kafasını kapatarak inancını yaşadığını sanan insanların üniversiteye girmesi zaten yanlıştır. bu şekilde düşünen bireylerin ne eğitilebileceğininden ne de yararlı bir birey olarak yetişeceklerinden endişeliyim.
üniversitelerin uyguladığı kurallar, çıkarılan yasalar yerinde ve olması gerektiği gibidir. laik devlet anlayışının gereği de budur. türbanın ya da herhangi bir dini simgenin üniversitelerde yeri yoktur.
yasalar adalete uygun olmadığı sürece bu kanayan yara ıstırap vermeye devam edecektir. yasaları uygulamak adaleti uygulamak anlamına gelmez. eğer adil olunacaksa yasaların adalete uygun olması gerekir. gün gelir başka yasa adaletsiz bir şekilde seni vurabilir.
sair konu ise laiklik. laiklik uygulaması dinden soyutlanmak, dinden soyutlamak, dindar taşlamak anlamına geliyorsa, yere batsın öyle laiklik.
ayrıca insanların aldıkları eğitimin kalitesini "vay bunların aldığı eğitimden ne olur, bunlar okusa ne okumasa ne" gibi bir anlayışla çemkirmeleri de bir o kadar mesnedsiz ve ahlaksızcadır. bu tip kafa tek tip insan yetiştirmek isteyen statükocu anlayıştır. ve kendisi de istenilen doğrultuda yetişmiş tek tip kafanın ürünü olarak onun aldığı eğitimden ve vereceği eğitimden ne olur? diye sorarım.
2-3 yıl içerisinde sona erecek zulümdür. oluk oluk akan bu suya baraj kapaklarınızın gücü yetmez. biz sadece sabrediyoruz, hem de 1908'den yılından beri. sadece sabretmiyoruz ve çok çalışıyoruz. her yerde en başarılı ve bu ülkenin gerçek sahipleri olarak geri dönüyoruz. yaptığınız tüm pislikleri ortaya çıkartıp hesap sorarak geliyoruz. nasıl geldiğimizi görmek isteyenler sözlüklere bakmasın. bir pazar sabahı eyüp sultan'a gelsinler de o izdihamı o çoşkulu gençliği görsünler.
geçen türk telekom x şubesine gittim. bir baktım ki kapalı kızlar da çalışıyor. hem de açık bayanlarla birlikte ve hiç sorunları yok. laiklik de elden gitmemiş. allah razı olsun bizim ki inançlı insanları da düşünmüşler en üst kata bir mescit yapmışlar. işte nasıl geldiğimizden bir örnek size. kimseye zarar vermeden her yere ve herkese geliyoruz.
bir yandan onayladığım bir yandan da karşı çıktığım hadisedir.Nihayetinde insanlar kıyafet özgürlüğü olmalı ha kapalı açık ne farkeder ki? ama bir yandan da başı kapalılığın ötesinde beynin kapalı olmamalıdır.Çağdaş hayata uyum sağlayacak nitelikte bireyler olmalıdırlar gidip tıp okuyup erkek hastaya bakmam diyen bir kapalının hipokrat yemini ne kadar geçerli olur? ya da o mantaliteyi kendisinden sonrakilere aktarmaya çalışmasını bi düşünün benim okuduğum lisedeki öğretmenlerin büyük bir kısmı ihl çıkışlıydı düz liseydi ama ihl lisesi havası vardı cumaları namaz için öğlen erkekler çıkabiliyordu pnun dışında öğlen çıkış yasaktı.Kızlarla yanyana oturtmazlardı hergün femciler okuldaydı,bayan öğretmenler başörtü üzerinde peruk takıp derse gelirdiler dokunuruz falan diye 5 metre uzağımızdan yürürlerdi.
şimdi bu mantalitesini öğretmen olup gelecek nesillere aktaracaksa ya da doktor olup ben erkeği ellemem diyecekse hem başı hem beynide kapalı olacaksa girmesinler
ama başörtü inancım gereği onun dışında işimi layıkıyle yaparım diyorsa girsinler okusunlar
bi de şöyle bir durum var benim gözlemlediğim artık tesettür iş ortamında zorluklara yol açıyor küçük işyerleri ve cemaatçi yerler dışında kimse başörtülü birini çalıştırmıyor
gidin kurumsal firmalara bankalara var mı başörtülü? büyük firmalarda blundum ne başı kapalı mimar ne de mühendis gördüm.
ayıptır. komiktir. yazıktır. günahtır. insanlığa aykırıdır. özgürlüğe ihanettir. demokratik değildir.
dünyanın hiç bir gelişmiş ülkesinde olmayandır. halen bu yasağı savunanların olması ise kronikleşmiş hastalığın kansere dönüşmesidir. kanserleşmiş tümör ne bıçakla tedavi edilir ne de ilaçla. kanserin tedavisi şu an için yok. ancak kendiliğinden iyileşebileni vardır.
bir yasağın doğru ya da yanlış olduğuna bu yasağın tarafları değil hedef alınan ülkelerin uygulaması karar verebilir.
türkiye'nin henüz demokrasiyi, düşünce ve ifade özgürlüğünü özümseyememiş olmamasındandır. google'a bilmem ne yazınca bilmem ne çıkıyor deyip google'ın bazı bölümlerini kapattıran zihniyet var olduğu sürece de kimsenin bir yerlere girmesi mümkün olmayacaktır.
(bkz: atatürkçü düşünce derneği)
yine olanın kadına olduğu durumdur. türbanlı olduğu için kadının eğitim özgürlüğü elinden alınmaktadır. çünkü evet korunması gereken üniter bir sistem vardır. evet sistemin devamlılığı için bazı kısıtlama ve zorlamalar gerekmektedir. ve türbanlı kadınlar bunlara engel, tehdit edici görülmektedir. peki türbanlı erkekler ne olucak? onların türbanları kafalarının içinde. tehlike olarak görüp engellediğiniz kadınların aynı kafa yapısı belki de cabası onlarda var. ve onlar ellerini kollarını sağlayarak giriyorlar okullarınıza. şimdi neyi? neden? yasaklamış oldunuz ?
üniversitelerde türban, dini değil; siyasi bir simge olduğu için yasaklanmıştır. kimi üniversitelerde türbanlıların okul bahçesine girmesine izin verilir, sadece derslere öyle girilmez.
--spoiler--
kimi üniversitelerde türbanlıların okul bahçesine girmesine izin verilir, sadece derslere öyle girilmez.
--spoiler--
bazı amsalakları keşfetmemizi sağlayan başlıktır. derse gir hadi rozetinle, nasıl sikertiyorlar, görürsün.
özgürlük ile çelişen,kadınlara yapılan aptalca yaptırımdır.her zaman örnek aldığımız hristiyan batı ülkelerinde bile böyle yasağın olmadığını göze alırsak açıklanması zor durumdur.ayrıca sebebi açık yüreklilikle açıklanmamıştır.
Üniversite eğitim hizmeti veren bir kurumdur ve bu durumda hizmet veren hizmeti almak isteyene kılık kıyafet şartı koyamaz. Zaten gerekli olan ayıklama ygs ve lys ile yapılmaktadır bir de kılık kıyafet gibi ek şartlar konulamaz.
tarihe türkiye cumhuriyeti'nin en büyük ayıplarından biri olarak geçmesi muhtemel yasadır. amacı nedir, neyi savunur, bu yasayla nasıl insan hakları sağlanmış olur, nasıl bir adaleti temsil eder bu yasa... bu soruların hiç birinin cevabı yoktur efenim. tamamen kendilerini kemalist-laik-modern kombinasyonu ile tanımlayan, nam-ı diğer ergenekon avukatlarının ortaya çıkardığı zırvadır diye düşünüyorum. zira atatürk, asla bu konu ile ilgili konuşmamıştır bile..
farklı olanı hazmedememektir.
buradaki ilginç nokta ise tıpkı mandela öncesi güney afrika'da olduğu gibi bir azınlığın çoğunluk üzerinde yıldırıcı, ezici güç kullanmasıdır.
ülkenin marjinal bir azınlığı olan ve hiçbir zaman toplumumuzu temsil etmemiş olan kemalistlerin diktatörlüklerinin sona ermesi ile bu uygulama da ortadan kalkacaktır.