ikiside bildiğimiz bez parçasıdır. ancak türban adını almış olan bez parçası türkiye'de iç karışıklığa neden olmak isteyen güçlerin oyuncağı haline gelmiş siyasi simgedir.
türkiye' nin ilerlemesine engel olan tartışmalardan sadece biridir. yok şöyle sakal bırakırsa ne olur, böyle bıyık bırakırsa ne olur, türban takar ne olur takmassa ne olur, türban nedir, başörtü nedir, kürtler naptı, kim sağcı, kim solcu... ey türk milleti uyuma uyutma! biz bundan ilerleyemiyoruz, bunlarla oyalanıyoruz. amcamlar orda yeni şeyler bulmak, var olan şeyleri geliştirmek için her vakit harıl harıl çalışırken, insanın dış görünüşüne değil iç güzelliğine bakarak demokrasiyi demokrasi gibi yaşarken, biz burda felsefe yapmaktan öte gidemiyoruz. peki sonuç ne? eksi sıfır. eksi sıfır olur mu kardeşim? olur tabi bal gibi olur. son kullanma tarihi geçmiş mevzuları gündeme getirip getirip tartışmayı iyi bilirsek, vatanımızı milletimizi sevmessek, birbirimizi sevmessek olur.
mütesettir hanımların, tesettürlü olmayan hanımlarla aynı sosyal statüye ve her alanda aynı yetkinliğe sahip olmaya başlamaları ve bu yetkinliklerini pratiğe geçirme arzularını fiilen ortaya koymalarıyla, bundan rahatsız olan bir kesimin yarattığı suni ayrımdan öncesine başörtüsü dönemi sonrasına türban dönemi denir.bu tür paket fikirleri kabul etmeyen, düşünebilen insanlarsa tesettür kelimesini tercih ederler ki tesettür de bir hanımın kendi özel dairesini çizme hakkını kullanma biçimidir.
türban asla bize ait olamamış bir kapanma biçimidir. arap yarımadası referanslıdır. daha insancıl olan baş örtüsü, yüz yıllardır anadoluda kullanılmaktadır. yasak falanda değildir. işin enteresan tarafı türbana özgürlük naraları atanlar kendi inancından olmayanlarada aynı şartlarda bir özgürlüğün verilmesini savunuyorlarmı? örneğin sivas'da alevi olduğu için insanları yakarken bu özgürlük akıllarına geliyormuydu.
türban, islamiyet siyasallaştıkça ve siyasallaştığı oranda kapitalize olup kendi içindeki burjuvazisini oluşturmaya başlayınca, bu elit sınıfın giymeye başladığı aksesuardır. Yani kısaca başörtüsünü out türban in olmuştur! bu kadar basittir işte, altında senaryolar aramak inanın gereksizdir; sadece islamiyet ve kapitalimden ibarettir olay!!
Yüksek öğretim kurumu(yök) bir farkın olmadığını acıkca ortaya koymaktadır.
durum şöyleki; türban bir dini simge, başörtüsü bir gelenek, görenek, vs. vs olarak ele alındığı zaman fark olmadığı göze çarpacaktır. türban bir dini simge olduğu için, takan öğrencilerin okula alınmaması laikliğin gereği olarak adlandırılmaktadır. bu durumda başörtüsü herhangi bir dini simge olmadı için laikliğe tezat oluşturmayacaktır. bu durumda doğru olan başörtülü öğrencilerin okula alınması olacaktır. fakat ikisi de girememektedir. haliyle bir fark yoktur.
türban ülkemizde son yıllarda giderek siyasi simge haline dönmüştür. başörtüsü yıllardan beri vardır. yaş itibari ile çoğunuzdan büyü kolduğum için bilmeyebilirsiniz.
türban özellikle akp geldikten sonra sıradan bir olay hline gelmiştir. bağlama şekli ve renginden kişinin akp li olup olmadığı rahatlıkla anlaşılabilir. zaten tek tiptirler. renkli bir türban, içine farklı bir renkte alnı kapatmak için bir örtü daha, üstten tunik tarzı uzun kollu bir şey, alttan pantolon. makyaj çoğunda ağırdır. şimdi kimse gelipte bana "erkeklerin dürtülerini harekete geçirmeyi engellemek için türban takılır" demesin. bu şekilde giyimin amacı bu olamaz. sadece ve sadece siyasi bir giyim tarzıdır. bu şekilde giyinenler bazı yerlerde kayırılır. bunu hepimiz biliyoruz.
"türban" siyasi bir simge olduğundan "türbanlı" da otomatik olarak siyasi çağrışımlar yapmaktadır. özellikle çoğu görmemiştir (çoğu diyorum, hepsi değil). ülke bilinci sıfır olduğundan yabancı marka düşkünlüğü içerisindedirler. milletin aç gezdiği bir ortamda bir eşarba 2000-3000 dolar verebileni vardır. bunun da müslümanlıkla bağdaşması mümkün değildir çünkü en temel ilkelerimizden birisi "komşusu açken tok yatan bizden değildir" olmuştur.
bu şartlar altında %46.6 lık bir oy seviyesine ulaşmış akp ise gerçekten başarılı bir partidir çünkü amacına ulaşmıştır. saadet zinciri ise giderek büyümektedir. herkesi içine alana kadar..
Başörtüsünde amaç kapatmaktır,kimlik takdimi değil,çene altından bağlı örtüyle askeriyeye dahi girilebilir...Ancak türbanlanmış biri için bunlardan bahsetmek mümkün olmaz.
tarhan erdem'in son yaptığı araştırmada çok daha iyi anlaşılacak farklardır.
aslında tipik, basit ve olağan cevabıyla; biri siyasi simgedir, diğeri değildir.
şimdi türban savunucuları -en azından sözlüktekiler- tarafından reddedilir.
tarhan erdem'in araştırmasına göre; "baş örtüsü yerine neden türban takıyorsunuz?" sorusuna cevap verenlerin %68'i, islamın emrine uyduklarını -bakınız soru neden başınızı örtüyorsunuz değil,"baş örtüsü yerine neden türban takıyorsunuz?" yani 1970'lerden önce islamiyetin kuralına uymuyormuş kadınlarımız-, %14,9'u siyasi eğilimlerini gösterdiklerini, %7,4 çevreyle uyum için (bkz: mahalle baskısı), %3,1 namuslu olduğunu göstermek için, %2,1 kendini korumak.
efendim, diyoruz ki, resmi alanlarda türban neden yasak? cevabı veriyoruz türban siyasi bir simge olduğu için.
şimdi türkiye'de soruyoruz, neden kravat takıyorsunuz? bu soruya %14,9 gibi bir oranı geçtik %1'lik bir kesim bile çıkıp "siyasi eğilimimi göstermek için" cevabı vermez. neymiş, türbanın siyasi bir materyal olduğu açıkmış, üzerine türban konusunda "çevreyle uyum" adı altında mahalle baskısı hisseden şahıslar da mevcutmuş -hani lan insan hakkı?-
bazı dangozlar çıkabilir "hede hödö, %68 islamın emri demiş, gerisi fasa fisodur zart, zurt" tabi alışılmış "çoğunluğun azınlığa tahakkümü" gibisinden laflara, seçim dönemlerindeki yüzdelik dilimdeki büyük olan sayılara kafalar takılmış... soru "neden başınızı örtüyorsunuz?" değil ya da "neden türban takıyorsunuz" değil, "baş örtüsü yerine neden türban takıyorsunuz?" dikkatinizi son kez celbetmek istedim... türban takanların %14,9'u delikanlıca çıkıp "siyasi eğilimimi göstermek için" diyebiliyorsa, bunun toplumda açık ve net şekilde siyasi bir simge olarak görüldüğü ortadadır.
edit: yanlış yazılan kelimeler, verilen ayar üzerine düzeltilmiştir.
okunan gubik yorumlara göre çıkarılan birinci sonuç şudur, bir kişi başını neyle örtmek isterse örtsün, bunun meşru olması için öncelikle anne, sonrasında da nine olması gerekmektedir. bekarlar, çocuksuz bayanlar hiçbir şekilde örtünmemelidir. bu yorumlara göre başörtüsü siyasi simge değildir, ne güzeldir. türbansa siyasi simgedir, tü kakadır. ha ama başörtüsüyle üniversiteye falan girilebilir mi? yok, girilemez hem zaten anne olmuş nine olmuş kadının üniversitede işi ne gitsin evinde otursun. bu, devletimizin aile mefhumunu korumak üzere oluşturduğu bir yasak zaten, anlayamıyorlar ki... bizim devlet türbana, başörtüsüne karşı değil, anne-nine olmayanların başlarını örtmesine karşı...
efendim dikkatimizi son kez bu konuya cebredenlerin(!) sandığının aksine herhangi bir tehakküm(!) sözkonusu değildir.
her ne kadar insanların böyle toplumsal olaylarda yorum yapması için biraz bilgi sahibi olması gerektiğini düşünsemde, bu ortamda bazılarını okuyup gülmekten de zevk almıyor değilim.
tanım: turban ile bas ortusu arasindaki değişiklikler.
günümüzde 'türban' artık bir ideolojinin simgesi de değildir - ki eskiden en azından bir amaca hizmet ediyordu kendi çapında (!) ama şimdi alllı pullu, yeşilli , morlu parlak kumaş, renk ve çeşitleriyle ilgiyi kendine çekme aracı, bir moda malzemesi oldu.
tarhan erdemin anketindeki yüzde 70'e yakın oranın dini inanış derken yüzde 15'in siyasi eğilim demesini kendilerine baz alan matematik özürlüler varken bu ülkede, sağlıklı bir şekilde anlaşılamayacağı belli olan farklardır. ayrıca birileri hala sorunun soruluş biçimine dikkat etmiyor, gelip soruyu soran zaten sizin kafanızdaki şeyin türban olduğuna kendisi karar vermiş ve size saçmasapan bir soru soruyor. şıklarda "benim için ikisi de aynı" yı göremiyoruz zaten, anket de amaç veya araç olma arasındaki seçimini yapmış görünüyor böylelikle. zaten başörtüsü ile türban arasındaki fark da herkesçe farklı anlaşılıyor. bildiğimiz yasakçılar bunu direkt siyasi simge üzerinden yapıyor, sosyologlar köylülük-kentlilik arasındaki farkı vurguluyor (tabi bu köylülerdeki başörtüsü ile şehirdeki kadının baş örtme stili arasındaki fark sadece), daha bir işin içinden olanlarsa takvayı gösteriyor (hani baş örtüp altta pantalon/ceket olması ile baş örtüp alta da pardesü giymek).
işin aslına gelirsek bu türban/başörtme sorunu ilk çıktığında üniversiteye alınmayan kızların hemen hemen hepsi baş örter altına da pardösü giyerdi. baş örtüp altına ceket/pantalon giyme gibi modernleşme son 10 yılda meydana çıkmıştır, işin içinden olmadan, ciddi gözlemlerde bulunmamış kişilerce atıp tutulan yorumlara, manipülatif anketlere bel bağlamak yanlıştır. şu an türban-başörtüsü-tesettürde sapla saman iyice birbirine karışmıştır ama bu karışıklık en başta müslümanlar içindeki farklı akımlara dayanıyor. aslına bakarsanız herşey en başta "takva" da ayrımlaşmış durumda, başörtüsü için kariyer/üniversite vs herşeyi feda edebilen birisi ile başını açıp okuyan birinin takvası arasında fark olabilir, tabi bunu allah bilecektir ancak feda edilen şeylere bakıldığında kimde daha sağlam bir takva olduğu konusu biraz gün yüzüne çıkıyor.
ama kimse kimseyi suçlamıyor zaten takvalısın takvasızsın dinlisin dinsizsin diye, olay birbirinin yaşam alanına müdahale etmeye çalışanlarda bitiyor. belki ipler dindarların eline geçse yasakçıklar dindarlar olacak birgün gelince, ama varsayımlar üzerine yorum yapmak türkün kaderi olmamalı, günümüzün gerçeği: ezenler laikçiler, ezilenler başı örtülü olanlar. bu kadar açık ve seçiktir.
her iki olay da kuran-ı kerimde acıkca şart koşulmamıştır.
sadece kadınların ibadet ederken örtünmesi buyrulmuştur.
bu nedenle 2 side gereksiz yere abartılmakta ve siyasi rant elde etmek icin kullanilmaktadir.
edit ; he şunuda söylemek gerekirse , isteyen istedigi gibi örtünür , kendi şahsi görüştür karışılamaz, lakin devletin yasak koydugu yerlere de ille de sokacam tarzı düşüncelerle gelenler , devlete karşı gelmiş olmak suretiyle kesinlikle cezalandırılmalıdır.