sivil toplumculuk anlayışının, türkiye'nin eski solundaki demokratizm hastalığının geleceği son noktadır. o noktada sermayenin tarafında ne sınıf kalır, ne emperyalizm, ne de sola ait başka bir şey.
ulusalcılığa saldırıyormuş gibi yapıp aslında sosyalizme saldıran,
Kürt sorununda Barzanici çözümü dayatan,
AKP den ve Erdoğandan bir demokrasi kahramanı çıkaran,
statüko isimli o ne idüğü belirsiz şeye karşı çıkarken kapitalist tahakküme dair söyleyecek tek sözü olmayan,
Irak ve Afganistan işgallerine itirazı bulunmayan,
TSK yla bir derdi varmış gibi görünse de, TSK nın NATO üyeliğiyle ya da Afganistan daki işgal güçlerinin komutasını yürütüyor oluşuyla bir derdi olmayan,
Ergenekon Operasyonu nu derin devletin tasfiyesi diye yutturmaya çalışan bir solculuk çıkarmayı başaran gazete
--spoiler--
akıl bulanıklığına karşı sol dan taraf eleştirisi. ahanda bir bölümü.
"Alkım Yayınları günlük bir gazeteyi finanse edecek parayı nereden bulmuştu, daha önce çalıştıkları gazetede bol sıfırlı maaşlar alan isimler gazeteye nasıl transfer edilmişti, gazete Zaman'ın mı yoksa Çalık Grubu'nun mu matbaalarında basılıyordu, istihbarat kokan haberler kendilerine bir yerlerden mi transfer ediliyordu, bunların bir önemi yoktu. Taraf demokrattı, Taraf solcuydu, Taraf muhalifti. Bu algı çarpıklığının farkına, Mülkiye'nin koridorlarında solculara ait bir panoya gazetenin ilk sayfasının asılmış olduğunu gördüğümde vardım.
Taraf'ın en büyük başarısı bu oldu belki de: kökleri daha eskide olsa da bir "Taraf gazetesi solculuğu" çıktı ortaya şu son bir yılda.
Emperyalizmle ya da neoliberal sömürüyle bir derdi olmayan,"tam bağımsızlık tam barbarlıktır"; diyebilen, Deniz Gezmiş ten ittihatçı, Mahir Çayan dan darbeci diye bahsedebilen, Türkiye solunun tarihine küfreden, türbandan bir özgürlük simgesi çıkarabilen, ulusalcılığa saldırıyormuş gibi yapıp aslında sosyalizme saldıran, Kürt sorununda Barzanici çözümü dayatan, AKP den ve Erdoğan dan bir demokrasi kahramanı çıkaran, statüko isimli o ne idüğü belirsiz şeye karşı çıkarken kapitalist tahakküme dair söyleyecek tek sözü olmayan, Irak ve Afganistan işgallerine itirazı bulunmayan, TSK ile bir derdi varmış gibi görünse de, TSK nın NATO üyeliğiyle ya da Afganistandaki işgal güçlerinin komutasını yürütüyor oluşuyla bir derdi olmayan, Ergenekon Operasyonunu derin devletin tasfiyesi diye yutturmaya çalışan bir solculuk çıkarmayı başardı Taraf şu son bir yılda"
"Bakmayın siz şimdi, Türk milliyetçi-muhafazakârlığının yüzündeki demokrat maskesi çıktığı için batmaya terk edilmiş gibi göründüklerine, attıkları "batıyoruz" çığlıklarına aldırış etmeyin. AKP ile TSK nın Dolmabahçe den Ergenekona uzanan mutabakat sürecinde, şimdilerde kimsenin kendilerine ihtiyacı olmamasından kaynaklanıyor bu boynu bükük bırakılışları.
AKPnin kapatılması sürecinde, darbeye karşı 70 milyon adım atacak olanların, bir Turuncu Devrim tezgâhlayanların oyun planlarında önemli bir rol biçilmişti kendilerine; demokrasi güçleri birleşecek, AKPnin kapatılmasını engelleyecek, yeni bir anayasa yapacak, ikinci cumhuriyeti ilan edeceklerdi."
iyi güzel söylüyorsunuz da sizin şimdiye kadar aklınız neredeydi, neden şimdi böyle bir şey yapmaya başladınız, neden her biriniz köşelerinizden ona buna dayılık yapıp kavga çıkarmaya çalışmaktasınız denebilecek yazarların birarada olduğu gazetedir. onların söylediklerini şimdiye kadar birçok kişi söylüyordu ve halk da bunları kendi arasında konuşuyordu. kendileri amerikayı keşfetmiş değillerdir. ama ajitasyonun kralı nedendir?
Maddi sıkıntıda olduğu ve çalışanlarına iki aydır maaş ödemediği haberleri günlerdir ortalıkta dolaşan Taraf gazetesi, dün "Zor günlerden Geçiyoruz" sürmanşetiyle, durumu birinci ağızdan duyurdu.
"Zor zamanlardan geçiyoruz. Her taraftan sıkıştırılıyoruz. Zaten ilanlarımız azdı, şimdi en küçük gazeteleri dahi kapsayan ilan 'kampanyalarında' bile Taraf'ın adının üstünü çiziyorlar. Gelirlerimiz çok düşük. Hiçbir para kaynağımız yok. Arkadaşlarımızın maaşlarını ödemekte zorluk çekiyoruz. Sorunları 'tensikat' yaparak aşmayı düşünmedik, düşünmeyiz. Biz bir aile gibi başladık, öyle devam edeceğiz" denilen yazıda, okuyucular "ilan vermeye" çağrıldı ve gazetenin kendisine ortak aradığı da belirtildi.
ağanın eli tutulmaz..
haydi liberaller..
haydi cemaatçiler..
haydi türkiye..
mustafa kemal atatürk hakkında hiç bir haberine rastlayamadığım gazete. 10 kasım olduğu halde. internetten baktığım kadarıyla, kapağında bile görünmemekte..
iyice mide bulandıran tsk düşmanı ve pkk tarafı gazetedir.
bunu en son utanmadan "TC devleti teröristtir" gibi ibare ile kanıtlamıştır.
tüm bu aymazlıklara rağmen hala hiç bir hukuki yaptırımın olmaması ise epey tuhaftır.
ek olarak taraf kin kusar, yargılar, kendi faşizmini yapar ama siz taraf'ı eleştirirseniz ulusalcı, faşist ya da ergenekoncu ilan edilirsiniz sözüm ona taraf okuyan kitle tarafından.
lakin akıl almaz olan hala bu gazeteyi körü körüne savunanların olması.
demek dağda pkk'lı hainler ile foto çektiren kitleyi beğenen ve o kafada olan bir çok kişi varmış.
yazık güzel ülkeme.
"Taraf'ı siyasi-ideolojik yelpazede nereye oturtmak gerek? Politik mücadelenin çok zengin bir geçmişi yok ise, hele siyaset ile düşünce dünyası arasındaki ilişkiler zayıf ise, özgün siyasal kategoriler yerine, Batı'daki kalıpları benimsemek her zaman daha kolayımıza gelir. Bu nedenle de sağcı-solcu ikilisine başvururuz hemen. Türk siyasal literatürüne nispeten yeni giren 'Liberal' etiketi de moda olduğu için, Taraf'ı bir şekilde liberal-sol olarak nitelemek yaygındır bir çok kesimde. Türkiye ve belki de bütün dünyada sağ ile solun bu kadar karıştığı başka bir dönemi hatırlamak zor. Ama demokrasi, temel hak ve özgürlükler, insan hakları gibi modern kriterleri ölçü aldığımızda Taraf'ı sol cenaha yerleştirebiliriz. Küreselleşme, kapitalizm, yani emek, ABD ve en önemlisi SOL gibi daha siyasi ve ideolojik kriterler temelinde yapılacak bir değerlendirmede, Taraf'ın solculuğu tartışılır hale gelebilir.Birgün gazetesiyle girdiği tartışmada hele Mahçupyan'ın yazılarında bu tartışma kötü bir şekilde tezahür etti.
Bir gazeteye baştan bir siyasi-ideolojik etiket takmaktansa, belki de çeşitli kampanyalarını ya da tek tek manşetlerini ve sonradan da tümünü yani yayın politikasını değerlendirip bir sonuca varmak daha isabetli. "
...
"» Taraf'ın aslında en önemli iki özelliği tabu tanımaması ve fikri takip ile haberinin doğruluğunu savunmadaki israrı. Bu iki özellik kaçınılmaz olarak bugünün Türkiye medya manzarasında belki biraz risk taşısa da çokça da cesaret gerektiren bir tutum. Gerçekleri yazmak Türkiye'de kimi zaman insanların canına mal oldu. Tecrite yol açtı. Ama Taraf belli ki bunları göze almış.
» Taraf'ta benim özel olarak hoşuma giden (Bonjour Alev!) bıyıkaltı tabir edilen latin kökenli de olsa ingiliz serin mizahının yerli versiyonları. Hele son iki örnek nefis: Paşasının Başbakanı ve Genel Kurmay'dan solo şarkılar. Cesaret, zeka ve yan ürünü mizahla birleşince güzel başlıklar çıkıyor ortaya. Yıllar önce Ahmet Altan-Alev Er ikilisinin Güneş gazetesinde attıkları Polis, katilin eşkalini yakaladı manşetinde aynı zenginlik vardı.
» Taraf, bu son iki yayınıyla aslında bir turnusol kağıdı işlevi de gördü. Taraf'ın yayınını hazmedemeyenler, Genel Kurmay'dan önce fotografların tahrifatlı olduğunu öne sürdüler (Kanal 1), ilker Paşalarının hiddetini akladılar (Fikret Bila), Paşa'nın söylediklerini doğru bulup tarzını beğenmediler (Oktay Ekşi), isim verme cesaretini göstermeden Çongar'a çamur attılar (Genel Kurmay'ın Habertürk'deki personeli (Nuran Yıldız). Taraf'ın haberlerini kabullenmek istemeyenler, gazete yöneticilerinin eşlerinin tabiyeti ve mesleği hakkında spekülasyonlar yaratmaya çalıştı. ilker Başbuğ için göreve ilk geldiğinde entelektüel, diplomat diye övenler ise şimdilerde sustu.
» Bazı gazetelerde ve internet sitelerinde, Genel Kurmay'ın son açıklamasından sonra adeta sevinenler oldu. Sanki Genel Kurmay, Taraf'ın tüm yayınlarının tek tek ve somut olarak sahte olduğunu kanıtlamış gibi bir hava estirilmeye başlandı. Halbuki 16 asker ölmüştü, o sayıda bir değişiklik olmadı. Üstelik fotograflarda da tahrifat ya da yanlış bilgi yoktu."
uludağ sözlüğün acele ve yanlış taraf değerlendirmesi yapan kimi yazarlarının da sus pus olmasını gerektirecek uzun yazının devamı şöyle: http://apoletlimedya.blogspot.com
bir kısım tarafından sadece ve sadece türk silahlı kuvvetlerini kötülediği için alınıp okunan gazetedir. bu zevatlar gazete yalan haber de yazsa sadece tsk yı kötülediği için hergün alıp okurlar bu gazeteyi.
haftalık satış oranını en çok yükselten gazetedir; % 56. en çok satan yine posta ve zaman tabii bu iki gazetenin niye bu kadar çok satıldığını iyi biliyorsunuz.
Okuduğum için işten çıkarıldığım gazete ismidir. haberlerinin kaynağı ve sermayesinin kaynağının amerika kökenli olması dolayısı ile tartışılan gazetedir. her ne olursa olsun ezber bozması dolayısıyle taktirlerimi toplamıştır.
taraf gazetesini eleştirebilmek için öncelikle bir kere alıp okumak, acaba bunlar ne diyor diye bakmak gerekir. ama ben bu kadar aleyhte entry yazanların büyük çoğunluğunun bunu yaptığını sanmıyorum.
ben de bir taraf okuru değilim. sadece son zamanlarda yaptığı gibi "bomba" haberler esnasında, ya netten okuyorum ya da gidip bayiden alıyorum.
şimdi öncelikle şunu kabullenmek gerek; bu gazeteyi değil abd can düşmanım bile çıkarıyor olsa dediklerini önemserim. çünkü sorduğu soruların hepsi cevap verilmeyi hakediyor. şu günlerde bunu yapan yalnızca 2-3 gazetenin olması, ordunun basın üzerinde yaptığı baskıdır. bu baskı elbet gerekiyor, terörle mücadele için lazım diyenler belki günü kurtarabilirler, ancak yapılan her türlü yanlışın da "taraf"ı olurlar.
şu golf oynayan paşa meselesinde rahatsız olmayanınız yoktur sanırım. ama ilker başbuğ bundan rahatsız değilmiş anladığımız kadarıyla ki paşasına sahip çıktı. şimdi youtube sitesine girin ve aktütün yazıp çıkan videolardan birini izleyin (video aynı karakolun 2008 mayısındaki baskına ait görünüleri içeriyor, ama baskının tipi aynı). intihar saldırısı diye yutturulan şeyin aslında gayet planlı bir baskın olduğunu, sürekli kahramanlık yapmak gibi bir misyon yüklenmiş 20 yaşındaki gençlerin doğru düzgün karşılık veremediğini anlayacaksınız. yahu hiç elde kamera intihar saldırısı olur mu, neyin mantığından bahsediyorsunuz?
bir kişi gerçekten orduya güven duyduğu için bunları bir iki kere görmezden gelebilir. ancak bu seferkiler hiç öyle yenilir yutulur cinsten değil.
taraf gazetesini de dün aldım. adeta görmek istemeyenlerin gözüne sokarcasına bak burası aktütün diye bir başlık kullanmışlar. yayınladıkları fotoğrafta üzerinde dumanların tüttüğü aktütün karakolu da var. kullandıkları belgeler jandarma istihbaratının belgeleri.
bahsedilen baskın saatler sürüyor ve ne uçak ne de helikopter desteği geliyor. bir karakola baskın olduğunda bunun genelkurmaya ulaşması 1 saat bile sürmez. ama görüntülere bakıyoruz gündüz başlayan çatışma hava kararana kadar sürmüş. gecenin karanlığında karakoldan gelen tek tük mermiler ve havan atışları karakoldakilerin yalnızca savunma durumunda olduğunu gösteriyor.
yayınladıkları fotoğralardan birinde koordinat yanlışı olduğunu kabul etmişler. herhangi bir yalan haberden sonra hiç bir düzeltme yayınlamayan gazetelerin yanında gayet düzgün bir davranış. ancak yayınladıkları fotoğraf sayısı 1 adet değil. yapılan baskın hazırlığından, baskın anına kadar bir çok fotoğraf var. eğer bunları görmek istemiyorsanız görmeyin. ama emin olun görenlerin sayısı artıyor.
bir de hükümet yalakası olduğunu söyleyenler var. dünkü gazetenin ikinci sayfasında hitler'le erdoğan'ı aynı kefeye koyan, ağır eleştiri barındıran bir yazısı vardı. önceki sayılarında da bu tür haberlere rastlamak mümkün (tuzla'daki ölümler, demokratik açılımlardaki yetersizlik, işsizlik vs.). ama eğer okumazsanız kulaktan duyma bilgilerle yazar durursunuz. önce gazeteyi bir kere okuyun. sonra ne istiyorsanız yazın, adam gibi konuşalım.
kuzey ırak sınırları içinde ve iran sınırına yakın bir bölgede çıkan 36 20 51 kuzey paralelleri, 45 04 52 doğu meridyenleri'ni "aktütün yakınlarında bir bölge bulanların", sahip çıktığı gazetedir.
