilginç tarafı; son üç gündür ben dahil birçok yazarın sözlükte koordinatların yerlerini tespit ederek bölgeleri göstermesine rağmen hala yalan haber yapmadığı savunuluyor, üstelik milleti de salak yerine koyup yalana inandırmak için çaba gösteriliyor ya, işte asıl adama koyan bu.
taraf gazetesi, 14 ekim 2008 salı günü manşet atmış ve verdiği insansız hava araçlarından çekilen fotograflarla haberini desteklemeye çalışmış. bu fotografların altında da yazılar var.
fotografların altında mayın döşendiği, siper kazıldığı iddia ediliyor. yani orası aktutun diyorlar. ilk sayfada 15 km-25km falan diye bir şey yazmıyor. ne bu? şark kurnazlığı mı, milleti salak yerine koymak mı?
bugun taraftarları tarafından üzerinde çalışılan konu da koordinatlar hakkında kıvırma; ee yanlış olduğunu herkes öğrendi artık...
koordinatlar hava aracına aitmiş fakat görüntüler aktütün'e. zaten teröristlerin sırtı gözüküyormuş, hava aracı da uzaktan görüntü alırmış... yani söylediklerine göre, görüntüyü alan hava aracı paralel düzlemde kuş uçuşu 25 km uzaklıkta. inandık mı? tabi ki hayır...
o fotograflarda sağ üstte ve altta 2 farklı koordinat var; onların bir tanesi hava aracının konumunu diğeri ise görüntünün alındığı bölgeyi gösterir. yani görüntüler aktarılırken hava aracının yeri de bellidir, görüntünün alındığı yer de...
paso savunur entry'ler yazıyor olmam benim (ve aslında pek çok solcunun) bu gazeteyi benimsediği anlamına gelmez. haklarında yazdığım bi eleştirinin sol frame'den kaybolmasına içim elvermedi, buradan da bi bkz ile destekleyeyim.
amacı ilker başbuğ'u kudurtmak da olabilir aslında. düşünsenize, ilker başbuğ kuvvet komutanlarını ve bi yığın diğer yıldızlı arkadaşı karşısında mum edip açıklama yapmak yerine esip gürledi, bu aslında yalnızca basına ve halka değil, bilgi sızdıran ordunun kimi kademelerine de bir göz dağı niteliğindeydi. hemen arkasından da taraf yeni bir belge daha sunuveriyor ortaya. siz olsanız genelkurmay başkanı, kudurmaz mısınız? adamcağızı erken yaşta kalpten götürecekler. ölen 17 asker mi? vatan sağolsun...
türkiye'deki önemli bir tabuyu yıkmış olan gazete. türkiye'de yıllardır malumdur ki asker, bu tarihin derinliklerinden gelen askere olan saygımızdan ve biraz da askerin elinde olan güçten kaynaklanmaktadır, dokunulmaz ve eleştirilemez idi. medyada asker aleyhine yazmak, belki türkiye'de harakiri yapmak gibi bişr şeydi. taraf ise işte bu noktada farklılığını koydu ve askerin de eleştirilebeleceğini, onların da bazen hata ve ihmal içine düşebileceğini, aslında ordunun da diğer birçok kurum gibi ciddi hatalar içine girebildiğini ve bu hataların ise nelere yol açtığını gösterdi. belki de işte bu noktadan dolayı bir kısım tarafından nefret edildi ve "hain"likle suçlandı, aynı zamanda diğer bir kesim tarafından da göklere çıkartıldı. yaptıkları iyi mi kötü mü çok tartışılabilecek bir konu ama; heralde böyle giderse çok kez bu gazetenin adını ve yaptıklarını duyacağız.
"önce bunu piyasaya sürelim, tutunca daha iyisini süreriz, o sırada da daha iyisini yapmış oluruz zaten" parolasının sadece pazarlama sektöründe olmadığını kanıtladı. ya da aslında taraf da pazarlama sektörünün bi parçası diyebiliriz.
bugün aktütün baskını için "yeni bi belge" başlığıyla yeni resim yayınlamış. e bu resim ellerinde zaten vardı, neden daha önce yayınlamadılar ki. yakında "işte çarpışma anı" diye başka resimler yayınlarsa şaşırmayacağım.
ama yine de yüklenmeyeyim o kadar. ekşi'de -ismi lazım değil- bi arkadaş da benzer metodu izliyordu ama derdi başkaydı. o da hadisler üstüne paso başlık açıyordu -kim olduğu artık tahmin edilmiştir- ama kaynak belirtmiyordu. yazdıklarının iftira olduğuna dair entry'ler sıralanınca da yeni entry giriyor ve kaynağı yazıyordu. sazan avlıyorum diyordu yaptığına.
taraf da bunu mu yapıyor acaba.. önce uzak görüntüler yayınlıyor, iftira lafları gelince elindeki daha yakın mesafeli resmi basıyor. aynı tavır gibi. http://www.taraf.com.tr/haber.asp?id=19223
yine de ekşi'deki arkadaş yazdıkları üstünde bi kazanç sahibi değildi. taraf düşen tirajını bu tip manevralarla mı artırıyor diye düşünmüyor değil insan.
ama acele etsinler, yakında baskın yapılacak binalarına. ellerindeki bütün resimleri yayınlamadılarsa yayınlasınlar. gerçi artık gerek kalmadı resim mesim ayrı..
bu kadar eleştirilince çalışanlarının mesleklerini suiistimalden dolayı 17 arkadaşımızın ölümüne sebeb olduğunu sandığım gazetedir.
bunca ölüme karşın toplum olarak 30 yıl boyunca sessiz kalmamızın kimi bünyelerde normalleşmesi olağan. taraf bu sessizliği bozan küçük bir ses oldu. vatanseverlikle haybeye ölme arzusu arasındaki çizgi, bu ülke nato'ya girsin diye kore'de abd askerlerinin önünü açarken ölüp giden askerlerimizle silinmeye başladı. bugünse ölmek âdeta bir fetiş haline getirildi. ne kadar çok ölürsek, o kadar vatanseveriz demek ki! oysa vatan, üzerinde eşitçe ve özgürce yaşamak için olmalı, vardır.
taraf sosyalist değil, sosyal demokrat bir çizgiye sahip. bunun bile eksik olduğu bir ülkede bu değerli bir tavır. yürekli yayınları ise varlığının çok ötesinde bir değere sahip bu ülke için.
