Türk kahvesi 3 kez kaynatılır. ilk kaynamadan sonra alınan kısım kahvenin köpük kısmıdır. ikinci kaynatmadan kahvenin tatlı, dolgun tadı elde edilir ve üçüncü kaynama ise kahveye acı tadını almasını sağlar.
Bir fincan kahve için dolu bir tatlı kaşığı (7-8 gram) kahve kullanılır.
Kahve hazırlanmadan ne kadar önce öğütülürse, o kadar tazeliğini korur.
Ateşe koymadan önce cezveye önce kahve ve şeker, sonra bir fincan soğuk su eklenir ve iyice karıştırılır.
Az şekerli için 1 küp (2-3 gr), orta için 1,5 küp (4-5 gr) veya şekerli için 3 küp (8-9 gr) şeker kullanılmalıdır.
Cezve kısık ateşin üzerine konulur.
ilk kabarmadan oluşan köpük cezveden kaşıkla alınıp fincana boşaltılır.
Cezve tekrar ateşe konulur ve tam kaynamak üzereyken ateşten alınıp yarısı kadarı fincana boşaltılır.
Kahve üçüncü kez ateşe konur ve yine tam kaynamak üzereyken ateşten alınıp tamamı fincana konur (kahveyi kaynatmamaya özen gösterin, çünkü kahvenin istenmeyen bir acılık ve su tadı almasına neden olur).
1 lokum ve bir bardak su ile birlikte ikram edilir.
buram buram keyif kokan, kaşıklayıp cezveye atmadan önce kokusu ciğerlerin en derinine kadar çekilen, yanında çikolatanın muhabbeti tatlandırdığı, ağır ağır piştikçe güzelliği artan, hiçbir içeceğin duruşuna ulaşamayacağı asilzâde.
sade, orta ve şekerli olmak üzre üç şekilden oluşan kahvedir. ancak damla sakızlı kahve çikolatalı kahve olarak da piyasaya sürülmesi pek hoş değildir. kahveyi yaparsın yanında da çikolata verirsin o ayrı..
tahtakalede daha sokağın başındayken sarar insanı kokusu, mehmet efendinin o eşsiz türk kahvesinin. içine çekince burnunu yakar sanki ama başka bi acıdır burunda bıraktığı. bakır cezvede pişireceğin anı hayal etmeye başlarsın. -hoş cezve bakır olmasa nolur- elde etmek için sıraya girilen tek kahvedir. paketi elinize aldığınızda o mistik koku bütünler sizi türklüğünüzle, göğsünüzü gere gere alirsiniz. şöyle köpürte köpürte pişirirsiniz, balkondaki soğuğa aldırmadan -içinizi ısıtacağını bildiğiniz için- bi sigara yakarsınız yanında. telvesinin damağınızda bıraktığı burukluk gülümsetir. ve türk olduğunuz bir kere daha şükredersiniz. türk kahvesi bir dosttur, kendinize bile hatrınız kalır.
kız isteme olayının temel taşı, keyifli anların tadı, bazen de umudun, dileklerin üstünden oynandığıdır.
daha güzel anlatması için şu yeterlidir sanırım;
--spoiler--
her kahve aynı tadı taşımaz... nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona gore degişir...
sahilde oturduğun rüzgarlı bir sonbahar günü, en sevdiğin dostun ağlarken içtigin kahvenin tadı kederlidir... kahve telvesine yüreginin acısı karışır.
bir pazar öğle sonrası annenin "hadi bir kahve yap da içelim" dediği kahve huzurludur... köpükler annenin göz bebeklerine yansır... dudağının kıyısında kalan küçük bir gülümsemedir...
bir gece vakti zil zurna sarhoş birinin içtiği kahve düşülen kuyudan çıkma cabasıdır... koyu kıvamlı kahverengi bir ipe tutunur çıkarsın ... çıktığın an uyuyakalırsın... ferahlıktır!!!
dostlarla içilen kahve neşedir... kahkahalar köpüklerin üzerinde yüzer...
tek başına gece vakti balkonda içtiğin kahve yalnızlıktır... acıdır tadı... ama garip de bir keyfi, lezzeti vardır...
baban için yaptığın kahve sevgi doludur... çay bardağında, az şekerli...kahve gibi görünmez sana... ama sıcaktır dumanı tüter ve kokusu büyülüdür...
beklemediğin bir anda sana uzatılan kahve baskadır... isıtır insanın içini...
yorgun olduğunda içtigin kahve hafifletir seni... kendine getirir, unutturur günün ağırlığını...
kahve aynı kahvedir belki... köpüğüyle, rengiyle, dumanıyla aynı kahvedir ama icilen kahveler ruhunun süzgecinden geçer ve tadlari degişir...
gerek tadı olsun gerek kokusu olsun yanında bir de sigarası olsun hayatın anlamıdır dediğim içecek.en az yumurtayla sucuk gibi ayrılmaz bir ikilidir türk kahvesi ve sigara.